İznik’e yaptığım her seyahatte hep düşünmüşümdür: Tarihi, doğası, dünyada ün yapmış el sanatları ve daha sayabileceğim birçok güzelliği barındıran bu kent, neden hak ettiği değere ve bilinirliğe sahip değil? Neyse ki İznik’in kıymeti yavaş yavaş anlaşılmaya başlıyor. Son yıllarda yapılan düzenlemelerle çok şık bir görünüme kavuşan İznik sahili, bu yıl güzel bir festivalle ev sahipliği yaptı.
Dünyada her iki yarımkürede, aynı meridyen üzerindeki tüm noktalarda güneş aynı anda doğup, aynı anda batar. Durgun sulardaki gel-git genliğinin arttığı, bahar mevsiminin başladığı, gece ve gündüzün eşitlendiği ‘ekinoks’, bu yıl İznik’e bir festival adı ile eşlik etmeye başladı. İznik Gölü üzerinde yılda iki defa tekrarlanan bu muhteşem doğa olayı, Ekinoks Festivali adıyla ulusal ve uluslararası platformlarda sesini duyurmayı başardı.
Her yıl 3-10 Ekim ve 14-21 Mart tarihleri arasında; gün batımı saatlerinde İznik’in karşı kıyısındaki Karsak Boğazı denilen mevkide güneş göle değdiği an, adeta su içerisinde dağılıyor ve gün batımı bir görsel şölene dönüşüyor. Bu görsel şöleni fotoğraflamak için pek çok ilden İznik’e gelen fotoğrafçılar, 4 gün boyunca hem ortaya muhteşem fotoğraflar çıkmasına hem de şehrin bilinmeyen yerlerini ve güzelliklerini duyurmaya vesile oluyor.
Bu yıl İznik Kaymakamlığı, İznik Belediyesi ve İznik Fotoğraf Derneği ortaklığında gerçekleşen etkinliğin programında; Güllüce ve Müşküle köylerine ziyaret, Dikilitaş-İnikli-Kanyon gezileri, çini atölyelerinde çini yapımı, Kayıkhane’de gerçekleşen halk oyunları, fotoğraf gösterileri ve konserler vardı.
Misafirler, eşsiz gün batımı fotoğraflarıyla günü taçlandırdı.
Bir fotoğrafçı olarak; bir şehri tanıtmanın en güzel yolunun, fotoğrafla sesini duyurmak olduğuna inanıyorum. Sosyal medyanın bu kadar önem taşıdığı ve paylaşılan fotoğraflar sayesinde artık herkesin her yerden haberdar olduğu bu dönemde, İznik Belediyesi’nin düzenlediği bu festival geç kalınmış olsa da çok doğru bir karar… Ve daha da önemlisi, festival kapsamında gerçekleşen ortaklaşa çalışmada verilen emek. Gezilere katılan fotoğrafçılar için şehrin içindeki köylere ve diğer bölgelere ulaşımdan kumanyalara kadar her şey düşünülmüştü.
İznik’e defalarca gitmeme rağmen zeytinyağı yapımını ya da sabunların eski usulle nasıl yapıldığını hiç izlememiştim… Müşküle Köyü tabelasını hep görmüştüm ama bu şirin köye gitme şansım da olmamıştı. Müşküle’nin; sokak aralarında hemen her kapının önünde oturup, genci ve yaşlısı tüm köy kadınlarının yapıp sattığı iğne oyalarıyla ün saldığını bilmiyordum. Özellikle, köye ait ‘patlıcan çiçeği oyası’nın güzelliğini görmenizi isterim. Köyde hiçbir genç kız; hem annesi hem de kayınvalidesinin ipek eşarp kenarına oyaladığı örtü olmadan gelin olmazmış. Yüzyıllardır süren bu gelenek, köyde hala devam ediyor.
Yukarı Güllüce ise muhteşem göl manzarası ve güzel zeytin bağlarına rağmen ne yazık ki köy halkı tarafından terk edilmiş; yıkılmaya yüz tutan evler ve yaşayan birkaç aile ile ayakta kalmaya çalışan bir köy. Ancak son yıllarda diğer şehirlerden gelen yatırımcılar tarafından keşfedilmeye başlanmış ve restore edilen evleriyle şu an İznik’te yeni bir yatırım ve butik yerleşim merkezi olmaya aday gibi görünüyor.
İznik’in adını dünyaya duyuran çinilerin güzelliğini ise bu satırlarla anlatmak mümkün değil. Dilerim bu eşsiz zanaat eksilmeden, yok olmadan nesiller boyu sürer ve ününü koruyabilir.
Festival kapsamında göl kıyısındaki birçok mekanı da görme fırsatımız oldu. Daha önce de kahvaltı için mola verdiğimiz Askania Otel; bungalov evleri, küçük hayvanat bahçesi, muhteşem iskelesinin üzerinde yaşattığı kahvaltı keyfi ile ziyaret edilmesi gereken bir mekan. La Cabana Karavan Kamp ise karavan hayatını sevenler için sakin ve huzurla kamp yapılabilecek, çok keyifli bir kamp alanı. Kamp dışında burada çayınızı, kahvenizi içebilir ya da mangal ve hamak keyfi yaşayabilirsiniz.
Festival kapsamında, ev sahipliğinin büyük bir kısmının gerçekleştiği Kayıkhane, kano kullanmak isteyenlere ev sahipliği yapıyor. Bunun dışında gün batımında eşsiz fotoğraf veren bölgelerden biri. Fotoğrafçıların çok sevdiği iskelesi ve sporcuların göldeki etkinlikleriyle kadrajlara ayrı güzellikler sunarak hem sporcuları hem fotoğrafçıları sık sık misafir ediyor.
Tüm bunların yanı sıra İznik, hem Müslümanlar hem Hristiyanlar için büyük önem taşıyan Doğu Roma ve Selçuklu İmparatorluklarına başkentlik yapmış, Unesco Dünya Mirası Listesi’ne girmeye hazırlanan bir bölge. Göl içindeki, su altı müzesine dönüştürülmüş antik bazilika, antik tiyatro ve çini fırın kazıları, Abdülvahap Tepesi, hanları, hamamları, medreseleri, surları ve zeytin bağlarıyla hem tarih hem doğa güzelliklerini bir arada yaşayabileceğiniz muhteşem bir yer. Bir hafta sonunuzu ayırarak, kentte her yerde bulabileceğiniz şehir haritaları eşliğinde İznik’i adım adım gezmenizi tavsiye ederim.
NASIL ARANDI: #iznik # ekinoks # Ekinoks Festivali # iznik gölü