Yüksek inşaat mühendisi Cem Karaduman ve iş adamı Mehmet İncir ortaklığında kurulan Kain İnşaat, ilimizde birbiri ardına hayata geçirdiği konut projeleriyle adını kısa zamanda duyurmayı başarmış bir firma. Kaliteden ödün vermeden, sağlam, modern, konforlu, şık binalar inşa etmeyi ilke edinen; bitirdiği her projeyle markasına duyulan güveni daha da pekiştiren Kain İnşaat, son projesi My Life Kartepe ile yine gündemde.
İzmit Kabaoğlu mevkiinde ve Yuvacık bölgesinde hayata geçen pek çok başarılı projeye imza atan Kain İnşaat’ın ortaklarından Cem Karaduman ise başarılı akademik kariyerinin ardından uzun yıllar yurt dışında görev yapmış; inşaat alanında engin tecrübeye sahip bir isim. “Para kazanmak önemli ancak biz, hep daha iyisini yapmayı düşündük. Hedefimiz ulusal bir firma olmak” diyen Karaduman ile parlak kariyerini, Kain İnşaat’ın kuruluş hikayesini ve hedeflerini konuştuk.
1972 yılında İstanbul’da doğdum. Babamın memuriyeti nedeniyle, ilkokulu bitirene kadar Trakya’nın çeşitli şehirlerinde yaşadık. Daha sonra ben Kadıköy Anadolu Lisesi’ni kazanınca, babam tayinini istedi ve İstanbul’a geri döndük. Liseden sonra Boğaziçi Üniversitesi İnşaat Mühendisliği bölümünden mezun oldum. Yeşim Hanım ile evliyim, bir kız bir erkek iki çocuğumuz var.
Üniversite sınavında iyi bir derece yaparak ilk 500’e girdim. O dönem mühendislikler çok revaçtaydı. Puanım tıp fakültelerine rahatlıkla yetiyordu ama mühendisliği seçtim. Benim zamanımda en iyi okul Boğaziçi Üniversitesi’ydi, ikinci sırada da ODTÜ vardı. İnşaat mühendisliğini tercih ettim. Şimdi olsa, belki tıp okumayı da düşünebilirdim.
Evet, yüksek lisansımı da yine inşaat üzerine Boğaziçi Üniversitesi’nde tamamladım. Aslında akademisyen olmayı düşünüyordum, alanımda asistanlık da yaptım ancak bir süre sonra o yaşam tarzı bana çok yavaş ve durağan gelmeye başladı. Baktım sıkılıyorum, vazgeçtim.
Evet. özel bir şirkette çalışmaya başladım. Daha sonra aynı şirkette, ilk çizdiğim proje kabul edildi ve uygulamaya başladık. 7 yıl boyunca, Türkiye’nin en iyi firmalarında çeşitli projelerde görev yaptım, bu sırada eşimle tanıştık ve evlendik. Evlendikten sonra, 2001 krizinin etkileri sürerken, İstanbul İstinye’deki Amerikan Başkonsolosluğu binasının şantiye şefi yardımcısıydım. Binanın bitmesine yakın bir iş teklifi aldım. Bir Türk firması, Amerikan ortaklığıyla Özbekistan’da benzer bir iş almıştı; bana da teknik ofis şefi olmam teklif edildi. Kabul ettim ve konsolosluk binasını tamamladıktan sonra bu firmaya geçtim.
Evet, 2 sene Özbekistan’da çalıştım. Proje müdür yardımcılığı yaptım. Projeyi Amerikalı bir proje müdürüyle birlikte bitirdik. Daha sonra aynı firma bünyesindeki başka bir proje için bir sene de Ukrayna Kiev’de kaldık. Burada da 5 yıldızlı otel inşaatında görev yatım. Oradaki iş, iş verenden dolayı yavaşlayınca, İstanbul’da bir arkadaşımın genel müdür olduğu bir firmadan gelen teklifi değerlendirerek İstanbul’a geri döndüm.
Aslında sona ermedi… Bu firma bünyesinde, benim proje müdürlüğümde, o dönem için İstanbul’un en lüks rezidansını yaptık. Proje tamamlandıktan sonra, aynı firma bu kez başka bir inşaatın proje müdürlüğünü yapmak üzere Moskova’ya gitmemi teklif etti. Moskova’da önce bu projenin müdürlüğünü, daha son tüm projelerin genel koordinatörlüğünü yaptım. Hatta sadece Moskova’yla sınırlı kalmadık, Sibirya’ya kadar gidip bir fabrika yaptık.
Hem mesleki hem de sosyal açıdan önemli tecrübeler kazandım. Türkiye’de çalıştığınızda hep aynı profilde insanlar görüyorsunuz. Yurt dışında ise bakış açınız genişliyor. Bize kötü gelen şeylerin oralarda öyle olmadığını anlıyorsunuz. Ülkenizin artı ve eksi yönlerini daha net görebiliyorsunuz. Ben kendi adıma en önemli noktanın, sistemi doğru kurmak olduğunu öğrendim. Sistemi rayına oturttuğunuz zaman, işi kim yaparsa yapsın her şey yolunda gidiyor. Doğru kişileri sisteme yerleştirdiğinizde ise hiç problem yaşamıyorsunuz. Bunun yanı sıra, biz Türklerin problem çözme yeteneğinin onlara göre çok daha gelişmiş olduğunu gördüm. Burada tam anlamıyla bir sistem oturmadığı için problemlerin üstesinden tek başımıza gelebilme kabiliyetimiz oldukça gelişmiş.
Yaklaşık 8 yıl kaldık, sonra Türkiye’ye dönme kararı aldık.
Çocukların büyümesi en önemli faktör oldu bizim için. Kızım Eylül’ün ilkokula başlayacak olması bir karar vermemizi gerektirdi. Rusya bambaşka bir kültür, bambaşka bir sistem; çocuğun iki kültüre birden adapte olması çok zor. Yurt dışında yaşamanın sonu yoktu. Türkiye’ye dönmek istiyorsak artık kesin karar vermemiz gerekiyordu. Ya 10 sene daha orada yaşayacaktık ya da Eylül okula başlamadan Türkiye’ye dönecektik. Dönmeyi seçtik ve İzmit’e yerleştik.
Eşim Yeşim Hanım, aslen Mardinli olmasına rağmen İzmit’te büyümüş, ailesi de burada. Bizim ve eşimin akrabası olan, Kain İnşaat’ı birlikte kurduğumuz, ortağım Mehmet İncir’in daha önceden Kocaeli’de yatırım amacıyla aldığı arsalar vardı. Türkiye’ye dönmemiz söz konusu olunca, Mehmet Bey, bana burada birlikte çalışmayı ve konut projeleri yapmayı teklif etti. Bu uzun süredir üzerinde konuştuğumuz bir konuydu. Kararımızı verdik, Moskova’daki projenin tamamlanmasının ardından Kocaeli’ye yerleştik.
Kabaoğlu bölgesindeki arazinin çoğunu almıştık, kalanları da topladık. Ben Rusya’dayken burada ilk projemiz olan My Hill 1’in çizimlerine başlandı. Döndüğümde ise projeye hemen başladık.
Evet. Henüz kimse bizi tanımadığı için, özellikle ilk zamanlar satış konusunda zorlandığımızı söyleyebilirim. Ancak örnek daire tamamlandığında satışlarımız epeyce kolaylaştı ve kalitemizle güven vermeye başladık.
My Hill 1 tamamlandıktan sonra, biz ‘My Hill 2’yi yapalım mı?’ diye düşünürken 6-7 kişiden talep geldi. İlk projeyi görenler, ikinci etap için bize baskı yapmaya başladı. My Hill 2’ye başladık ve daha proje bitmeden, 5 ay gibi kısa sürede satışı bitirdik. Tüm evler hızla satıldı.
Doğru… My Hill 1 ve My Hill 2’den sonra Kuveytli bir yatırımcıyla tanıştık. Bizimle çalışmak istediğini söyleyince, onunla birlikte Yuvacık’taki projelerimize başladık. My City, Manar Yuvacık ve Manar Terrace projelerini hayata geçirdik. Kabaoğlu mevkiinde de My Hill 3 ve My Hill 4’ü yapmaya devam ettik. Şu anda Manar Terrace, My Hill 4’ün villa etabı ve Köseköy’deki projemiz olan My Life Kartepe devam ediyor.
Bunu uzun vadeli düşünmek lazım. Para kazanmak tabii önemli ancak hem Mehmet Bey hem de ben, hep daha iyisini yapmayı düşündük. ‘Önce yaptığımız iş kaliteli olsun, para arkasından gelir’ mantığıyla hareket ettik. Müşterimize en başta, evi kendisine nasıl teslim edeceğimizi, içinde neler olacağını söylüyoruz. Bugüne kadar hiç söylediğimizin altında, eksik konut teslim etmedik; tam tersi fazlasını verdik. Reklamın en iyisi bu şekilde olur zaten. Hiçbir zaman içimize sinmeyen bir iş yapmadık. Bu da bizim en büyük reklamımız oldu.
My Life Katepe; bizim çok güvendiğimiz ve bölgeye değer katacağından emin olduğumuz bir proje. My Life Kartepe, 15 dönüm üzerinde, 4,5 katlı 4 bloktan oluşuyor. 23 ayrı tipte, 176 daireden oluşan projede, her metrekaresi özenle planlanmış 1+1, 2+1, 3+1, 4+1 daire ve çatı dubleksler bulunuyor. Projede, alanın neredeyse yarısını Kartepe’nin doğasına uygun şekilde yeşil olarak bıraktık. My Life Kartepe, bittiğinde bölgenin en prestijli sitelerinden biri olacak.
Sitemiz için doğal taşlar ve şelalelerle süslenmiş, muhteşem görsellikte, gölet şeklinde bir yüzme havuzu tasarladık. Bunun yanı sıra restoran ve kafesi, kamelyası, fitness center’ı, spor sahası, açık ve kapalı çocuk oyun alanları, yürüyüş ve koşu parkurlarıyla My Life Kartepe, keyifle yaşanacak bir site olacak. Bunlar kadar önemli bir diğer nokta da sitenin lokasyonu. My Life Kartepe; şehir merkezine, Yahya Kaptan Mahallesi’ne, otogara, Cengiz Topel Havaalanı’na ve Maşukiye gibi sayfiye yerlerinin hepsine çok yakın mesafede.
Bizim şu anda sözleşmesi yapılmış üç projemiz var. Biri Yuvacık’ta, biri My Hill’lerin devamı olarak Kabaoğlu mevkiinde, biri de Çayırköy’de Gölkay’ın kenarında. Bunlara başlamamız için belirleyici olan piyasanın yeniden hareketlenmesi. Özellikle son 1 yılda İzmit’te de çok fazla konut projesi hayata geçti. Talepten fazla arz olunca rekabet ortamı doğuyor. İnsanlar zararına da olsa konut satmaya başlayacak. Böyle bir sıkıntı var maalesef. Şu an için önceliğimiz devam eden 2 projemizi tamamlamak. Manar Terrace 2018 kışında, My Life Kartepe ise 2019 sonunda teslim edilecek. Bu süreyi yeni projeler geliştirerek değerlendireceğiz ve başlamaya hazır bir şekilde bekleyeceğiz.
Kısa vadede konut işine devam edeceğiz. Uzun vadede ise konut sektöründe ulusal bir firma haline gelmek istiyoruz. Belki ticaretin diğer alanlarına da girebiliriz. Örneğin, turizm ya da enerji sektörlerinde faaliyet gösterebiliriz.
Şu anda devlet ihalelerine girmiyoruz ama kariyerimde çok farklı alanlarda inşaat yaptım. Endüstriyel bina inşaatları, otoyol yapımı, televizyon kulesi bunlardan birkaçı. Hatta Olimpiyat Stadı’nda bile görev aldım.
Ben hep büyük şehirlerde yaşadım. Büyük şehirlerin artıları var ancak insanı çok yoruyor. Benim gibi inşaat şirketinde çalışıyorsanız, nerede iş yaptığınız belli olmuyor. Bir yıl İstanbul Anadolu Yakası’nda çalışırken, diğer sene Avrupa Yakası’nda bir projede görev alabilirsiniz ancak sabit bir eviniz olmak zorunda. İstanbul’da yaşayan birinin evi ile işi aynı mahallede değilse, gününün 3 saati trafikte geçiyor. İzmit’te en uzak bir yere bile gitsem eve varmam 15 dakika sürüyor. Böyle olunca 3 saatin sana ve ailene kalıyor. Yaşam kalitesi artıyor. Bu nedenle hiç zorluk yaşamadım.
Gezmeyi ve dışarıda olmayı çok sevsek de buna fazla vaktimiz olmuyor. Hafta sonları fırsat bulursak Ayvalık’taki evimize gidiyoruz. Onun dışında çocuklarımızın hobileriyle ilgileniyoruz. Spor yapmayı da seviyoruz ama ona da fazla vakit olmadığı için yürüyüş yapıyor ya da bisiklete biniyoruz. Akşamları da genellikle arkadaşlarımızla dışarda buluşuruz. Sık sık Hayal Kahvesi’ne gidiyoruz. Bazen İstanbul’a kaçıyoruz. Biraz önce de söylediğim gibi İstanbul’da trafikte harcanan zaman, İzmit’te kendinize kalıyor ve arkadaşlarla bir araya gelmek daha kolay oluyor.
NASIL ARANDI: #cem karaduman # kain inşaat #