Kurucusu olduğu Diyet Bahçesi Beslenme ve Tedavi Merkezi’nde uyguladığı bütüncül yaklaşımla pek çok danışanının yaşamında çok olumlu değişimler yaratan Fadime Emel Kara; eğitimi, bilgisi, tecrübesi ve enerjisiyle başarı basamaklarını hızla tırmanan bir diyetisyen.
Kendisini geliştirmekten asla vazgeçmeyen Kara, aynı zamanda son günlerin popüler beslenme sistemi olan GAPS diyetinin nadir uygulayıcılarından birisi.
Fazla kilonun bir hastalık olduğunu ve diğer pek çok rahatsızlığı da tetiklediğini ifade eden Fadime Emel Kara’ya göre doğru besinler tüketmek, yeme davranışlarını değiştirmek, düzenli uyumak ve hareketli bir hayat tarzını benimsemek sağlıklı yaşam sürmenin altın anahtarı.
Kendisini, mesleğiyle ilgili her konuda geliştirmeye devam eden başarılı diyetisyen, bilgi ve tecrübesiyle her geçen gün daha da yükseklere kanat çırpmaya devam ediyor.
Gerçekten de ben yerinde duramayan, enerjik, cıvıl cıvıl bir insanım. Bu enerjiyi çok çalışarak ve spor yaparak değerlendiriyorum. Beni yüzü asık görmek imkansız gibidir. Danışanlarım her zaman karşılarında güler yüzlü bir Emel görürler. Gelelim özgeçmişime…1989 yılında Kahramanmaraş’ın Afşin ilçesinde dünyaya geldim, sonra ailemle İzmit’e taşındık. Üniversiteye kadar eğitim hayatım İzmit’te devam etti. Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde başlayan eğitim hayatım Hacettepe Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü ile son buldu.
Elbette bu kararımın bazı sebepleri var. Üniversiteye başladığımda 80 kiloydum ve bunu ciddi şekilde dert ediyordum. Saatler süren Google mesaileriyle absürt zayıflama yöntemleri buluyor, hepsini deniyordum. Bu esnada reflü hastalığına yakalandığımı öğrendim. Mide kapakçığına öyle zarar vermişim ki hiçbir şey yiyemez oldum ve sağlıksız bir şekilde 67 kiloya kadar düştüm. İşte bu esnada sağlıklı beslenme ve kilo verme konusuna da ilgi duymaya başladım. Beslenme ve diyetetik bölümüne hazırlanmaya karar verdim ve diyetisyenlik serüvenim böylece başlamış oldu.
Biraz öyle oldu. Tavsiyem şu ki kimse bir uzmana danışmadan kafasına göre zayıflama yöntemi denemesin. Bir saatlik Google mesaisiyle herkes her konuda bilgi sahibi olabiliyor ama bu kesinlikle doğru bir yöntem değil. Düşünün ki uzmanlar bu işe yıllarını veriyor.
Evet, eğitim hayatımı tamamlayınca Kocaeli Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde bir süre çalıştım. Çocuk polikliniğinde görev yaptım. Güzel bir süreçti ama oraya uygun olmadığımı düşündüm ve ayrılma kararı aldım.
Mezun olmadan önce amcam Mehmet Kara, bana bir ofisini kullanmam için söz vermişti. Bu benim mezuniyet hediyemdi diyebilirim. Kendi merkezimi açmam noktasında ilk adımımı onun sayesinde attım. Amcam, benim kanatlarıma her zaman güveniyordu, o gün küçücük olan kanatlarımı bir gün çok iyi çırpacağımdan emindi. Kendisine ve bu süreçte desteklerini üzerimden eksik etmeyen aileme çok teşekkür ediyorum. Amcamın ve ailemin desteğiyle ilk merkezimi 2017 yılında, Birlik İş Hanı’nda açtım. Diyet Bahçesi serüveni böylece başlamış oldu.
Merkezimin ismine 2016 yılında, merkezi açmadan önce karar vermiştim. Bu isim koşu yaparken aklıma gelmiş, not defterime kaydetmiştim. Zaten en iyi fikirlerim koşarken ortaya çıkıyor. Kendi ismimi kullanmak istemedim çünkü kurumsallaşmayı planlıyorum, şimdiden bu anlamda ufak ufak adımlar da atıyorum. İsmi bulduğum an bilişim yüksek mühendisi kardeşim Taylan Kara ile logo tasarımına başladık. Ben hayalimi anlattım, o tasarladı ve rengarenk bir Diyet Bahçesi ortaya çıktı.
Biraz önce de söylediğim gibi yerinde duramayan, oldukça enerjik birisiyim. Kardeşim de bu enerjiyi logoya yansıttı. Ben logoda kanat figürü olsun istemiştim, Taylan bir kelebek getirdi önüme. Kelebeğin tek kanadını kesti Diyet Bahçesi’nin ‘D’ harfini ortaya çıkardı, diğer kanada bakınca da ‘B’ harfi görülüyor. Kelebeğin gövdesine de fit bir insan silueti var. 2017 yılında Diyet Bahçesi ile kendi kanatlarımla bir yola çıktım. Bir anekdot paylaşmak istiyorum.
Birlikte güzel işler yaptığımız, bilimsel işbirliği içerisinde olduğum, beni destekleyen ve yaptığım işte bana inanan Kocaeli Üniversitesi Tıbbi Biyoloji ve Genetik Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Emel Ergül, bir ziyaretinde; kurumumun logosundaki fit insan siluetinin gen kombinasyonuna çok benzediğini söyledi. Anladım ki hiçbir şey tesadüf değil. Bugün birçok hastalığın sebebi, genlerin doğru revize edilmemesi… Genlerimiz gerçekten çok kıymetli. Emel Hocamdan öğrendiklerimi vakit kaybetmeden uyguluyorum. Şunu da söylemek isterim; ne öğreniyorsam önce kendimde uyguluyorum. Bilmediğiniz bir şeyi başkasına uygulayamaz, sonuçlarını kestiremezsiniz, değil mi?
Danışanlarımı bir süre küçük ofisimde kabul ettim. Bu süreçte değerli hocalarım Prof. Dr. Zeynep Cantürk, Prof. Dr. İlhan Tarkun, Prof. Dr. Gülseren Yücesoy gibi değerli bir çok hocam ve hastane müdürü Öznur Hanım’ın çok desteklerini gördüm, bir başlangıç daha yaptım. Hocalarıma destekleri için teşekkür ediyorum. Beslenme ailem çoğaldıkça ofisim küçük geldi ve geçen yıl krizin ortasında taşındım.
Ani kararlar vermiyorum… Bir işi yapmadan önce 6 aylık fizibilite çalışması yaparım. İş konusunda risk analizini doğru yapmak gerekiyor. Kuş doğduğunda kanadı küçücüktür, o büyüdükçe kanatları da büyür, daha fazla çırpmak ister. Ben tam olarak bunu yaşadım. Taşınma kararı öncesi bir GAP turuna çıktım, ardından memleketime gittiğimde karşıma buğday taneleri çıktı. Buğday, benim için berekettir, o tanelerin karşıma çıkması tesadüf değildi. Memleketten döndüğümde bir hafta içerisinde taşınma işlemlerine başladım. Kocaeli Üniversitesi Anıtpark Kamupüsü’nün hemen karşısında, Kavşut Apartmanı’ndaki ofisi buldum, el sıkıştım. Her şeyde olduğu gibi bu süreçte de ailem yine hep yanımdaydı. 2018 Ağustos’ta yeni ofisimde hasta kabulüne başladım. Üniversitenin değerli hocaları, bana güvenip hasta yönlendirmesi yapmaya devam etti. Keza hocalarımın yanında her zaman bana desteğini sunan, fikirlerini önemsediğim değerli büyüğüm iş adamı Haluk Ulusoy’a da sizin aracılığınızla teşekkür etmek istiyorum. Yeni yerim daha da bereketli oldu ve o buğday taneleri ofisimde başköşede hala yerini koruyor. Onlar benim gerçekten uğrum oldu. Ben yaptığım her şeyin önce hayalini kuruyor, sonra oldu diye ona tik atmayı çok seviyorum.
Elbette var ama içimde ukde kalmadı. Kurduğum hayalin mutlaka hamlesini yapmış, olmadıysa ‘vardır bunda bir hayır’ deyip yoluma devam etmişimdir. Tabii işim konusunda her şey farklı. Sonuna kadar çabalarım.
Kendimi geliştirmeye devam ediyorum ve özel bir üniversitede psikoloji alanında yüksek lisans eğitimi alıyorum çünkü hasta psikolojisi çok önemli. Biz burada insanları motive ediyor, onları sakinleştiriyoruz. Bunu yapabilmek için hasta psikolojisini bilmek gerekiyor. Birçok danışanım bana ‘Size gelmek beni rahatlatıyor’ diyor. Bu geri bildirimi almak çok önemli benim için. Ayrıca mesleğimle ilgili birçok kongreye katılıyor, yeni beslenme reçeteleri, protokoller öğreniyorum. Özellikle bu dönem popüler olan mikrobiyota kongrelerine sıklıkla gidiyorum. Ben aynı zamanda holistik yani ‘bütüncül yaklaşım’ beslenme uzmanıyım.
Amacım, danışanlarımı sadece zayıflatmak değil, onları iyileştirmek. Zihni bulanık bir insanı zayıflatmak yeterli değil, onu zihnini bulandıran noktalardan da arındırmak gerekiyor. Kendimden örnek vereyim, depresif olduğum zamanlarda fark ediyorum ki beslenme tarzım değişmiş.
Herkesin olması gereken bir kilosu var ancak bunun fazlası hastalıktır. Kilo, hastalığın ilk dışavurum şeklidir. Vücut bize diyor ki ‘sen yanlış yoldasın, ayağını denk al, gidişat kötü. Başına her türlü işi çıkarabilirim.’ Elbette hastalıklar bir gecede oluşmuyor ama vücut kiloyla birlikte bunlara hazırlanıyor. Ben danışanlarıma her zaman şunu söylüyorum: ‘Yiyeceklerin hepsinden ye ama hepsini yeme!’
Maalesef... Bunun nedeni yemek yemeyi bilmemek. Yemek; aceleye getirilecek, hızlı yenilecek ya da geçiştirilecek bir şey değil. Yemek yemek bir ihtiyaç, bir iş. Acıktıkça yemek yenilmesi gerekiyor. Bu nedenle zaman ayırmak şart. Zamanınız yoksa yemek yemeyin! Yemek yerken televizyon seyretmeyin, konuşmayın. Bunları yaparsanız odak noktanız olan yemekten uzaklaşmış ve ne yediğinizi anlamadan tabağınızı sadece bitirmiş olursunuz. Önce yemek yiyin, sonra konuşur, televizyon seyredersiniz.
Yemek yerken en önemli nokta, çiğnemek. Yiyecekleri ağzınızda bir iki kez çevirip yutmayın! Çiğnemek yemeğin öğütülmesi, besinin kalitesinin, içeriğindeki vitamin mineral değerlerinin artması ve sindirimin doğru bir şekilde tamamlanması için çok önemli. Zaten yemeği çiğnemeye başladığınızda porsiyonlarınızın azaldığını fark edeceksiniz. Çiğneme olduğunda beyin kokuyu da algılıyor ve doğru sindirim enzimleri salgılanıyor. Bunun yanında çiğnemediğinizde, vücut strese giriyor; panik yapıyor çünkü tanımlayamadığı bir şey vücuda giriyor! Şimdi vücut, o cismi sindirmekle mi uğraşacak girdiği stresten çıkmakla mı? Toplum olarak yemek yemek konusunda bilgimiz yok. Bir atasözü ‘Yemek yemeyi bilmiyorsan bana marifetten bahsetme’ der. Bu da gösteriyor ki kilo almak noktasında beslenme şekli kadar beslenme davranışının da etkisi büyük. Bu röportajı okuyan herkes bir başlangıç yapsın ve ağzına aldığı her lokmayı çiğnesin.
Tabii ki değil. Bir bireyde davranış değişikliğinin gelişmesi 3 ayı bulur. Bu süre içerisinde hala değiştiremiyorsak, birey bunu tam olarak istemiyor diyebiliriz. Ben 34 kilo vermiş bir diyetisyenim ve yaklaşık 8 yıldır bu kiloyu koruyorum. Bunun için beslenme davranışlarıma ve şeklime hala dikkat ediyorum. Aynı zamanda çılgınlar gibi spor yapıyor ve vücudumu dinliyorum.
Vücudumuza saygı duymalıyız çünkü biz onda konakçıyız. Bir besini tükettikten sonra vücudun verdiği tepkiye kulak vermek lazım. O zaman, o besin vücuda yararlı mı değil mi anlaşılır. Yediğiniz besinlerin bağırsağınızda ve zihninizde nasıl bir etki yarattığını ancak vücudunuzu dinleyerek öğrenebilirsiniz.
GAPS diyetinin nadir uygulayıcılarından birisiyim. GAPS’in Türkçe karşılığı: Bağırsak ve Psikoloji/Fizyoloji Sendromu’dur. Çoğu kişinin çaresiz sandığı psikolojik/psikiyatrik ve fizyolojik hastalıkların sebebi; hasarlı, geçirgen bağırsak duvarı ve anormal bağırsak florası nedeniyle beynin ve bedenin toksinlenmesidir. Bağırsak florasının ve bağırsak duvarının GAPS tedavisiyle iyileşmesi sonucunda, beyin ve beden toksin yükünün etkisinden kurtulur, bağırsakların sebep olduğu hastalıklar da tamamen iyileşir. Bağırsak florasındaki bakteri dengesizliği, bağırsak dokusundaki hasar ve sızıntılı bağırsak olduğunu belli eden semptomlar göz önünde bulundurularak kişiye özgü program hazırlanır.
Bence patron bağırsak çünkü birçok hormon bağırsakta sentezleniyor. Bu nedenle önce bağırsağı onarmak gerekiyor. Bu da besinlerle olur. Ben tamamen yiyeceklerle bağırsağı iyileştiren bir yol izliyorum. Kronik kabızlık yaşayanlar başta olmak üzere, Tip 1 diyabet hastaları, otizm tanısı almış bireyler, epilepsi, hastaları, psikiyatri hastaları, Chron’s, ülseratif kolit, migren, çölyak, haşimato ve daha bir çok hastalıkta GAPS diyeti uygulanıyor.
Nisan ayında bir GAPS kongresine katıldım ve geldikten sonra bu beslenme protokolünü denemeye başladım çünkü ben de kronik kabızdım. Kemik suyu ve ev yoğurdu suyu, bu diyetin en elzem besin kaynaklarıdır. Kemik suyundan yaptığım çorbayı içtim, beslenme protokolünde yer alan besinlerle beslenmeye başladım ve bu süreç yaklaşık 4 ay devam etti.
Kabızlığım tamamen son buldu, reflüden kurtuldum, migren ataklarım sona erdi. Ayrıca epigenetik olarak kolesterol hastasıydım, şu an değerlerim hiç olmadığı kadar iyi. GAPS ile birlikte, fazlalık olan 7 kiloyu daha üzerimden attım. Hastalarımda da bu etkiyi görebiliyorum. GAPS diyeti uyguladığım Tip 1 diyabeti olan bir hastamda, 80 ünite insülini 30 üniteye çektik. Bu çok ciddi bir rakam.
Herkese uygulayamıyoruz. Öncelikle kişide bağırsak harabiyetinin olması gerekiyor. Bunu bireyin vücudunun verdiği tepkilerden anlamak mümkün. Mesela; ağız kokusu, crohn, gastrit, gaz, hazımsızlık, irritabl bağırsak sendromu, ishal, kabızlık, kolik, mide ekşimesi, reflü, şişkinlik, ülser, ülseratif kolit, gıda intoleransları…
Psikoloji sendromları ve psikiyatrik hastalıklarda da uygulanmakta ve çok iyi sonuçlar alınmaktadır. Mesela; otizm, epilepsi, depresyon, anksiyete, yeme bozukluğu (anoreksiya, bulimia nervosa) ve daha bir çok hastalık...
Fizyoloji sendromları ve otoimmün sistem hastalıklarında da çok güzel sonuçlar alıyoruz. Mesela; alerjiler, anemi, saç dökülmesi, astım, çölyak, diyabet 1, gelişme geriliği, kolesterol problemleri, kronik yorgunluk, MS (Multipl Skleroz), sedef, tansiyon problemleri, uyku problemleri gibi…
GAPS diyeti bir yaşam tarzı değil, bir iyileştirme protokolüdür ve sürekli uygulanamaz. Uygulama süresi kişiden kişiye ve hastalığa göre değişkenlik gösterir. Sağlıklı bir bağırsağın zihin sağlığı üzerinde de ciddi etkisi olduğunu gösteren sayısız araştırma mevcuttur. GAPS’te önce bağırsağı tamamen patojenlerden, toksinlerden arındırıyoruz. Besinler yardımıyla bağırsak çeperinin, villusların ve floranın kendisini onarma süreci başlıyor, bağırsağa doğru bakteriler yerleşmiş oluyor. Dışarıdan herhangi bir takviye vermeden yapıyoruz bunu. GAPS, besinlerle nasıl iyileşildiğinin gerçek bir göstergesi, muazzam bir beslenme protokolü.
Kişi iyileştikten sonra besin listesini yavaş yavaş açıp sağlıklı şekilde hayatını sürdürmesine yardımcı oluyorum. Besinler bir nevi ilacımız oluyor. Tabii burada en önemli nokta bireyin eski beslenme alışkanlıklarına dönmemesi. Kişi, yeme tarzını, yeme davranışını değiştirmiş olmalı. Besinler yardımıyla bireyde oluşturduğumuz yeni bağırsak florası korunmalı. Kişi eski yaşantısına dönerse tüm emek çöpe gitmiş olur. Beslenme reçeteleriyle yetinmeyip uyku ve spor alışkanlıklarını da kontrol ediyorum.
Uykusuzluk gerçekten insanın huyunu suyunu değiştirir. Uykusunu alamayan vücut strese girer ve bu bir travma yaratır. Uyku; vücudun dinlendiği, kendini toparladığı; hücreleri yenileyen, büyüme ve gelişme hormonlarının salgılandığı bir süreçtir. Vücudumuzun biyolojik saatine uymalı, uyku süremize dikkat etmeliyiz. Hareket de uyku kadar önemli. Kilo verdikçe başlayan sarkmaların toparlanması ancak hareketle mümkündür. Bireye uygun hareket bulunmalı ve kişi düzenli olarak hareket etmelidir. Bu spor olur, dans olur... Davranışı değişmeyen bir bireyin kilosu değişse ne olur ki? Sonrası yine aynı olmayacak mı?
Besinler elbette değişime uğradı. Emel Ergül Hocam hep şunu söyler: ‘Genler o kadar muazzam çalışır ki düşük dozda toksin aldıysa kendisini kısa sürede toparlar, o besini tolere edebilir.’
Günde 6 öğünle başladım şimdi 2 öğün besleniyorum. Genel olarak sabahları yumurta, domates, salatalık yiyorum. Proteinleri birbirine karıştırmayı sevmediğim için yumurta yediğimde peynirden uzak duruyorum. Yağ grubundan zeytinyağı ya da tereyağı tercih ediyorum. Yumurtayı hakiki köy tereyağında pişiriyorum. Kahvaltıdan bir saat sonra 1 fincan Türk kahvesi içiyorum. Ara öğünlere çay serpiştiriyorum. Çayı, kahvaltı esnasında değil de 1 saat sonra tercih etmek en doğrusu. Akşam da bir gün et yersem diğer akşam sebze yerim. Besinleri de birbirine karıştırmamaya özen gösteriyorum. Marifet bir şeyi bilmek değil, bildiğin şeyi uygulamaktır.
Elbet oluyor, hemen vücuduma reset atıyorum. Doğru bir oruç, vücut için doğru detokstur. Hem zihinsel hem bedensel toksinleri atıyorum. Bu arada bazen insan orucuna da girmeliyiz çünkü çevremizde sürekli bize toksin yayan insanlar da oluyor...
Danışanlarımı hareket etmeleri konusunda destekliyorum. Seans sonrası bir saat reformer pilates yaptırıyorum ve doğru nefes almayı, vücudunu hareket ettirmeyi öğretiyor, zihinsel olarak onları rahatlatıyorum.
Cihazın adı Fitmate Pro, çok akıllı bir cihazdır. Gerçek bazal metabolizma hızını ölçen tek cihaz Fitmate’tir. Fitmate cihazı kişinin dinlenme modunda nefes alış verişlerinden harcadığı enerjiyi ortaya çıkarıyor. Kişi nabzı normalken, uzanır pozisyona geçiyor. Kendisine kişiye özel maskeyi takıyoruz ve solunum yapmasını istiyoruz. Oksijen alıyor, karbondioksit veriyor. Fitmate; bireyin dakikada ne kadar oksijen aldığını, aldığı oksijenin ne kadarını verdiğini, ne kadarını kullandığını ölçüyor ve bunları baz alarak bireyin dinlenme modunda ne kadar enerji harcadığını ortaya çıkarıyor. Böylece danışanıma çok daha doğru bir beslenme reçetesi yazıyorum.
Stres yapmayın, hayatı akışına bırakın çünkü stres kilo yapar. Zihninizi berraklaştırın, vücudunuzu kendi haline bırakın. Dozajında yaşayın. Kendi kanatlarınıza güvenin. Bir insan iyi kanat çırpıyorsa her yerde iyi uçar. Bir de nefes terapileri yapın...
İLETİŞİM
NASIL ARANDI: #Fadime Emel Kara # diyetisyen # beslenme uzmanı # sağlıklı beslenme # gaps diyeti # gaps # bağırsak harabiyeti # iyileşmek # kocaeli # izmit # diyet bahçesi # tedavi merkezi # pilates # fitmate # bazal metabolizma