RÖPORTAJ: SERPİL ÇOLAK TÜRKOĞLU
FOTOĞRAFLAR: HAKKI TİMUÇİN
Şarkı söylemek onun için bir tutku…
Öyle bir tutku ki hem çocukluğu hem de gençliği sahnelerde geçti. İlk sahne deneyimini yaşadığında henüz lise öğrencisiydi. Ailesi, eğitimini aksatacağı düşüncesiyle karşı çıksa da o müzikten vazgeçmedi, üniversitede okurken de sahne almaya devam etti, festivallerde ünlü sanatçılarla birlikte şarkı söyledi.
Türkiye’nin neredeyse her yerinde konserler verdi, çektiği videolar milyonlarca kişi tarafından izlendi, hiç reklam yapmadan ciddi bir hayran kitlesine ulaştı.
‘En büyük özgürlük alanım’ dediği sahnede şarkılarının yanı sıra kendi yazdığı şiirleriyle de dinleyenleri büyüledi.
Evet, ilimizin başarılı ses sanatçılarından Mustafa Toprak Özdemir’den bahsediyoruz. Kocaeli’de yetişmesine rağmen kendi şehrinden daha çok Türkiye genelinde tanınan, güçlü sesi ve muhteşem yorumuyla yurt dışından bile hayran kitlesi bulunan Mustafa Toprak Özdemir bu ay Kocaeli Life’a konuk oldu.
Şimdilerde ilimizin en prestijli eğlence mekanlarından Jolly Joker’de sahne alan başarılı sanatçı ile keyifli bir röportaj gerçekleştirdik. İlgiyle okuyacağınıza inanıyorum.
Mustafa Bey, sizi kısaca tanıyabilir miyiz?
1993 yılında Ordu’dan Kocaeli’ye göç etmiş bir ailenin en büyük çocuğuyum. Üniversiteye kadar olan eğitim hayatımı Kocaeli’de tamamladım, ardından Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Teknik Bilimler MYO Elektrik-Elektronik Bölümü’nü bitirdim. Ailemin halihazırda elektrik üzerine bir şirketi vardı, mezun olduktan sonra Ankara şantiyesinde iki yıl çalıştım, 2012’de Kocaeli’ye döndüm, 13 yıldır da buradayım.
Peki, müzik kariyeriniz nasıl başladı?
Babamdan dolayı çok erken yaşlarda başladı diyebilirim. Babam gençliğinde müezzinlik yapıyormuş ve sağlam da bir sesi varmış. Hatta bir ara ses kaydı alıp, Unkapanı Plakçılar Çarşı’na gitmiş. Tam o dönem annemle tanışmış, evlilik arifesinde Unkapanı’ndan cevap gelmiş, babamı çağırmışlar. Ancak dedem olaya müdahil olmuş, anneme ‘Gönderirsen, seni bırakır’ deyince, babamın müzik kariyeri sona ermiş. Babam da evlendikten sonra elektrik sektöründe çalışmaya başlamış, yurt içinde ve yurt dışında pek çok iş yaptıktan sonra Kocaeli’ye yerleşmiş. Müzik kariyerimin başlangıcına gelecek olursak, şarkı söylemek tıpkı babam gibi benim için de bir tutkuydu. Ancak ailem eğitim hayatımı sekteye uğratır düşüncesiyle pek sıcak bakmıyordu.
Lise yıllarımda ailemden gizli gitar kursuna gittim, öğrendiğim üç parçayla sahne almaya başladım. İlk sahneye çıktığımda lise 1 öğrencisiydim. O günden itibaren müziği hiç bırakmadım diyebilirim. Bir ara ailemin zoruyla sahnelerden uzak kalsam da arkadaş ortamında şarkı söylemeye devam ettim. Üniversitede okurken de kafelerde, festivallerde sahne aldım. Volkan Konak, Sümer Ezgü gibi pek çok sanatçının alt grubu olarak sahneye çıktım. Hatta Sümer Ezgü sahnemi çok beğendi, önümü açmak istedi ancak ailemin iş durumundan dolayı açtığı yolda ilerleyemedim.
7 MİLYON İZLENDİ
Sizin için önemli bir fırsatmış aslında…
Evet ama aile şirketimiz zor günlerden geçiyordu, benim geri dönüp sorumluluk almam gerekiyordu. O zor günleri atlatabilmek için günde üç ayrı işte çalıştığımı biliyorum, yine de müziği bırakmadım. Bir sanatçının üretebilmesi için maddi açıdan da özgür olması gerekiyor. Maddi sıkıntılarımız azalınca müziğe ağırlık vermeye başladım. Denizli, Burdur tarafında kendi adıma konserler verdim ve bir hayran kitlem oluşmaya başladı. 2015 yılında O Ses Türkiye programına katıldım.
Ön elemeleri geçtim fakat sahnede işler pek umduğum gibi gitmedi. İlk etapta umutsuzluğa kapılsam da bu olay beni kamçıladı, 2016 yılında ilk klibimi çektim. YouTube’a yükledim ve çok güzel karşılık aldık. 6 ayda bir video hazırlamaya başladık. ‘Yakamoz’un ardından ‘Hiç’ geldi. Çok güzel bir ivme yakaladık. Kliplerimin izlenme sayısı 7 milyonu buldu. Ardı ardına konser teklifleri almaya başladım. Sonra farklı tarzda ‘Anlatamıyorum’u çıkardık. O da çok büyük ilgi gördü.
Şimdiye kadar nerelerde konser verdiniz?
2016 yılı itibariyle Trabzon’dan Marmaris’e kadar Türkiye’nin pek çok ilinde konser verdim. İngiltere’de, Almanya’da, Avusturya’da da konserlerim oldu. Ama en çok etkilendiğim yer Mardin Kızıltepe’ydi. Bir de Kıbrıs konserlerini çok seviyorum. Kıbrıs’taki kitlenin verdiği enerji bambaşka.
SAHNEDE ÖZGÜRÜM
İlk konserinize çıktığınızda ne hissetmiştiniz?
Konserler, sabit sahneler gibi değil. Yeni bir kitlenin karşısına çıkmak elbette heyecan verici ama ilk parçadan sonra o heyecan kayboluyor, lokomotif devam ediyor. Benim için önemli olan duyguyu karşı tarafa doğru iletebilmek. Şarkıların sözlerini gerek ses tonlaması gerek mimiklerle karşımdaki kitleye tam olarak anlatabilmek.
Sahne sizin için ne anlama geliyor?
En büyük özgürlük alanım diyebilirim. Benim için ‘sahne’ demek, hiç kimsenin müdahale edemeyeceği bir alan demek.
Sahnede olmak da duygu işi. Neden besleniyorsunuz?
Çok geç kavuştuğum için sahnede hiç susmuyorum, sürekli şarkı söylüyorum. Mutluluktan da besleniyorum acıdan da. Biraz melankolik tarafım da var.
Dinleyici ile aranızda nasıl bir bağ var?
Şöyle ifade edeyim; dinleyici ile aramda duvar olmaz, çok rahat iletişim kurarım. Konser esnasında herkesin yüzüne tek tek bakmaya çalışırım. Kişilerin yüz ifadesinden aldığım donelere göre repertuvarımı şekillendiririm. Bir anda kendinizi ağlarken de bulabilirsiniz, hemen sonrasında gülerken de… Şarkıları yeniden şekillendirmeyi seven bir insanım.
HEPSİ ÇOCUĞUM GİBİ
Daha çok hangi tarzda şarkı söylüyorsunuz?
Ağırlıklı olarak kendi coğrafyamın bilinen parçalarını seslendiriyorum. Şarkı da söylüyorum türkü de… En son Kıvırcık Ali’nin ‘Unutamadım’ isimli eserini seslendirdim, bununla birlikte ivmemiz daha da yükseldi.
Söylemekten en çok keyif aldığınız şarkıyı sorsam...
Hepsi benim çocuğum gibi diyebilirim. Şarkıların sözleri benim için önemlidir, çok anlam yüklerim. Leman Sam’ın okumuş olduğu ‘Kıyamam Sana’ adlı eseri çok severim. Özetle söylemem gerekirse hikayesi olan şarkıları severim.
Hep canlı performans mı?
Kesinlikle. Hiçbir konserimde playback yapmadım, yapmam da. Sabit bir repertuvarım da yoktur benim, seyirciye ve o günkü ruh halime göre değişir. Üç saate yakın sahne yaptığım oluyor, bir gecede 35-40 şarkı okuyorum. Bazen mola dahi vermiyorum. Benim sahnede söylediğim şarkı sayısıyla bugün ünlü bir sanatçı playback yapmadan üç tane konser verir.
BAZI KAPILARI ÇALDIK AMA…
Türkiye genelinde bu kadar tanınırken Kocaelili olduğunuz halde bunun bilinmemesini neye bağlıyorsunuz?
Gündüz çalışıp akşam sahne almanın yoğunluğundan reklama istediğimiz gibi ağırlık veremedik, sadece videolarla ilerledik. Çok organik bir hayran kitlemiz oluştu. Videolardan sonra Türkiye’nin her yerinden konser daveti aldık ancak Kocaeli’den böyle bir talep olmadı. Bazı kapıları çalmadık değil ama yaşadığımız yerde belediyeler bize o desteği sağlamadı. Kocaeli Büyükşehir, İzmit, Başiskele Belediyelerine gittim ama o irtibatı kuramadık. Başka illerde belediyelerin festivallerinde sahne alıyorum.
Son olarak Yalova’daki festivalde sahneye çıktım, Derya Uluğ ve Ece Mumay’ın alt kadrosundaydım, çok da beğeni aldık. Fransa’dan, İtalya’dan bile beni dinlemeye gelenler var. Bazen sosyal medyadan “Ağabey İzmit’te de konsere gelsene” diyenler oluyor. Halbuki İzmitliyim ve İzmit’te de sahne aldığım günler oluyor.
Bu meslekte ‘idolüm’ dediğiniz, birlikte sahne almak istediğiniz birisi var mı?
Hayatta olsalardı Neşet Ertaş, Ahmet Kaya, Cem Karaca ve Barış Manço ile aynı sahneyi paylaşmak isterdim. Cem Adrian’la kapışmak isterim mesela. Altı farklı ses kullanabiliyorum ben de. Onunla kapışmaktan büyük zevk alırım.
Albüm yapmayı düşünüyor musunuz?
Bir tane single’ım var. Pandemi döneminde çıkardık, yanlış kişiyle çalıştık diyelim, çok duyuramadık. Netd’de yayınlanıyor. Yeni bir albüm düşüncemiz var tabii ki. Cover tarzında olacak, R&B’den tutun da Jazz’a, Müslüm Gürses’ten Cem Karaca’ya kadar en sevilen tarzları ve şarkıları bu albümde buluşturacağız.
ŞİİR KİTABI ÇIKARACAK
Mustafa Bey, sizin farklı bir tarzınız var, konserlerinizde şiir de okuyorsunuz.
Evet, söylediğim şarkılar başkalarına ait olabilir ancak şiirlerin hepsi benim. Şimdiye kadar yazdığı çok sayıda şiirim var. Şarkı aralarında şiirlerimi de okuyorum, sahnede farklı bir enerji oluyor.
Şiirlerinizi bir kitapta toplamayı düşünüyor musunuz?
Şiirlerim için bir kitap projemiz var. Şiir ile harmanlanmış bir albüm de olabilir, sadece kitap olsun istemiyorum. Şiirlerimin çoğunu da yarım vermek istiyorum, insanlar kendileri tamamlasınlar. Öyle bir an gelir ki bir cümle söylersiniz, kimsenin kullanmaya cesaret edemediği bir şey ortaya çıkarırsınız.
Mustafa Bey, özetlemek gerekirse müziğin hayatınızdaki yeri nedir?
Müzik benim kırmızı çizgim. Nefes aldığım liman. Rabbim nefes verdiği sürece devam edeceğim. Hedefim tabii ki milyonlara seslenmek, kalıcı eserler bırakabilmek. Sanatçı olup da burnu havada değil, halkın içinden biri olmak istiyorum. ‘Milyonlar mı yoksa beni mutlu eden bir avuç kalabalık mı?’ dersek, tabii ki ‘bir avuç kalabalık’ derim. Elektrik sektöründe de babamdan aldığım bayrağı çok yukarılara taşımak isterim. Ben çalışmaktan zevk alan bir insanım, ikisini bir arada yürütmek benim için hiç zor olmuyor. Enerjimi hem çalışarak hem şarkı söyleyerek atıyorum.
NASIL ARANDI: #mustafa toprak özdemir # müzik # ses # sanatçı # jolly joker # sahne # konser # kocaeli # izmit