26-04-2024 04:03

Erkeklere meydan okuyor; Duygu Çakmak

2019-12-09    0 Kişi Yorum Yaptı   Eklenme Tarihi: 2019-12-09
.stripslashes($urun->baslik).

Eğer bilgisayarların hisleri olsaydı, onların fişini çekmek etik olur muydu?’ ‘Ya da bilgisayarınızın yapay zekası bir banka soymaya karar verse, bunun sorumlusu kim olurdu?’

İlginç sorular değil mi? İşte bu sorular, yapay zeka programcısı İzmitli Duygu Çakmak’ın hayatına yön verdi. İsveç’te eğitim gördüğü dönemde yapay zekaya ilgisi olduğunu keşfeden Duygu Çakmak, hemen o alana yöneldi ve kendisini geliştirmeye başladı. Kendisini o kadar geliştirdi ki erkek egemen bir alanda kadınlara yönelik bilgisayar oyunları tasarlayarak göğsümüzü kabarttı.

Yaptığı çalışmalarla Bilgisayar Oyunlarında Kadınlar Girişimi (Woman in Games) tarafından ödüle de layık görülen Çakmak’ın hedefi kadınlara yönelik daha eğlenceli ve zeki oyunlar yapmak. İlimizin tanınmış simalarından biri olan ve uzun yıllardır yönetim danışmanlığı yapan Nurten Çakmak’ın kızı Duygu Çakmak, yapay zekaya duyduğu merakın hayatını nasıl değiştirdiğini Kocaeli Life’a anlattı.

 

Öncelikle kendinden biraz bahseder misin? Seni tanıyalım…

Aslen Seydişehir doğumluyum, bir yaşımı doldurmadan İzmit’e gelmişiz, İzmit’te büyüdüm. Liseyi İstanbul’da Vefa Lisesi’nde okuduktan sonra üniversite ve yüksek lisansımı Sabancı Üniversitesi’nde tamamladım. Üniversite 3. sınıfta Erasmus programıyla İsveç’e gittim, bir dönem de orada okuma şansım oldu.

 

Yapay zeka üzerine çalışıyorsun. Neden yapay zeka? Seni bu alanı seçmeye iten neydi?

Yapay zekaya ilgim İsveç’te okurken başladı. Orada yakın bir arkadaşımla yapay zeka üzerine okumaya ve tartışmaya başladık. Tartışmalarımız daha çok felsefikti, beyin cimnastiği yapmakla sınırlıydı. ‘Eğer bilgisayarların hisleri olsaydı, onların fişini çekmek etik olur muydu?’ ya da ‘Eğer sahip olduğun bilgisayarın yapay zekası bir banka soymaya karar verse, bunun sorumlusu kim olurdu?’ gibi…

Bu konular üzerine düşünmeyi çok sevdiğimi fark edip, konuyla ilgili daha bilimsel makaleler okumaya başladım. Teorik ve pratik literatürü yavaş yavaş tarayıp, aslında problemlerin çoğunun henüz çözülmediğini fark ettim ve içimde problemlerin en azından bir kısmını çözmeye çalışma ateşini hissettim. Sonrası da kendiliğinden geldi zaten.

 

 

YAPAY ZEKA PROGRAMCISI

 

Okulu bitirdikten sonra...

Türkiye’de o sıralar yapay zekayla ilgili çalışma yapan çok yer olmadığı için yapay zeka çalışmalarıma ara verip, web aplikasyonları üzerine İstanbul’da bir firmada çalıştım. Sonra yine İstanbul’da Sanlab adında iş makinesi simülasyonları yapan harika bir firmada çalışmaya başladım. Operatörleri eğitmek amacıyla simülatör üzerinde koşacak oyunlar geliştiren takımdaydım. Şu an İngiltere’de, Creative Assembly adında büyük bir bilgisayar oyunu stüdyosunda kıdemli yapay zeka programcısıyım.

 

Yurt dışına gidişin nasıl oldu?

2015’te Vienna’ya yapay zeka üzerine bir konferansa gittim ve şans eseri şu anki işverenlerimle tanıştım. Sonrasında yapay zeka mühendisi aradıklarını ve ilgilenip ilgilenmeyeceğimi sordular ve mülakatlara başladık. Bir ay içinde iş teklifi aldım ve gitmeye karar verdim.

 

İngiltere’de yaşamak nasıl? Türkiye ile İngiltere’yi kıyaslarsan artıları ve eksileri nelerdir?

İngiltere’de hayat Türkiye’ye göre çok sakin ve huzurlu. Ülkenin kültürel ve ekonomik yapısı nedeniyle hayat daha kolay diyebilirim. İnsanlar uysal, saygılı ve ağırbaşlı. Karşılaştığım gündelik problemler, stres, gerginlik Türkiye’ye kıyasla çok daha az. İnsanların iş ve hayat dengesine çok önem veriliyor, fazla mesai yok denecek kadar az ve şirketler iş dışı etkinliklerle de çalışanlarını mutlu ediyor. Benim şirketimde kutu oyunu kulübü, pasta kulübü, trekking kulübü gibi pek çok kulüp var ve neredeyse her gün birinin bir etkinliği oluyor. Maalesef İngiltere’de hava ve yemekler çok iç acıcı değil. En çok ailemi, yaz güneşimizi ve yaprak sarmasını özlüyorum.

 

İngiltere’de yaşamak sana neler kattı?

Profesyonel anlamda, çalıştığım şirketin kültürü nedeniyle daha iyi araştırma yapmayı ve problemlerin derinine kısa zamanda inebilmeyi öğrendim. Londra’nın büyük bir metropol olması ve teknoloji şirketlerinin yoğun olması da çok büyük bir artı. Pek çok meet-up’a katılıyorum, değişik sektörlerdeki insanların konuşmalarını dinliyorum ve bu teknik gelişimime çok büyük bir katkı sağlıyor. Bunun yanında yine Londra’nın coğrafi pozisyonu nedeniyle dünyanın herhangi bir yerine ulaşmak oldukça kolay; pek çok farklı ülkede pek çok konferansta hem katılımcı ve hem de konuşmacı olarak bulunuyorum. Bu da hem öğrenme hem de öğretme yeteneklerimi geliştiriyor. Kişisel anlamda, doğayla iç içe, Londra’nın biraz dışında bir bölgede yaşamam nedeniyle daha sakin bir insan oldum. Hayat-iş dengeme, sağlığıma çok daha fazla önem veriyorum.

 

 

ÖDÜLE LAYIK GÖRÜLDÜ

 

Bir yarışmaya katılarak ödül aldın. Bize biraz bu süreçten bahseder misin?

Dünyada ‘Bilgisayar Oyunlarında Kadınlar (Woman in Games)’ (http://www.womeningames.org/about/ ) adı altında bir girişim var. Bilgisayar oyunları sektörü oldukça erkek egemen bir sektör ve bu girişimin amacı çeşitliliği artırmak. Bunu da daha fazla kadını bu alana çekerek, bu alanda çalışan kadınlara destek olarak yapmayı hedefliyorlar. Bu girişim dünyanın pek çok yerine yayılmış durumda ve çeşitli konferanslar, etkinlikler düzenliyorlar. Bunun yanında her sene 10 kategoride, alanında öne çıkmış bir kişiye ödül veriliyor. 2019 yılının ‘Technical Impact of The Year’ ödülü de bana verildi.  Bu ödül beni çok mutlu etti ve gururlandırdı. 10 sene önce bana ‘İngiltere’de yaşamaya başlayacaksın ve Londra’da bir ödül töreninde senin adını okuyacaklar’ deseler, gülerdim büyük ihtimalle. Bilgisayar oyunu yapmak benim en büyük tutkularımdan biri. Bunun başkaları tarafından tanındığını görmek çok mutlu edici.

 

Bundan sonraki hedefin nedir? Seni nerede göreceğiz?

Yapay zeka çalışmalarımı daha ön plana çıkarmayı istiyorum. Bu yüzden oyunların her alanında yapay zeka araştırma-geliştirmesi yaparak, oyunları daha hızlı, daha eğlenceli ve daha zeki hale getirmeyi hedefliyorum. Bunun yanında, yavaş yavaş eğitim vererek birikimimi başka insanlara aktarmayı da istiyorum. Bu şekilde, akademi ve endüstri arasında bir köprü oluşturmayı arzu ediyorum.

 

Sizin gibi başarılı gençler hep yurt dışında. Büyük bir beyin göçü var, bu durum ülkemiz için büyük kayıp. Türkiye’ye dönüp çalışmalarına burada devam etmeyi düşünüyor musun?

Maalesef Türkiye’deki çalışma şartları ve mevcut şirketler şu an için bizi yurt dışına gitmeye zorluyor. Burada yeterli bilgi birikimi ve deneyim sahibi olduktan sonra, Türkiye’ye dönüp kendi işimi yapmak da gelecek seçeneklerimin arasında. Neden olmasın?

 

Türkiye’ye ne sıklıkla geliyorsun, en çok neyi özlüyorsun?

Mümkün olduğu her an gelmeye çalışıyorum. Yaz tatilinde, noel tatilinde, bazen uzun hafta sonu tatillerinde. En çok ailemi ve arkadaşlarımı özlüyorum. Moda’da deniz kenarında Betül, Duygu, Pınar, Merve ve Ece ile sabah kahvaltısı, anneannemin ve annemin muhteşem yemekleri, Türkçe tiyatro ve konserler de en çok özlediklerimin arasında.

 

Türkiye’de ve İngiltere’de yapmaktan keyif aldığın şeyler nelerdir?

Zamanımın büyük bir kısmını yeni makaleler, kitaplar okuyarak, konferans videoları izleyerek geçiriyorum. Bunun dışında haftada bir gün mutlaka kutu oyunları oynuyorum. Müzikallere ve klasik müzik konserlerine gidiyorum. Türkiye’de iken su sporları ile ilgileniyordum, İngiltere soğuk, burada doğa sporlarına döndüm, ata biniyorum, hiking yapıyorum, koşuyorum.

 

 

ÇOCUKLARINIZI ENGELLEMEYİN!

 

Vermek istediğin bir mesaj var mı?

Bilgisayar oyunları, pek çok anne-baba tarafından maalesef yanlış anlaşılıyor. Oysa yapılan araştırmalara göre oyunlar çocuklara yeni beceriler kattığı için aslında yararlı. Oyun oynayan çocuklar, oynamayanlara göre daha hızlı düşünmeyi, karar vermeyi ve etrafında olan biteni daha iyi değerlendirmeyi öğreniyor. Oyunlar, motor reflekslerini ve el-göz koordinasyonunu da geliştiriyor. Ben İngilizcemi oynadığım oyunlar sayesinde geliştirdim mesela. Piyasada çok çeşitli oyunlar var; bazıları tarih öğretiyor, bazıları sanatı, tasarımı ön plana çıkararak çocukların hayal gücünü ve yaratıcılıklarını geliştiriyor.  Her şeyin aşırısı tabii ki zararlı. Ben ailelere bir mesaj ulaştırmak istiyorum; çocuklarınızın oyun oynamasını engellemek yerine piyasadaki oyunları araştırın ve onları güzel ve faydalı oyunlara yönlendirin. Emin olun, özellikle televizyon izleme gibi aktivitelere kıyasla gelişimlerine çok daha fazla katkıda bulunmuş olacaksınız.

 

NASIL ARANDI: #bilgisayar oyunu # tasarlamak # uluslararası # ödül # yapay zeka # programcısı # Duygu Çakmak # gurur # başarı # kadın # Türkiye

YORUMLAR
Yaptığınız yorumlar editör onayından geçmektedir.