Kurumsal hayattaki başarısının yanı sıra enerji şifa çalışmalarıyla pek çok kişinin hayatına dokunan spiritüel danışman/bilinçaltı dönüşüm uzmanı Hilal Şen Tugay, kendine özgü giyim tarzıyla da dikkatleri üzerine çekiyor. Gardırobundaki parçaların çoğunu, işi gereği sık sık çıktığı yurt dışından satın alan Hilal Hanım, ‘sade, rahat ve şık’ olarak tanımladığı giyim tarzıyla girdiği her ortamda fark ediliyor. Haydi gelin, Hilal Hanım’ın Kocaeli Life’ın stil sayfası için yaptığı seçimlere birlikte göz atalım
2009 yılından beri İstanbul’da yaşıyordum. Eşimin ve benim ailelerimizin İzmit’te olması sebebiyle geçen yıl İzmit’e taşındık. Şu an Plajyolu’nda oturuyoruz.
Bugüne kadar 6 kez ev taşıdım ve hepsinin genel özelliği, yeşillik içinde ve denize yakın olmasıydı. O yüzden İzmit’e yerleşmeye karar verdiğimizde Plajyolu’nu seçtik. Burada markete yürüyorum, yürüyüş yapacağım zaman arabama binmek zorunda kalmadan sahile inebiliyorum. Evde sıkıldığımda kitabımı, kahvemi, sandalyemi alıp yeşilliklere atıyorum kendimi.
Rahatlık anlamında salonumuz. Aklımı işimden başka hiçbir şeyin meşgul etmemesini istiyorsam, hemen çalışma odasına kaçarım. O odayı özellikle dikkat dağıtmasın diye çok sade bıraktık.
Birinci sırayı her zaman kitaplarım alır. Paylaşamadığım tek şeydir. Onun dışında her gittiğim ülkeden aldığım, orayı anlatan objeler ve tablolarım.
13 yıldır kurumsal bir şirkette çalışıyorum ve bununla birlikte bilinçaltı terapileri yapıyorum. Kişilerin psikolojik (depresyon, panik atak, anksiyete vs) ve fiziksel rahatsızlıklarını, alkol-sigara gibi bağımlılıklarını, aileleriyle ya da sevgilileriyle olan problemlerini; reiki, kozmik enerji ve kuantum düşünce gibi tekniklerle, alternatif tıp ve tamamlayıcı tıbbı kullanarak pozitife dönüştürüyor, şifalandırıyorum. Aynı zamanda reklam oyuncusuyum. Birçok reklamla ekranlara geldim. Bu işler vaktimin çoğunu alsa da bu düzensizlik içinde bir düzen kurmayı başardım.
Benim için hafta içi-hafta sonu gibi bir durum maalesef yok. Kendim ne zaman dinlenmek istersem, o zamanı tatil ilan ediyorum :)
Evet. Farkındalık yaratabilmek adına, şifa terapilerini ve kişilerin bilmediği farklı konuları, daha popüler olduğu için Instagram’da anlatıyorum.
Instagram’ı daha yoğun olmak kaydıyla, Facebook ve Twitter’ı da kullanıyorum.
Baraka… Tanrıyı reddedip, çektiği acılar yüzünden ona kızan fakat tanrıyla konuştuğunda her şeyin sebebini anlayan; kızmak yerine tevekkül edip özüne dönmeyi başaran bir adamın hikayesi. Herkesin mutlaka izlemesi gereken bir film.
Yeşilçam filmlerindeki şarkılara bayılırım. Aileden gelen bir alışkanlıkla Türk sanat müziğinin yeri bende apayrıdır. Eğer yürüyüş yapıyorsam mutlaka smooth jazz dinlerim; mutfaktaysam 45’lik diye bir radyo var, onu açarım. Selami Şahin, Sezen Aksu, Sıla şarkılarını çok severim. Arabesk, mutlaka Serkan Kaya… Yani rock müzik dışında her tarzı dinliyorum aslında.
Ramtha, Echart Tolle, Darel Rutherford, Doğan Cüceloğlu, Üstün Dökmen gibi isimler... Genelde bilgiye dayalı kişisel gelişim, psikoloji ve spiritüel konularla ilgili kitapları tercih ediyorum. Kitabın bana mutlaka bir şey öğretmesi lazım.
Olabildiğince sade ve rahat. Yazın, eğer özel bir yere gitmiyorsam sadece şort-crocs ve elbiseyle görebilirsiniz beni. Kışın da spor taytlarımla.
Pandemiden önce her şeyimi yurt dışına çıktıkça oralardan alıyordum, artık Trendyol’dan alıyorum. Mağaza dolaşmayı çok sevmiyorum. İlla ki gideceksem de alacaklarım bellidir, uzun uzun gezmem. İhtiyacım olanı alır çıkarım. Önemli olan beğenmiş olmam, beğendiğim sürece fiyatına bakmam. 40- 50 lira da olsa, çok pahalı da olsa alırım.
Türkiye’de 3 ay kadar önce Mavi’den 3 tane kot aldım. Onun dışındaki tüm kotlarım Japonya’dan. O kadar çok almışım ki yıllardır onları giyiyorum.
Son zamanlarda iki tane Nike, bir tane Skechers ayakkabı aldım. Onun dışındaki spor ayakkabılarımın hepsini New York, Boston ve Washington‘dan aldım. Michael Kors, Guess, Burberry, New Balance gibi markalar Türkiye’de pahalı. Ben de gittikçe -ki işim gereği sık sık gitmek durumunda kalıyorum- yurt dışından alıyorum.
Gece ayakkabılarımı Derimod, Desa ve Beşiktaş’ta minik bir dükkandan alıyorum.
Michael Kors, Guess, Armani ve Apple Watch markalarının saatlerini kullanıyorum. Apple Watch hayatıma girdiği yıldan beri diğerlerini pek kullanmıyorum. Gözlükte de tercihim Michael Kors, Prada, Vogue, Emporio Armani. Bunlar da ayakkabılar gibi hep Amerika’dan.
Michael Kors, Steve Madden, Derimod.
Rahat kıyafetler.
Tabii ki kitap :) Darel Ruhterford-İnancın Gücü ve Mehmet Okuyan-Kur’an Meali.
Paco Robanne-Olympea, Georgio Armani-Acqua di Gioia, Estee Lauder-Sensuous, Lancome-La Vie Est Belle, Victoria Secret-Noir Tease. Yıllardır aynı parfümleri kullanırım. Parfüm konusunda değişikliğe açık değilim.
Hep Head&Shoulders kullandım ama hayvanlar üzerinde deney yaptıklarını öğrendiğimden beri kullanmıyorum. Artık Farmasi’nin ürünlerini tercih ediyorum.
Cildim çok hassas olduğu için her ürünü kullanamıyorum. Yüz yıkama jelim, TTO Termal Çay Ağacı Yağı, nemlendirici olarak Sensidiane krem ve Solante güneş kremi. Hepsi eczane ürünleri olmak durumunda maalesef.
Kuaförüm İstanbul-Florya’da, Abra Hair Design. İzmit’e taşınınca bir tek ondan vazgeçemedim. Kıvırcık saç kesiminde bence bir numaralar. Manikür için Kuaför Hamza’da Aysel Karadeniz’e gidiyorum. İşinde inanılmaz iyidir. Elleri o kadar hafif ki sana dokunduğunu anlamıyorsun bile.
Alın bölgemde botoks var. Çok fazla mimik kullandığım için o bölgede ihtiyaç duyuyorum. Hayır, estetiğe karşı değilim.
Güzellik için yok. Temel şeyler dışında cildimle çok oynamam ama yorgun olduğumda epsom tuzu hayat kurtarır. Ilık-sıcak arası suya bir miktar epsom tuzu dökün ve ayaklarınızı 15-20 dakika içinde tutun. Kan dolaşımını hızlandırır. Serotonin hormonu salgılamaya yardımcıdır yani stres, depresyon zamanlarında da müthiştir. Bedendeki negatif enerjiyi alır. Buradan da tavsiye etmiş olayım.
Pandemi öncesi her ay bir yerdeydim. Pandemi döneminde birkaç günlüğüne Sri Lanka’ya ve Güney Afrika’ya gittim.
52 ülkede 67 farklı şehre gittim. Bunların içinde Endonezya-Bali’ye üç kez gittim, on kez daha gitsem doyamam. Orası çok başka bir yer. Defalarca gitsen mutlaka görmediğin bir yer çıkar. Panama’ya da bayılırım. Her yerde Latin müzikleri… Her köşe başında hayatın tadını çıkaran birileri mutlaka var. 12 yıldır Latin dansı yaptığım için bende etkisi çok başka. Bir de Küba inanılmaz eğlenceli. Yolda yürürken bir anda kendini dans ederken bulabiliyorsun. Ayrıca Medine’ye gittiğimde, o atmosferden çok etkilenmiştim. Herkesin yaşamasını kalpten istediğim bambaşka bir duygu.
Yazın genelde Kandıra sahilindeki yazlığımızdayız ama illa ki bir yere kaçacaksak, Olimpos, Kalkan civarını tercih ediyoruz. Bir de Marmaris-Fethiye arasında çok bilinmeyen, şahsa ait bir koy var. Özel davetle girilen bir yer. Bazen de oraya gidiyorum. Soğuk havaları hiç sevmem ve mümkünse evden hiç çıkmamaya çalışırım. Bu yüzden bununla ilgili bir şey söyleyemeyeceğim.
Eşimin de benim de işimizde hafta sonu mefhumu pek yok. O yüzden pek uzağa gidemiyoruz. Genelde İstanbul’a kaçıyoruz. Eskiden gittiğimiz yerlere gidiyoruz. İstanbul’daki evimizi kapamadık. Birkaç gün kalıp dönüyoruz.
Yaz akşamları Yelken Kulüp’te güneşi batırmayı çok seviyoruz. Kahvaltı için de genelde Maşukiye- Kartepe tarafına gidiyoruz.
Pandemiden önce İstanbul’da yaşıyorduk zaten. Genelde Latin gecelerine veya yeni nesil meyhane konseptli yerlere giderdik.
NASIL ARANDI: #hilalşentugay #tarzkadın #spiritüeldanışman #stilköşesi #kadın #dönüşümuzmanı #güzellik #yaşam #gezi #moda