Kısaca kendinizden bahseder misiniz?
Kocaeliliyim. İlk ve orta öğrenimimi doğduğum kasaba olan Değirmendere’de, liseyi ise Gölcük İhsaniye Süper Lisesi Yabancı Dil Bölümü’nde tamamladım. Ardından Kocaeli Üniversitesi Dış Ticaret Bölümü’nden Yüksek Onur Belgesi ile mezun oldum. İyi derecede İngilizce ve İspanyolca biliyorum. Beni ‘annelik’ gibi kutsal bir duyguyla tanıştırdıkları için minnettar olduğun Aden ve Artun isminde 2 çocuğum var. Erkek egemen bir sektörde kadın olarak var olmanın gururunu her zaman hissettiğim bir işim var. Lokasyon olarak, Marmara Bölgesi başta olmak üzere ülke genelinde; akaryakıt istasyonları ve dolum tesisleri ağırlıklı olmak üzere bilumum büyük ölçekli işletmelerin açılış ruhsat ve lisans işlemlerini, halihazırda olan işletmelerin ise iş takip ve finans süreçlerini yönetiyorum.
İş hayatına nasıl ve ne zaman atıldınız?
Öğrencilik yıllarımda yarı zamanlı işlerde çalışmıştım ancak profesyonel iş hayatım Türk Hava Yolları A.Ş. bünyesinde, okyanus aşırı çift koridorlu uçaklarda kabin memurluğuyla başladı. Benim için uzun yıllar boyunca devam eden, yorucu ama bir o kadar da keyifli bir deneyim oldu ancak yaşadığım sağlık problemleri nedeniyle havacılık sektörünü bıraktım. Uzun bir süre çalışma hayatına ara verdim, tekrar başlarken de kendi işimi kurmak istedim. Çözüm odaklı bir insandım ve havacılık sektörü dünyanın her kültürüne mensup insanlarla diyalog kurmamı sağlamıştı. Krizleri yönetebileceğime inandığım için danışmanlığın bana en uygun meslek olduğunu biliyordum. Bu bağlamda yine yeni insanlarla, yeni işlerle, yeni keşiflerle keyifli bir yolculuğa çıktım.
Kariyer basamaklarını tırmanırken, itici gücünüz neydi?
İtici gücüm, çocuklarım. Tüm benliğimle onlara daha yaşanabilir bir dünya sunabilmek.
Sizce başarının altın anahtarı nedir?
Bence başarının anahtarı, en önce yaptığınız işe inanmak ve çok sevmektir. Stratejik olarak ise iş planı yapmak ve bu iş planına riayet ederek, iyi bir ekip çalışmasıyla, disiplini bozmadan ilerlemektir.
Kadınların iş hayatında yaşadığı en temel sorun nedir? Siz bu sorunları aşmak için nasıl bir yol izliyorsunuz?
Birçok sorun var elbette ama bence en önemlisi taciz. Kadının cinsel obje olarak görülmesi. Kariyerinizde bir yere gelebilmek ve sadece işinizle anılmak için her zaman kendinizi ispatlama gayreti içinde oluyorsunuz. Orada kadın olarak değil iş insanı olarak bulunduğunuzu kabullendirmeniz bazen fazlasıyla yorucu olabiliyor. “Ben bu iş için buradayım. Yemek mi? Hayır, aç değilim. Evet, gözlerim çok güzel.” Bu anlamda eğer bu gibi sorunlarla mücadele etmek zorunda kalmasaydım, bugün geldiğim noktaya çok daha erken dönemde gelmiş olabilirdim.
İş hayatının içerisinde bir kadın olarak, cumhuriyete neler borçlu olduğunuzu düşünüyorsunuz?
Bana göre cumhuriyetle elde ettiğimiz en büyük kazanım, 1936 tarihinde, İş Kanununun yürürlüğe girmesiyle kadınlara istedikleri işte çalışabilme hakkının tanınması.
Cumhuriyetin size tanıdığı en büyük özgürlük nedir?
Kadın-erkek eşitliğinin; günümüzde demokrasinin ve sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmanın temel kriteri olarak benimsenmesinin, cumhuriyetimizin en önemli değerlerinin başında geldiğini düşünüyorum.
‘Cumhuriyet kadını’ denilince, gözünüzde canlanan fotoğrafı birkaç cümleyle tarif eder misiniz?
Gözümde canlandırdığım fotoğrafa baktığım zaman kadın ve erkeğin birbirine eşit olduğunu bilen, gelişime açık, cesur, çalışkan, bütün inançlara ve görüşlere saygı duyabilen; diline, dinine, vatanına, bayrağına bağlı aydınlık bir topluluk görüyorum.
Atatürk’ün kadınlarla ilgili söylediği en sevdiğiniz söz hangisi?
“Kadınlarımız için asıl mücadele alanı, asıl zafer kazanılması gereken alan, biçim ve kılıkta başarıdan çok; ışıkla, bilgi ve kültürle, gerçek faziletle süslenip donanmaktır.”
NASIL ARANDI: #duygu soyer # arden akaryakıt # 8 mart dünya kadınlar günü # cumhuriyet # atatürk