26-04-2024 16:55

Eğlenceli ve açık fikirli şehir: Sitges

   0 Kişi Yorum Yaptı   Eklenme Tarihi: 05/10/2022
Küçük olmasına rağmen uluslararası film festivali, karnavalları, plajları ve marjinal gece hayatı ile son yıllarda Mikonos, İbiza ve Saint Tropez ile rekabet edecek kadar güçlü bir şehir: Sitges
.stripslashes($urun->baslik).

Hazırlayan: Diş Hekimi Müzeyyen Topçu Tan

Yaz mevsimi bitti çoktan… Hatta sonbaharı ortaladık ama işten güçten fırsat bulup tüm yaz boyunca denize ayağınızı bile sokamadıysanız, kışa girmeden şöyle birkaç gün deniz tatili yapalım, bu esnada yeni yerler keşfedelim, biraz da kültür/sanat olsun diyorsanız, hele bir de sinema tutkunuysanız, sizin için ekim ayında ziyaret edilebilecek en güzel yerlerden biri Sitges olabilir… Belki ismini daha önce hiç duymamış olabilirsiniz zira Sitges küçük bir kasaba. İspanya (Resmi adıyla İspanya Krallığı)’nın Katalonya Özerk Bölgesi içinde Barselona’nın 35 km güney batısında, Garraf ilçesinin, Villanueva y Geltrú bölgesinde, birbirinden güzel plajları olan popüler bir sayfiye kasabası. Sitges’in bulunduğu Katalonya özerk bölgesi, İspanya’nın genelinden çok daha fazla gelir kaynaklarına sahip, refah seviyesi ve üretim oranı en yüksek bölgesi. İspanya nüfusunun yüzde 19’luk bölümünü oluşturan Katalonya tek başına İspanya ihracatının yüzde 25’inden daha fazlasını karşılıyor. Tek sebep bu olmasa da İspanya’dan ayrılarak bağımsız bir devlet olmak istiyor. Bu nedenle 1 Ekim 2017’de referandum düzenlemiş ama Katalonya Bağımsızlık Referandumu, İspanya Anayasa Mahkemesi tarafından yasa dışı olarak kabul edilmiş. Eğer olası bir bağımsızlık durumu söz konusu olursa İspanya çok önemli bir ihracat gelirini kaybedecek. Katalonya bölgesindeki en aşina isim bize göre İspanya’nın ikinci büyük şehri olan Barcelona’dır ancak Sitges küçük olmasına rağmen Barcelona kadar popüler. Bunun sebebi; uluslararası film festivalinin yanı sıra karnavalları, plajları ve marjinal gece hayatı ile son yıllarda Mikonos, İbiza ve Saint Tropez ile rekabet edecek kadar revaçta ve gündemden düşmüyor olması...

 

***

Denize doğru inen daracık sokakları; beyaz badanalı, çivit mavisi kapı ve pencereli, ferforje balkonlardaki sardunyaları ile geleneksel evleri, sahil boyunca uzanan kumlu plajları, yürüyüş yolları ile tipik Akdeniz ruhuna sahip şirin bir kasaba Sitges. Plajları temiz ve düzenli ancak diğer Akdeniz plajlarından üstün diyemeyiz. Aslında Sitges’i popüler yapan plajlarından ziyade başka özelliklerinin olması. Bunlardan biri, 1968 yılından bu yana her yıl ekim ayında düzenlenen ve dünyanın önde gelen festivallerinden olan uluslararası film festivali. Bu yıl 6-16 Ekim tarihleri arasında yapılacak olan festival; günümüzde korku, bilim kurgu ve fantastik film sinemasındaki yeni eğilimler ve teknolojilerle tanışmak isteyen sinemaseverler ve izleyiciler için vazgeçilmez bir buluşma noktası olmuş. Festival aynı zamanda Hollywood Sinema Sanatları ve Bilimleri Akademisi tarafından Oscar Ödülleri’ne hak kazanan bir festival ki böylece kurgu ve animasyon bölümlerinde kazanan kısa filmler önceden seçilmiş oluyor.

Sitges’i dünyaca tanınır kılan başka bir özelliği ise şubat ayında Lent’in (Hıristiyanların paskalyaya kadar kırk gün süren oruç ve ruhani arınma dönemi) başlamasından hemen önce yapılan karnaval.  Ülkenin en önemli etkinliklerinden biri olarak kabul edilen karnavala dünyanın her yerinden on binlerce kişi akın ediyor. Sabahlara kadar süren geçit törenlerinde üzerlerine farklı ve ilginç kostümler geçirmiş insanlar kilometrelerce yürüyüp, dans edip, eğleniyor. Bir hafta süren karnavalda DJ’ler ve müzik grupları konserler veriyor, dans gösterileri yapılıyor, yarışmalar düzenleniyor. Kısacası Sitges Karnavalı, Rio de Janeiro’daki karnavalı aratmayacak kadar renkli ve eğlenceli geçiyor. Sitges’in dünyaca tanınmasına sebep olan bir başka özelliği ise açık fikirli şehir olması. Sitges uzun zamandır Avrupa’nın LGBTQ başkenti olarak kabul ediliyor.

Ne zaman gidilir?

Sitges’e ne zaman gidilirse gidilsin muhteşem bir yerel etkinlik veya festivalle karşılaşmanız mümkün. Bunun yanı sıra sahip olduğu mikro iklim sayesinde neredeyse yılın 300 günü güneşli geçiyor, dolayısıyla her mevsim gidilebilir. Kasabadaki plajların en kalabalık olduğu dönem haziran-ekim arası (Ağustosta pik yapıyor).  Bu dönemde Sitges özellikle hafta sonları tıklım tıklım oluyor. Ayrıca sezonda Barselona’da bulunan bar ve gece kulüplerinin bir kısmı, yazlık mekanlarını Sitges’e taşıdığından, gece hayatını sevenler günübirlik ziyaret edince, gecesi gündüzü son derece hareketli bir yer halini alıyor. Kış mevsiminde ise Kuzey Avrupa’nın soğuğundan kaçan, kışı ılıman bir iklimde geçirmek isteyenler, soluğu burada alıyor. Hatta 26.000 kişilik yerli nüfusunun üçte birini Batı ve Kuzey Avrupa ülkelerinin vatandaşları oluşturuyor. Sürekli ikamet edenlerin yanı sıra Sitges sahilinde uzun yürüyüşler yapmak ya da açık havada öğle yemeği yemek için günü birlik ziyaret edenler de oluyormuş. Dolayısıyla kasabanın dar sokaklarında ya da kıyı şeridi boyunca uzanan birbirinden güzel çok sayıda lokanta, kafe ve barlar bulunuyor.

Nasıl gidilir?

Sitges, Barcelona El Prat Uluslararası Havaalanı’na çok yakın (25 km. uzaklıkta). Barcelona’dan Sitges’e gitmenin en pratik yolu trenle seyahat etmek. Yolculuk yaklaşık 30 dakikada sürüyor. Günübirlik gidecekseniz ve kaçta döneceğinizi bilmiyorsanız biletinizi tek yön almakta fayda var. Son treni kaçırırsanız otobüsle geri dönebilirsiniz. İlk tren 6-7 gibi erken saatlerde başlıyor. Dönüş saatleri sezona göre değişiyor. Otobüsle de ulaşım kolay. Otobüsler, tren istasyonuna yakın olan Paseig de Vilafranca Caddesi‘ndeki Parc Can Rober‘ten kalkıyor. Gece geç saatlere kadar otobüs var. Ödeme otobüste yapılabiliyor. Eğer seyahatinizde Barcelona’ya daha fazla zaman ayırıp Sitges ve çevresine daha az zaman ayırmak isterseniz, rehber eşliğinde yapılan günübirlik turlara katılmak daha mantıklı olur. Böylece bölgeyi daha hızlı gezebilirsiniz. Aynı zamanda Sitges’in yanı sıra UNESCO Dünya Mirası Alanı ilan edilen, İspanya’daki en önemli ve en iyi korunmuş Roma arkeolojik alanlarından birine ev sahipliği yapan Tarragona’yı keşfedebilirsiniz ya da Montserrat Dağları’ndaki Montserrat Benedictine tapınağını gezebilirsiniz. Eğer bu turlara katılacaksanız, en az 36 saat öncesinden rezervasyon yaptırmanız gerekiyor. Bunun yanı sıra katılım şartlarına da bakmanız gerekir. Zira gidilecek yere göre kıyafet zorunluğu olabiliyor. Dağa tırmanacaksanız parmak arası terlik ya da sandalet ile tura katılamıyorsunuz, yürüyüş ayakkabısı ve rahat giysiler öneriliyor. Manastıra gidilecekse kısa etek, şort, kısa kollu bluz giymemek gerekiyor gibi. Kurallara uymazsanız tura katılamıyorsunuz.

Tarihçe

Sitges’te ilk insan yaşamı Neolitik Çağ’a dayanıyor. MÖ 4. YY.’dan itibaren İberler ve Romalıların yaşadığı Sitges o dönemlerde çok küçük bir balıkçı köyüymüş. Bugün de ayakta olan Sitges Kalesi 1041’de Barselona Piskoposu Mir Geribert tarafından inşa ettirilmiş. 12. ve 14. YY.’ları arasında köye adını veren Sitges Ailesi’nin yönetiminde kalmış. 1814’e kadar ise çeşitli aileler ve vakıflar tarafından yönetilmiş. Sitges’liler, 1960’lı yıllarda turizmin ön plana çıkmasına kadar şarapçılık ile geçimlerini sağlamışlar.

Gezilecek yerler

Sitges yürüyerek ya da bisikletle kolayca gezilebilecek bir yer. Sahile paralel uzanan palmiyeli geniş yaya yolunu takip ederek sıra sıra dizilmiş ince kumlu Sitges plajlarına ulaşabilirsiniz. Plajlarda tüm Avrupa ülkelerinde olduğu gibi çöp, naylon poşet ve izmarit görmek mümkün değil. Bizdeki gibi oteller tarafından da kapatılmamış, herkese açık. Sadece şezlong ve şemsiyeler paralı. İsterseniz kendi şezlongunuzu ve şemsiyenizi getirebiliyorsunuz. Plajların hepsi farklı karakterde: Bazıları kalabalık bazıları ıssız; bazıları aileler için bazıları nudistler; bazıları karışık bazıları da LGBTQ’lar için. Dolayısıyla gitmeden önce size uygun plajın hangisi olduğunu araştırın (Aynısı mekanlar için de geçerli)

Esglesia Sant Bartomeu i Santa Tecla

(San Bartalome – Santa Tecla Katedrali)

Sitges’in en büyük ve sembolik dini yapısı olan kilise; 17. YY’da, 13. yüzyıldan kalma gotik bir katedralin üzerine inşa edilmiş. Kilisenin içinde iki gotik mezar bulunuyor. Yüksek bir konumda yer alan bu dini yapı, tarihi önemi kadar mimari detayları ile de dikkati çekiyor. Katedralin önündeki merdivenlerden çıkınca Sitges’in ve Akdeniz’in muhteşem manzarası ile baş başa kalıyorsunuz. Deniz kenarı boyunca attığınız her adım sizi tarihin derinliklerine götürüyor adeta. Dar ve dolambaçlı sokaklarda eski binalar, müzeler, belediye binası, kütüphane kompleksi, mozaik kaplı çeşmeler derken hangisine bakacağınızı, hangisinin fotoğrafını çekeceğinizi şaşırıyorsunuz. Yol boyunca yer yer sokak satıcıları ve müzik grupları ise renkli görüntülere sebep oluyor.

Ciutat Vell (Eski Şehir)

Şehrin Bartomeu Kilisesi’nin ardında kalan bölümüdür. Plaça Ayuntament (Belediye Meydanı) üzerinde bulunan belediye binası 1889’da inşa edilmiş. Aynı meydanda bugün kültür merkezi olarak kullanılan eski pazar (Mercat Vell) ise 1890’da yapılmış. Ayrıca meydanda, 1915’te ev olarak inşa edilmiş olan halk kütüphanesi (Biblioteca Santiago Rusinol) ve Sitges’in eski (1906) belediye başkanı Doktor Robert’in heykeli görülebilir.

Raco de la Calma

Sitges bir sanat ve sanatçılar şehridir aynı zamanda. Güzelliğin ve sanatın yoğunlaştığı yer, şiirsel Raco de la Calma’dır. Cau Ferrat Müzesi, Maricel Müzesi ve Maricel Sarayı, Can Rokamora seçkin mimarileri ile burada yoğunlaşmış; gotikten çağdaş soyutlamaya, modernizm ve noucentizmin en güzel örnekleri sunulmuş.

Museu Cau Ferrat (Cau Ferrat Müzesi)

Hayatının bir dönemini Sitges’te geçirmiş olan ünlü Katalan modernist ressam ve yazar Santiago Rusinol’un (1861-1931) evi ve çalışma mekanı olan müze 20. yüzyılda birçok İspanyol ve Katalan sanatçının yaşam ve buluşma mekanı olmuş.

Museu Maricel i Palau Maricel

(Maricel Müzesi ve Maricel Sarayı)

Pazartesi günleri hariç her gün belli saat aralıklarında açık olan Amerikalı milyoner sanayici Charles Deering’e (1852-1927) ait bu muhteşem malikanenin kendisi ve içindeki koleksiyon, sanatseverler için paha biçilemez güzellikte. Müzede Goya, Casanovas, Casas, El Greco, Llimona, Zurbaran, Sunyer gibi ünlü ressam ve heykeltıraşların eserleri ile Katalan Ortaçağ sanatına adanmış çok değerli özel koleksiyon görülebilir.

Museu Romantic (Romantizm Müzesi)

Müze haline getirilen bu ev, romantizm dönemlerinde yaşamış Katalan bir ailenin yaşam tarzını sergiliyor.

Anıtlar ve heykeller

“Sitges bir sanat ve sanatçılar şehridir” demiştim. Şehri dolaşırken karşınıza sık sık Sitges’te yaşamış sanatçıların eserleri ya da şehrin gelişimine katkı sunan kişiler onuruna yapılan anıtları görebilirsiniz.

Monumento a Bacardi (Bacardi Anıtı)

Dünyaca ünlü Bacardi içkisinin yaratıcısı Bacardi Ailesi, Sitges’li. Ailenin şehre sunduğu katkıya teşekkür babında Facundo Bacardi onuruna bronz bir anıt yapılmış. Deniz kıyısında bulunan bu anıt fotoğraf çekilmek isteyenlerin gözdelerinden biri.

Estatuas de Cris (Cris Heykeli)

Sanatçı Marta Solsona’nın (Barcelona 1936) eseri olan granit bir kaide üzerinde bronzdan yapılmış heykel, 2007’de açılmış.

Sirena (Deniz Kızı Heykeli)

Sitgesli heykeltıraş Pere Jou’nun (Barcelona, 1891 - Sitges, 1964) 50’li yıllarda modellediği ve Sitges’in sembolü haline gelen, Club Nautic’in dalgakıranında La Punta basamaklarında bulunan bronzdan yapılmış heykel.

Estatuas de Santiago Rusinol y Ramon Casas

(Santiago Rusinol ve Ramon Casas’ın heykelleri)

19. yüzyılın önemli Katalan modernist sanatçıları olan Rusinol ve Casas’ın onuruna dikilen heykelleri. Bu iki sanatçı İspanya’daki sanat ortamını modernize etmiş ve birçok uluslararası sanatçıya örnek olmuşlar. Eğer sadece kültürel amaçlı gidilecekse, Sitges’i altına üstüne getirmek için 2-3 gün yeterli. Sahilinde yürüyüş yapmak, dar sokaklardaki küçük dükkanlardan hediyelik eşyalar almak, denize nazır bir kafede kahvenizi yudumlamak ya da tarihi lokantaların birinde İspanyol lezzetlerini tatmak keyifli… Ancak planlarınızı yaparken İspanyol kültürünün ayrılmaz bir parçası olan siesta zamanını göz önünde bulundurmayı unutmayın. 14.00-17.00 saatleri arasında süren uyku saati yani siesta, Sitges’de de uygulanıyor. Bu saatlerde duran hayat, siesta sonrası gece geç saatlere kadar son derece hareketli bir şekilde devam ediyor.

Ne yenir, ne içilir?

Xato: Deniz mahsullerinin ağırlıkta olduğu Sitges mutfağının en tipik yiyeceği geleneksel bir İspanyol salatası olan xato. Endivyen marulu (Hindiba bitkisinin bir türü), ançüez, morina, ton balığı ve zeytinden yapılan bu salata; galeta unu, fındık, badem, sirke, acı biber, tuz ve sarımsaktan yapılan bir sos ile ızgara etlerden önce servis ediliyor.

İspanya’nın herhangi bir şehrine seyahatinizde mutlaka tatmanız gereken diğer lezzetler ise;

Paella: Pirinç, baharatlar, et veya deniz ürünleri ile yapılan sarı renkli pilav. Pilavın rengi, safran baharatından geliyor. Turistlerin en çok tercih ettiği, kabukları ile pişirilen deniz mahsullü paella.

Tapas: (Küçük atıştırmalıklar): Jambon, peynir, zeytin, chorizo (Sert ve baharatlı domuz sucuğu), karides ve patates gibi malzemelerden yapılan, bizim kanepelere benzer küçük sandviçler. Akşam yemeğine kadar atıştırılacak bir şey olarak tanıtılan tapas kültürü, artık bir yemek ritüeli haline gelmiş durumda.

Gazpacho: Domates suyu, ince kıyılmış taze soğan, maydanoz, bol sarımsak, sirke, beyaz şaraptan yapılan İspanyolların meşhur soğuk çorbası.

Churros: Bir tür kızarmış hamur tatlısı. Genellikle sıcak çikolataya batırılarak yeniyor.

Arroz Con Leche: Bizim sütlacımızın hemen hemen aynısı.

Sangria ve Şarap: İspanya dünyanın üçüncü en büyük şarap üreticisi, dolayısıyla ülkede içecek olarak en çok şarap tüketiliyor. Bunun yanı sıra meyve, soda, meyve suyu ve kırmızı şaraptan yapılan sangria denen kokteyl ise İspanyolların ünlü içkisi olarak biliniyor. Malvasia adındaki şarap ise daha çok tatlılarla birlikte içiliyor. 

Biz Sitges’e, eşim Ömer Tan’la birlikte gerçekleştirdiğimiz Barcelona seyahatlerimizden birinde zaman ayırdık. İyi ki de zaman ayırmışız zira çok güzel anılarla, katkılarla geri döndük. Başka bir seyahatte görüşmek üzere, sağlıkla kalın.

 

 

NASIL ARANDI: #kocaeli # kocaelilife # kocaelinindergisi # kocaelidergisi # dergilik # gezi # geziyazısı

YORUMLAR
Yaptığınız yorumlar editör onayından geçmektedir.
Diğer Yazılarını İnceleyin;
Güneş şehri Szeged

Doğal ve tarihi güzelliklerinin yanı sıra üniversitesi, sıcak su kaplıcaları, festivalleri ve her sokakta karşınıza çıkan, bakmaya doyamayacağınız güzellikte ArtNouveau ve Neoklasik tarzdaki binalarıyla mutlaka görülmesi gereken bir şehir…

2 ay önce
Noel'in rüya şehri: Drama

Son yıllarda trend olan ‘Noel Pazarı’ turlarını merak ediyorsanız, alternatif olarak Yunanistan’ın Drama şehrindeki ‘Noel Baba Köyü’ ya da ‘Drama’nın Rüya Şehri’ diye adlandırılan tema parkı ziyaret edebilirsiniz

4 ay önce
Makedonya’nın gözbebeği: Manastır

Başta büyük önderimiz Mareşal Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere II. Meşrutiyet, İttihat Terakki ve Cumhuriyet döneminin önde gelen asker ve siyasilerini yetiştiren Askeri İdadi’nin de bulunduğu Manastır’ı gezmenin tam zamanı…

5 ay önce
Balkanların incisi: Ohrid

Makedonya’nın en güzel şehri, en önemli turizm merkezi olan ve 1979’da UNESCO tarafından Dünya Kültürel Miras Listesi’ne alınan Ohrid; arkeolojik eserleri, kalesi, camileri, kiliseleri ve çok kültürlü yaşamın izlerini taşıyan tarihi geçmişiyle tam bir kültür hazinesi…

7 ay önce
Kurabiyesi kadar tatlı bir şehir: Kavala

Yüzyıllardır ayakta kalan tarihi dokuya tanık olmak; rengarenk, cumbalı, asırlık evlerin bulunduğu Arnavut taşlı dar sokaklarda yürürken geçmişe yolculuk yapmak; pırıl pırıl denizde yüzmek, tertemiz plajlarda güneşlenmek, taze deniz mahsullerinin tadına varmak Kavala’da mümkün

7 ay önce
Ege’de güneşin en güzel battığı zümrüt ada:

Yemyeşil dağları, tertemiz plajları, çekici körfezleri, tarihi, fosil ormanları ve gastronomisi ile aradığınız her şeyi bir arada bulabileceğiniz Midilli; her zevke hitap eden bir ada…

9 ay önce
Kendi küçük, ünü büyük yeşil ülke Slovenya

Doğa harikası manzaraları, gizemli mağaraları, Ortaçağ’dan kalma görkemli yapıları ile gezginlerin en çok görmek istediği ülkelerden biri olan Slovenya; ekolojisi ve sürdürülebilirliği ile Avrupa’nın en yeşil, en temiz ülkesi

11 ay önce
Avrupa’nın en genç şehri:

Konumu nedeniyle Birleşik Krallık ve İngiltere için stratejik bir öneme sahip olan Birmingham, nüfusunun yüzde 40’ını oluşturan 25 yaş altındakiler ile Avrupa’nın en genç şehri olarak biliniyor

1 yıl önce
Bergama’dan Berlin’e Pergamon

Dünyanın ilk sağlık merkezi, ilk ve en büyük sunağı, ilk parşömen üretimi, ilk Asya kütüphanesi ve en dik tiyatrosu ile antik dünyada tarihe yön veren, ilkleriyle ünlü bir şehir; Bergama…

1 yıl önce
Sanatın, kültürün, modanın kalbinin attığı hayaller şehri: Paris

Dünyanın en çok ziyaret edilen şehirlerinden biri olan Paris’i gezerken kendinizi adeta bir açık hava müzesinde hissedeceksiniz

1 yıl önce
Avrupa’nın en romantik şehri: Paris

Paris, sadece Fransa’nın değil aynı zamanda sanatın, kültürün, modanın, finansın, gastronominin de başkenti. Paris denilince akla; moda, sanat, görkemli tarihi yapılar, parfüm ve kozmetik geliyor

1 yıl önce
İstanbul’dan Budin’e köprü olan şehir: Osijek

Kanuni Sultan Süleyman tarafından Drava Nehri üzerine yaptırılan, İstanbul’dan Budapeşte’ye giden yolu kısaltan, o dönem dünyanın sekizinci harikası olarak adlandırılan köprü sonrasında yok edilmiş olsa da Osijek görülmeye değer bir şehir

1 yıl önce
Akdeniz'in İncisi, Gaudi'nin Fantastik Şehri: Barselona

Dünyanın en güzel şehirlerinden biri Barselona… Egzotik, fantastik, büyüleyici ve masalsı yapıları, zengin kültürünü yansıtan müzeleri, hareketli sokakları, lezzetli yemekleri ve eğlenceli gece hayatıyla sizi büyüleyecek

2 yıl önce
Modern Tıbbın Kurucusu Hipokrat'ın Adası: KOS

Deniz-kum-güneş, spor, tarih, kültür, gastronomi, eğlen- ce... Bir tatilden beklenen her şeyi karşılayan ada: Kos

2 yıl önce
Huzurlu Yeşilin, Sakın Maviyle Buluştuğu Kıymetli Bir Hazine: Balaton Gölü

Yeni yerler keşfetmek, spor yapmak, yüzmek, festivallere katılmak, termal kaplıcalarında tedavi görmek, üzüm bağlarında şarap tatmak isterseniz, 'Macaristan Denizi'ni yani Balaton Gölü’nü ziyaret etmelisiniz

2 yıl önce
Mimarisi, doğası ve etkinlikleriyle gündemde kalmayı başaran keyifli bir şehir: SUBOTİCA

Art Nouveau mimarisinin en güzel örneklerini görmek, doğanın kucağında sakin ve huzurlu bir tatil yapmak isterseniz, Subotica tam size göre

2 yıl önce
Açık Hava Müzesi Tadında Şehirler

Köklü geçmişi, buram buram tarih ve sanat kokan sokakları, mimarisi, kültürü ve doğal güzellikleriyle ünlü Münih, Salzburg ve Viyana’yı gezerken kendinizi açık hava müzesinde gibi hissedeceksiniz

2 yıl önce
İçinden Nehir Geçen Masalsı Şehirler

Neckar Nehri’nin iki yakasına kurulan, Almanya’nın en masalsı ve romantik şehirlerini gezerken, Ortaçağ’a doğru zaman yolculuğuna çıkacaksınız

2 yıl önce
Galler’in gözbebeği: Swansea

Swansea, Britanya’nın ve Galler’in en güzel kumsallarına, plajlarına ve görkemli yamaçlarına sahip doğa harikası bir şehir

2 yıl önce
Köklü bir geçmişe sahip önemli bir dünya şehri: Londra

Londra, İngiltere’nin ve dünyanın en önemli iş ve finans merkezi olduğu kadar turizm açısından da en çok ziyaretçi çeken, en hareketli kenti

2 yıl önce
Avrupa’nın kültür başkenti: Berlin

Berlin, her ne kadar II. Dünya Savaşı’nda bombalarla yerle bir edilmiş olsa da kendini toparlamış; tarihi, siyasi rolü, kültür-sanatı ve doğası ile de Avrupa’nın göz bebeği olmayı başarmış

3 yıl önce
Atamızın evini gezmenin tam zamanı Selanik

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün aramızdan ayrılışının yıl dönümünde, doğduğu şehir Selanik’e ve doğduğu eve gitmeye ne dersiniz?

3 yıl önce
Gemiyle Adriyatik gezisi

Yaz bitti, çoktan… Sonbaharı da ortaladık. İşlerinizin yoğunluğundan ya da başka sebeplerden dolayı henüz tatil yapamadıysanız; ekim ayında çıkacağınız en güzel tatillerden biri belki de ‘Gemiyle Adriyatik’ gezisi olabilir. Tabii denizden ve gemi yolculuğundan hoşlanıyorsanız…

3 yıl önce
Tarihi, kültürü, mimarisi, müziği ile ünlü Bulgaristan

Yakın bir yurt dışı tatili istiyorsanız; tarihi dokusu, göz alıcı dağları, yemyeşil parkları, altın sarısı kumsalları, zengin mutfağı ve sıcakkanlı insanlarıyla Bulgaristan sizi bekliyor

3 yıl önce
Yunanistan’ın en yeşil adası Thassos

Thassos; muhteşem kumsalları, turkuaz rengi denizi, resmedilmeye değer köyleri, tarihi yapısı ve eğlence hayatıyla bir tatilde aradığınız her şeyi size sunmaya hazır

3 yıl önce
Yunanistan’ın 5. Büyük adası: Sakız Adası

Dünya üzerinde sakız ağaçlarının yetiştiği ve damla sakızı üretiminin yapıldığı tek yer olan Sakız Adası hem köklü tarihi hem de doğal güzellikleriyle ziyaretçilerini büyülüyor

3 yıl önce
Şövalyeler adası Rodos

Her köşesinde binlerce yıllık tarih yatan, dar sokakları şövalyelerin izleriyle dolu olan Rodos Adası; turkuaz rengi denizi, tertemiz plajları, geleneksel mutfağı ve gece hayatıyla ziyaretçilerini adeta büyülüyor

3 yıl önce
Sardunya Adası

Masmavi ve berrak denizi, bembeyaz kumsalları, birbirinden güzel plajlarıyla meşhur Sardunya Adası, tarihte birçok medeniyete ev sahipliği yaptığı için kültürel gezileri tercih edenlerin de uğrak yeri

3 yıl önce
Dünyanın en güzel adalarından: Tenerife

Kanarya Adaları'nın en büyüğü Tenerife; muhteşem denizi, birbirinden güzel plajları, doğal güzellikleri hatta eğlenceli karnavallarıyla heyecan dolu bir tatil arayanların adresi...

3 yıl önce
Tarih kokan şehir: Kiev

Dünyayı iyilik kurtaracak

Mitolojik öyküler ve efsanelerle dolu; Mora Yarımadası

Vikingler diyarı; Norveç

Batının en uç noktası: Fas

Yunanistan’ın en büyük adası; GİRİT

Yozgat’ın Sarıkaya ilçesinde bir tarih yatıyor: Kral Kızı Hamamı

Lavanta kokulu köy

Rüya gibi bir gemi yolculuğu