Kadınlarda rahim iç boşluğunu döşeyen ve yumurtalıklardan salgılanan hormonların etkisiyle her ay döngüsel bir değişim gösteren tabakaya endometriyum deniyor. Endometriyum, gebeliğin yerleşmesi için her ay yeniden hazırlanıyor ve gebelik olmazsa adet kanı ile birlikte atılıyor. Bu tabakaya ait hücrelerin rahim dışı organlarda yerleşmesine endometriozis adı verildiğini söyleyen Acıbadem Kocaeli Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. İzzet Şahin, “Nedenleri hakkında çeşitli teoriler öne sürülmüş olsa da endometriozis, nedenlerinin yanı sıra tedavisi açısından da çok bilinmeyenli bir hastalık” diyor.
Endometriozis odakları da yumurtalıklardan salgılanan östrojenin etkisiyle kanıyor ancak bu kan adet kanı gibi dışarı atılamadığı için vücutta enflamasyon, şişme, skar (nedbe) ve yapışıklıklara yol açıyor. Yumurtalıklarda bu kanama doku içine gömüldüğünden içi kanla dolu kistler oluşturuyor. Bu kist açıldığında içindeki sıvı erimiş çikolata renk ve kıvamında olduğundan çikolata kisti (endometrioma) olarak adlandırılıyor.
Endometriozis en çok yumurtalıkları, karın zarını ve rahim arka duvarını tutuyor. Ancak mesane ve bağırsakların yanı sıra nadiren de olsa dalak hariç tüm organlarda görülebiliyor. Acıbadem Kocaeli Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. İzzet Şahin, sezaryenle doğum sırasında yapılan kesi yerinde de endometriozis olabildiğini belirterek “Sezaryen yapılan yerde skar (nedbe) endometriozisi de görülebiliyor. Bazen de lezyonlar yani dokudaki hasar, derin endometriozis şeklinde olabiliyor. Rahim arkası boşlukta, rahmi tutan bağlarda, kalın bağırsakta ve mesanede olabilen derin lezyonlar sıkıntılı durumlara yol açabilir” uyarısında bulunuyor.
Endometriozis, 15-49 yaş arasındaki kadınların yüzde 10-15’inde görülebiliyor. Hastaların yüzde 70’inde sancılı adet, yüzde 40’ında kasık ağrısı, yüzde 35’nde ağrılı ilişki, yüzde 30-50’sinde kısırlık, yüzde 15’inde adet düzensizliği, yüzde 1’inde kanlı idrar ya da kanlı dışkılama şikayetine rastlanıyor. Kadınların bedenleriyle ilgili farkındalığının düşük olması veya bu belirtileri önemsememesi tanı sürecini uzatıyor. ABD’de yapılan bir çalışmaya göre endometriozis tanısı hastalığın oluşumundan 7-8 yıl sonra konulabiliyor. Endometriozis, tekrarlayan bir hastalık. ‘Minimal, hafif, orta ve ağır ileri’ olmak üzere dört evresi bulunan endometriozisin tedavi yaklaşımı; hastalığın evresine, şiddetine, ağrı düzeyine, çocuk isteğine ve varsa çikolata kistinin büyüklüğüne göre şekilleniyor. Duruma göre tıbbi tedavi ya da cerrahi yöntem tercih edilebiliyor.
Özellikle, derin endometriozisi olan hastalarda görülen ilişki sırasındaki ağrı çiftlerin tüm sosyal hayatını etkileyebiliyor. İlişkiyi yarıda kestirecek kadar ağrılı olabilen bu durumda medikal tedavi sınırlı sayıda hastaya faydalı olabilse de cerrahi tedavi dramatik bir iyileşme sağlayabildiği için tercih ediliyor. Ancak derin endometriozis cerrahisi kanser cerrahisinden daha zorlu olabiliyor. Bu nedenle, cerrahi deneyim önem kazanıyor.
Laparoskopik olarak da yapılabilen bu ameliyatlara bazen hastalık; kalın barsak, üreter (idrar borusu) ve mesaneyi de tutulabildiğinden genel cerrahi ve üroloji uzmanlarının da girmesi gerekebiliyor. Cerrahi sonrası medikal tedaviyle baskılama da hastanın uzun süre semptomsuz bir dönem geçirmesini sağlayabiliyor.
NASIL ARANDI: #acıbadem kocaeli hastanesi # acıbadem # doktor # hastalık # sağlık # Prof. Dr. İzzet Şahin # kocaeli