Kendinizden ve kariyer yolculuğunuzdan kısaca bahseder misiniz?
27 Kasım 1977’de Ankara’da doğdum. Balıkesir Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi’ni bitirdim. Yüksek lisans ve doktoramı Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Histoloji-Embriyoloji Anabilim Dalı’nda yaptım. ‘Yardımcı Üreme Teknikleri’ alanında üst eğitimimi Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Tüp Bebek Merkezi’nde aldıktan sonra Almanya Lübeck Üniversitesi Yardımcı Üreme Teknikleri Merkezi’nde dünyaca ünlü Safaa Al Hasani ile birlikte çalıştım.
60’ın üzerinde bilimsel makale ve bildirilerim var. Prag, Paris, Münih, Lizbon, Helsinki, Cenevre, Madrid, Viyana ve Milano gibi Avrupa’nın önemli merkezlerinde ve Amerika Birleşik Devletleri’nde Hawaii’de tüp bebek konusunda çalışmalara katıldım. Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Tüp Bebek Merkezi’nin kuruluşunda görev almanın yanı sıra iki özel hastanenin tüp bebek laboratuvarlarını kurdum. 2 sene İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olarak ders verdim. Uzun bir süre bir özel hastanenin tüp bebek merkezinde embriyolog doktor olarak laboratuvar sorumlusu görevini yürüttüm.
İşimin yanı sıra, Ekim 2018- Kasım 2022 yılları arasında 4 yıl boyunca İYİ Parti İzmit İlçe Başkanlığı görevinde bulundum. 45 yaşındayım, Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Serdar Filiz ile evliyim ve 2 çocuk annesiyim.
Bugün sahip olduğunuz başarıyı elde etmek için neyi farklı yaptınız? Bu yolda aldığınız en büyük risk neydi?
Beni farklı kılan şey sanırım yapabileceğimin en iyisini yapmak için çok çalışmak. Dünyada kısırlık oranı yaklaşık %15-20. Bu durum ülkemizde de yaklaşık 3 milyon çift için sorun oluşturuyor. Dolayısıyla benim işim çok büyük sorumluluk gerektiren bir iş. İnsanlar çocuk sahibi olabilmek için ciddi ekonomi ayırıyor, çevrelerinden sosyal baskı görüyor ve stres içinde yaşıyor. Ve böylesi bir durumda sizi umut bağlayacakları bir liman olarak görüyorlar.
Ben işimle ilgili çok okurum, araştırırım, yayınları takip ederim ve her yıl en az bir ya da iki kere yurt dışı bilimsel toplantılara katılırım. Bu benim her şeyden önce yaptığım işe duyduğum saygı ve kendi vicdanıma karşı bir sorumluluk.
Siyasi olarak; kardeşliği esas alan, herkese dokunan ve kucaklayan bir anlayışla gelecek nesilleri düşünerek siyaset yapıyorum, sanırım bu samimiyet de beni güçlü yapıyor.
Kariyerinizin bir ‘dönüm noktası’ var mı?
2008 yılında Kocaeli Üniversitesi Tüp Bebek Merkezi’nin kuruluşunda yer aldım. Bu benim mesleki kariyerim açısından çok önemliydi. Bununla birlikte Almanya’da mesleğimizin duayenlerinden Safaa Al Hasani’den işimizin inceliklerini öğrenmek mesleki kariyerimdeki dönüm noktalarından biri diyebilirim. Siyasi olarak dönüm noktam ise Ekim 2018 yılında o dönemki il başkanımız Şanbaz Yıldız tarafından İzmit ilçe başkanı olarak görevlendirilmem oldu.
Sizce ‘güçlü kadın’ kimdir? Siz, gücünüzü nereden alıyorsunuz?
Güçlü kadın; isyan eden ve inisiyatif alan kadındır. Kadınlar yuva, aile, devlet kuruyor ama doğduğu andan itibaren ikinci sınıf insan olarak görülüyor. Kanunlar önünde eşit sayılsa da hakları gasp edilen, her türlü psikolojik, cinsel, ekonomik ve sosyal şiddete maruz kalan kadınlarımızın sayısı çok fazla. Ben yüreğimin ve aklımın rehberliğine güveniyorum. Siz kendi gücünüze inanmazsanız hiç kimseyi inandıramazsınız. Güçlü kadın olarak benim için en iyi örnek siyasete girmeme sebep olan Sayın Meral Akşener’dir. Benim güzel günlere duyduğum özlem ve inanç çok büyük. Güzel ülkemiz son yıllarda yaşadığı çaresizliği, acıyı, yoksunluğu hak etmiyor. Her şeye rağmen içimde yaşattığım büyük sevda ve güzel günlere duyduğum özlem beni diri ve güçlü yapıyor.
İşinizle ilgili kendinizi en güçlü hissettiğiniz an hangisiydi?
Tüp bebeğe başlamamın ilk günlerinde yıllarca birçok merkezde tedavi görmelerine rağmen çocuk sahibi olamamış bir çiftin bebek sahibi olmasını sağlamaktı. Mesleki hayatımda kendimi en güçlü hissettiğim an buydu ve 15 yıldır bu inancımı hep diri tuttum.
Kendinizi güçsüz hissettiğiniz zamanlar oldu mu? Bu duygunun üstesinden nasıl geldiniz?
Ev, iş ve siyasetten oluşan üçlüyü idare etmek bazen çok zor olabiliyor. Benim en büyük şansım eşim. Her zaman ve her konuda en büyük destekçim. Zorlandığım ve kendimi güçsüz hissettiğim zamanlarda en büyük fedakarlığı yapan, bana aslında ne kadar güçlü olduğumu hatırlatan, bana olan inancını her daim ifade eden eşim. Zor zamanlarda onun telkinleriyle duygusallığı üzerimden atıp aslında hangi amaçla bu işleri yürüttüğümü yeniden değerlendirip kaldığım yerden devam ediyorum. Diğer motivasyon aracım ise dua ve tevekkül.
Yeniden başlama şansınız olsa geri dönüp neyi değiştirmek isterdiniz?
Ben yapılan hatalara tecrübe ve ders olarak bakan bir insanım. İnsan hayatı pişmanlıklarla ve keşkelerle yaşanamayacak kadar kısa. Tabii ki hatasız insan olmaz. Hepimiz pek çok konuda hata yapabiliyoruz, önemli olan hata olarak değerlendirdiğimiz bir şeyi tekrarlamamak.
Yarının güçlü ve başarılı kadınlarına nasıl bir mesaj vermek istersiniz?
Geleceğin güçlü ve başarılı kadınlarına vereceğim en önemli mesaj, hiçbir zorluktan kaçmamaları. Çünkü başarı da güç de biz onlara hazır olduğumuz zaman gelir. İkinci mesajım ise kadınların mutlaka siyasete girmeleri. Evet, siyasetin hep kirli olduğu söylenir, doğrudur ama bu kirlilik kadınların siyasete yeteri kadar el atmamasından kaynaklanıyor. Çünkü kiri en iyi kadınlar söker. Gelecek nesilleri gerçekten düşünüyorsak her yere olduğu gibi siyasete de mutlaka kadın eli değmeli. Ben inanıyorum ki geleceğin Türkiye’sini kadınlar kuracak.
NASIL ARANDI: #8 mart dünya kadınlar günü # kocaeli life # pelin coştur filiz # kocaeli # embriyolog # doktor