Kısaca kendinizden bahseder misiniz?
1984, Kocaeli doğumluyum. Lisansımı ve yüksek lisansımı Türk dili ve edebiyatı alanında tamamladım. Kısa bir süre öğretmenlik yaptıktan sonra yazarlığa yöneldim. Edebiyattan kopmamak adına, yazarlığa önce hobi olarak başlamıştım. Hakemli ve hakemsiz birçok dergide yayınladığım makalelerin ardından kaynak kitap olarak hazırladığım ilk kitabımdan sonra 4 kitabı olan naçizane bir yazar olarak buldum kendimi. Evliyim ve bir çocuk annesiyim.
İş hayatına nasıl ve ne zaman atıldınız?
Üniversitenin hemen ardından bir devlet lisesinde edebiyat öğretmeni olarak iş hayatına başladım ancak üniversite eğitimim boyunca da hiç boş durmamıştım. Öğrencilik dönemimde, bir profesyonelin yapacağı işleri ben gönüllü olarak yaptım. Üniversite hocalarımın asistanlığını yaptım, bir tercüme bürosunun tüm idari işlerini üstlendim, bazen tatile giden bir güzellik salonu sahibinin yerine geçip düzeni devam ettirdim. Alanımla alakasız gibi görünse de bana çok şey kattığını düşündüğüm tecrübeler yaşadım.
Kariyer basamaklarını tırmanırken, itici gücünüz neydi?
Öncelikle insan etiketlerinden hiç hoşlanmam. İnsanlara da asla bu gözle bakmam. Kişilere önce mesleğini değil, adını ve halini hatırını sorarım. Bu içten gelen, komplekssiz yaklaşımımın bana eş dost kazanma konusunda çok kapı açtığını düşünüyorum. İtici gücüm kendim olmak ve insanlara da bunu geçirebildiğime olan inancımdır.
Sizce başarının altın anahtarı nedir?
İnsan yaratılmışların en kutsalı ve varlığın özetidir. İnsanı sevmek gerekir. Sevmek de öncelikle kendinden başlar. Bununla beraber kastettiğim, kendini beğenmişlik değildir zaten bu narsisizmdir ve derinliklerinde çok büyük eksikliklerin olması yatar. Benim kastettiğim, insanın kendi yaptığı işlere önce kendisinin yürekten inanması, büyüklerin deyimiyle kendinden razı olmasıdır. Odağında başkalarıyla yarışmak, birilerine bir şey ispatlamak zorunda hissetmek olmayan, yalnızca kendi durumuna bakan kişiler daima başarılı, en önemlisi mutlu olur.
Kadınların iş hayatında yaşadığı en temel sorun nedir? Siz bu sorunları aşmak için nasıl bir yol izliyorsunuz?
Ben kendi özgür alanımda ürettiğim için şanslı olanlardanım ancak diğer sektörlerde etrafımda gözlemlediğim en büyük sorun, cinsiyetçi yaklaşımlar sanırım. Topuklu ayakkabıyı yasaklayan iş yerleri duyuyorum mesela. Ya da aynı dizideki başrol oyuncusu olan bir erkeğin, bir kadından daha çok ücret alması… İnanamıyorum bu zamanda böyle şeylerle uğraştığımıza. Bu ve benzeri durumları aşmanın tek yolu farkındalık yaratmak sanırım. Örneğin, Kocaeli Life dergisinin 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne özel yaptığınız bu röportajlar da sesimizi duyurmanın bir yolu.
İş hayatının içerisinde bir kadın olarak, cumhuriyete neler borçlu olduğunuzu düşünüyorsunuz?
Cumhuriyetten önce bir kadın için köşe yazısı yazmak, bir kitap bastırmak, bunu yayımlamak oldukça güç bir durumdu. Öyle ki bu hayalini gerçekleştirmek için erkek mahlası kullanan kadınlar bile vardı. Bu güçlüklere rağmen Nezihe Muhiddin, Fatma Aliye, Halide Edip gibi birçok kadın yazarımız kendilerini ispatlamayı başardı. Cumhuriyetle birlikte daha da güçlendiler. Ben de onların izinde bir kadın olduğum için reddedilmiyorsam, söz hakkım varsa bu cumhuriyet sayesindedir. Unutmayalım ki birçok medeni ülkeden önce Türk kadınları Atatürk ve cumhuriyet sayesinde seçme ve seçilme hakkına sahip olmuştur. Bunun ne kadar değerli olduğunu hiç aklımdan çıkarmamak, benim ve tüm kadınların cumhuriyete olan borcudur.
Cumhuriyetin size tanıdığı en büyük özgürlük nedir?
Kadını ve erkeğiyle yürütülen mücadelelerle kazanılan Ulusal Kurtuluş Savaşımızdan sonra kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nde bütün vatandaşlar eşit ve özgür bireyler olarak kendi kaderlerini tayin hakkına sahip olmuş ve demokratik bir yönetime kavuşmuşlardır. Kadınlarımızın temel hak ve özgürlükleri, anayasa ve diğer yasalarla güvence altına alınmıştır. Biliyorum ki yasalarımız daima kadını korur ve kollar. İşte bunu hissetmek en büyük özgürlük…
’Cumhuriyet kadını’ denilince, gözünüzde canlanan fotoğrafı birkaç cümleyle tarif eder misiniz?
Cumhuriyet kadını denilince aklıma; cumhuriyetin ilk yıllarında büyük bir mücadeleden çıkılmasına rağmen olmazları oldurmuş ve modern bir devlet kurmayı başarmış Atam’ın yanındaki son derece şık, modern ve kendinden emin hanımların büyük bir gururla objektiflere baktığı o an gelir.
Atatürk’ün kadınlarla ilgili söylediği en sevdiğiniz söz hangisi?
Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün “Dünya’da her şey kadının eseridir” sözü bence her şeyi anlatan son noktadır.
NASIL ARANDI: #esin alçıoğlu # 8 mart dünya kadınlar günü # kocaeli # cumhuriyet # atatürk