Bütün anneler günde 5 biberon mama hazırlıyorsa, o 20 biberon hazırlıyor. Diğerleri, her gün 4 kere alt değiştiriyorsa, o 12 defa değiştiriyor. Başkaları bebek bakarken 1 yoruluyorsa, o 4 yoruluyor.
Ve herkes bebeğini 1 seviyorsa, o 4 seviyor… Çünkü Emel Hatice Özen, bir dördüz annesi. Büyüttüğü 3 çocuğun ardından, dördüzleri Eymen Atlas, Ezel Aras, Zümre Rana ve Zümra Eva ile yepyeni bir serüvene yelken açan Emel Hatice Özen, şu sıralar dünyanın en mutlu kadını. Birbirinden sevimli 4 bebeğinden ‘mucizelerim’ diye bahseden ve onları büyütürken yaşadığı hiçbir şeyi ‘zorluk’ olarak görmeyen Emel Hanım’ın sevgi dolu hikayesi yüreğinizi ısıtacak…
Emel Hanım, kaç çocuğunuz var?
Bir kızım, bir oğlum, bir de manevi oğlum vardı; dördüzlerim olunca çocuklarımın sayısı 7’ye çıktı.
Dördüzlerin hikayesini dinlemek için sabırsızlanıyorum ama önce sizi biraz tanımak isterim…
41 yaşındayım. Eşimle beraber emlak işiyle uğraşıyoruz. Aslında Ankara’da yaşıyorduk ama işimizden dolayı sık sık İzmit, Adapazarı ve İstanbul’a gidip geliyorduk. İzmit’te de bir evimiz vardı, bebeklerin doğumuyla beraber buraya yerleştik.
Dördüz sahibi olacağınız aklınıza gelir miydi?
Çocuklarımız büyüyünce, yeniden bebek sahibi olmak istedik. Vakit kaybetmemek için de tüp bebek denedik. Aslında transfer gerçekleşirken 4 bebeğim olacağını, hepsinin hayata tutunacağını hissetmiş ve bunu doktoruma da söylemiştim. Dördüz oldukları anlaşılınca doktorum diğerlerinin sağlıklı gelişmesi için ikisini almak istedi ama bunu kesinlikle kabul etmedim.
SON AYLARDA YÜRÜYEMEDİM
Bir bebeği taşımak bile yeterince zorken, siz hamilelik dönemini nasıl geçirdiniz?
Çok zor geçti. O kadar zorlandım ki 5’nci ayın sonunda psikolojik olarak çökmüştüm. Hormonlar nasıl çalışıyorsa, dengem bozulmuştu. O sıkıntıyı çabuk atlattım ama bu sefer de son aylara doğru yürüyememeye başladım. Bebekler önde olduğu için tüm ağırlık bacaklarıma yüklendi, onları taşıyamaz hale geldim. Kolay değildi ama 7 ayın sonunda onları sağlıkla dünyaya getirmeyi başardım.
Doğumunuzu Özel Akademi Hastanesi’nde gerçekleştirdiniz… Neden, burayı tercih ettiniz?
Aslında Ankara’da doğum yapmayı planlamıştım ama oradaki hastanenin yetkilileri dördüzleri alamayacaklarını, doğum sonrasında bebeklerin bakımı için gereken donanıma sahip olmadıklarını söyledi. Cesaret edemediler. Doktorum Op. Dr. Yaşar Çeğil, Akademi Hastanesi’nden bahsedince son anda doğum sancıları içinde Ankara’dan yola çıkıp İzmit’e geldik.
Doğum nasıl oldu?
Doğum epidural sezeryanla gerçekleşti. Doktorum 3,5 dakikada 4 bebeği de aldı, çok başarılıydı. Hemen ardından bebekler Akademi Hastanesi’nin bebek yoğun bakımına alındı.
Bebekler kaç kilo doğdu?
Üçü 1 kilogram civarında doğdu, Eymen 880 gram olarak dünyaya geldi. Doğduktan sonra şişlikleri inince 100’er gram daha kaybettiler. Doğdukları anda direk olarak bebek yoğun bakımına gittiler. Üçü ortalama 2 ay kuvözde kaldı ancak Eva, 6 ay sonra çıktı. Orada, doktorumuz Tijen Karslı bebeklerime çok güzel baktı.
İYİLEŞMEK İÇİN DİRENDİ
Sağlıkları nasıldı?
Eymen Atlas, Ezel Aras ve Zümre Rana kuvözden 2’şer kilogram ağırlığa ulaşmış bir şekilde, tamamen sağlıklı bebekler olarak çıktı. Ancak Zümra Eva için durum biraz farklıydı. Onu, sağlık sorunlarından dolayı İstanbul’daki başka bir hastaneye götürdük.
Nasıl problemler yaşadı, neden İstanbul’a götürdünüz?
Ciğerleri kanadı, böbrekleri iflas etti, kalpte delik vardı… En sonunda beyinde sıvı birikmeye başlayınca, İstanbul’a nakletmek zorunda kaldık. Ancak, götürdüğümüz hastanede bebeğim daha da kötüleşti. Beyin, bitme noktasına geldi. Doktorlar, ümidi kesmişti ama ben inatla çocuğumun yaşayacağına inandım, bunu hissettim. Sonra, GATA’daki doktorumuzu bulduk. Eva, 2 kez beyin ameliyatı geçirdi, beyne shaft takıldı ve yavaş yavaş iyileşmeye başladı.
Şimdi nasıl?
O kadar güçlü bir bebek ki iyileşmek için direndi. Hayata tutunmak için çaba harcadı ve başardı. Şu anda organlarıyla ilgili bir sorunu yok. Biraz daha büyüdüğünde, beyin kendini iyice toparladığı zaman shaft çıkarılabilecek. Tabii, bizi oldukça uzun bir tedavi süreci bekliyor.
Peki, dördü birden eve geldiğinde hayatınızda neler değişti?
Belli bir süre yatak odasından hiç çıkmadık, sürekli bebeklerle ilgilendik. İlk 3 ay anne sütü aldılar, sonra mamaya geçtik. 5 aylıktan itibaren de ek besinlere başladık. Çok şükür, onları iyi besledim ve gelişimleri çok güzel oldu.
Bakımları konusunda ailede bir iş bölümü yaptınız mı?
Tabii ki… Geceleri hepimiz bir bebeğin bakımını üstlendik, 2 saatte bir uyanıp onları besliyorduk. Gündüz ben ilgilendiğim için eşim ve çocuklar gece beni dinlendiriyorlar. Allah’tan yaramaz bebekler değiller.
Dördüzleri büyütürken en çok hangi noktada zorlandınız?
Doğrusu, pek de zorlandığımı söyleyemem. Bir düzen kurduk, onlar da bu düzene uydu. Beni en çok üzen şey, bebekler eve geldiğinde Eva’nın hastanede kalmasıydı. O aramıza katılamadığı için buruktuk. Eva geldikten sonra, ‘Tamam, benim bebeklerim geldi’ dedim. O kadar rahatladım ki bakımları konusunda en ufak bir şikayetim olmadı. Hatta, 3 aydan sonra onlarla gezmeye bile gitmeye başladık.
4 bebeğe birden bakıyorsunuz ve ‘zorlanmıyorum’ diyorsunuz.
Ya bilemiyorum… Bana zor gelmedi, hiçbir sıkıntı çekmedim. Sevgiyle baktığım için hiç ‘of’ demedim. İnsanlar bana ‘Allah yardım etsin’ diyor ama ben çok mutlu bir anneyim. Allah’ın bana armağanı gibiler… Onlar benim mucizem. Dördüz gibi görmüyorum, bana göre hepsi tek ve benzersiz.
Bir gününüz nasıl geçiyor?
Onlarla hayat çok güzel, çok keyifli vakit geçiriyoruz. Bakımlarına özen gösteriyorum; vücut temizlikleri benim için çok önemli. Beslenmeleri, oyun saatleri derken zamanın nasıl geçtiğini anlamıyoruz. Bir de keyif aldığım için günde bir kaç kez üstlerini değiştiriyorum. Akşam 21.00 gibi yatmış oluyorlar.
4 bebeği aynı anda büyütmenin bir de ekonomik boyutu var… Masraflar epeyce artmış olmalı.
Mamaları ayda 4 bin TL tutuyor. Bez masrafları da 3 bin TL’ye yakın. Bir de çok çabuk büyüdükleri için yüklü kıyafet alışverişlerimiz oluyor. Gördüğünüz gibi gerçekten masraflılar.
Sosyal hayatınıza devam edebiliyor musunuz?
İş hayatına ara verdim tabii ama bebekler 1 yaşını geçtikten sonra işime geri dönebilirim. Her şeyi yapabilirim çünkü onları engel olarak değil, hayat kaynağı olarak görüyorum.