Son dönemlerde, kendi deneyimlerime dayanarak gittikçe yaygınlaştığını düşündüğüm bir tanıdan bahsetmek istiyorum sizlere. Fibromiyalji ‘bedenin belirli bölgelerinde, örneğin boyun, sırt ve omuzlardaki kaslarda ağrı ve kas güçsüzlüğüne neden olan kronik bozukluk’ olarak bilinir. Tıbbi olarak açıklanamayan bu durum için net bir tanı yoktur. Yani kişiler fizik tedavi uzmanına ya da nöroloğa gittiklerinde birçok tetkikten geçerler ancak sonuç olarak ‘ağrılarınızın sebebi şu ve verdiğimiz ilacı kullanırsanız iyileşirsiniz’ gibi bir sonuç alamazlar.
Amerikan Romatoloji Derneği’ne göre fibromiyalji hastaları aşağıdaki diğer semptomları da gösterebilirler:
• Yorgunluk
• Depresif duygu durumu
• Rahatsız uyku (dinlendirmeyen uyku)
• Düşük enerji
• Anksiyete
• Stres vb.
TERAPİ PLANIMIZI OLUŞTURUYORUZ
Danışanlar genellikle ruh sağlığı uzmanlarına yukarıda saydığım semptomlarla başvururlar: “Hiçbir şey yapmak istemiyorum, dışarıya çıkmak benim için tam bir işkence. Bütün gün yatakta kalmak istiyorum. Uyusam bile yorgun kalkıyorum. Bazen günlerce banyo yapmıyorum. Herkes benden uzaklaştı çünkü çağırdıklarında gitmiyorum vb.”
Evet, bu saydıklarım başka patolojilerin de belirtileri ancak kronik bir ağrı söz konusuysa aklımızda bulundurmamız gereken tanılardan biri de fibromiyalji oluyor ve danışanı bir uzmana yönlendiriyoruz. Uzman hekim tarafından fibromiyalji tanısı aldıktan sonra biz kendi terapi planımızı oluşturup sürece başlıyoruz. Bazen de danışanlar direk tanı alarak kliniğimize başvuruyor.
Peki, fibromiyaljinin psikoloji ile ne ilişkisi var? Biraz buralara bakalım… Geçmişte yaşadığımız olumsuz deneyimlerin kişiliğimizi, davranışlarımızı ve ilişkilerimizi büyük ölçüde etkilediği artık yadsınamaz bir gerçek. Duygularımızın, düşüncelerimizin geçmişin kaydını tuttuğunu çok iyi biliyoruz. Peki, beden? Aslında en ilkel kayıtları bile tutmaz mı? ACE (Adverse Childhood Experiences) araştırmaları bize gösteriyor ki olumsuz yaşam deneyimleri, bedenimizi çok büyük ölçüde etkilemekte. Panik atak, takdir edersiniz ki bunlardan en bilineni.
AĞRILAR OLMASAYDI
İşte bu olumsuz yaşam deneyimlerinden bazıları da bu ağrıların (fibromiyaljinin) ortaya çıkmasına neden olabiliyor. Bu deneyimleri çalışırken de ‘önemsizim, değersizim, zayıfım’ gibi inançların çocukluk çağında öne çıktığını görebiliyoruz.
Hadi, gözünüzü kapatın ve sorularımın cevabını düşünün. Bu ağrılar sizin için hangi kapıları kapattı? Bütün bu ağrılar olmasaydı hayatınızın nasıl olurdu? Ağrısız siz, kimsiniz?
Bu cevaplara hiç uzak değilsiniz… Biz terapistler bu deneyimi size yaşatmak için buradayız.
REN PSİKOLOJİ
Yenişehir Mah. Konak Sok. No:9 Daire: 4 İzmit/KOCAELİ
Tel: 0544.115 20 41
Instagram: @renpsikoloji
Öğrencilik yıllarından beri tutkuyla bağlı olduğu psikoloji alanında kendisini geliştirmeye hiç durmadan devam eden Uzman Psikolog Begüm Seçil Kandemir, çalışmalarına geçtiğimiz yıl kurduğu Ren Psikoloji çatısı altında devam ediyor. ‘Güçlü kadın’ı “Kendi fikirleri olan ve bunları uygulayabilen kadın” olarak tanımlayan Kandemir, “Ben gücümü içimdeki çocuk ve ergenden alıyorum. Tutkularımı ve büyük hayallerimi kesinlikle unutmadım. Yetişkinliğin normlarından ve baskısından bağımsız yaşıyorum” diyor.
Çevrenizden sık sık şu cümleleri duyarsınız: “Patronum tam bir narsist”, “Bir narsistle evliydim ve bugüne kadar hiç kendim için yaşamamışım”, “İnsanları öyle iyi manipüle eder ki buraya gelip kendini anlatsa, kesin ona hak verirsin.”
“Başkalarını sürekli memnun etmeye çalışma davranışı, genellikle ebeveynleri memnun etmeye çalışmakla başlar”
