Bu başlık ne?
ilk önceleri, Türkçe kaynaklarda sık sık geçen ‘kötüler sabredildikçe azar, kötüleri azdıran iyilerdir’ gibi kalıplar üzerinde düşünmeye pek vaktim olmuştu.
Sonraları yabancı kaynakları gezerken bir baktım ki ecnebiler yine bizden önce ve cool çözmüş bu işi: ‘Don’t feed the troll’.
Bu kalıp dünyaya nam salmış ve içeriği tek kalemde özetliyor: Kötüleri beslemeyin!
Kendi ülkesine odaklanarak yazan ve anlatılarını bir tür gerçekçi eksende pusula gibi kullanmaya çalışan bir kadının görüşleri bunlar.
Tavsiyeler kısmı da var, elbet. Örneğin, bu kalıba uyamamak sizi erkenden yaşlandırır, sırtınıza şimdiden ağrılar girer ve deli gibi sigara-alkol tüketirsiniz. Bir günün 36 saat olmasına karar verirsiniz, tüm hüznünüzü çalabilecek kadar etkili bir meditasyon sistemiyle yeniden doğmak istersiniz.
***
Sonra sadece ülkemizde değil, hemen hemen her konuda aforizma sahibi Bernard Shaw‘ın da her forumda rastlayabileceğiniz bir sözü var: “I learned long ago, never to wrestle with a pig. You get dirty and besides, the pig likes it.”
Evet, doğru... Domuzlara prim vererek sizin de kirlenmeniz, domuzların hoşuna gider. İlgi çekmeye çalışanların ekmeğine yağ sürmek bu aslında.
Toplumsal sıkıntıları ele aldığımızda ise kesinlikle herkesin aklına kazıması gereken bir kalıp bu... Trolleri besleyenler vatanımda da içeriye bir girdi, bir çıktı. Kimileri bir daha girdi, kimileri çıkamadı.
Refah düşüncesi adı altında, sadece bireysel refahlarını besleyenler, günün sonunda kaybetti.
***
Evvel zaman kalbur saman içinde, güneş vardı gökyüzünde.
Üstelik bulutlar mavilerin arasında parlıyordu pamuk gibi.
Yaz bir başlık sansasyonel ol... Hımm tersine mi döndün, bel altı vur, devam et saf avına. Nasıl olsa kötüleri besleyenler var.
Karala her şeyi, çünkü insan karalamak kolay. Tek cümleyle ya katil olur ya da edersin. Saf halk seni ‘push’ etmeye devam etsin, yükseldikçe yüksel.
Ama bir gün hikaye biter. ..Yağmur yağar, gökyüzü kararır ve geçen derste gördüğün hiçbir şey yeni derste işine yaramaz.
Her şey bir yana;
‘İşin ne?’ diye soranlara “benim işim insan tanımak ve bazı insanlardan özenle kaçmak” dediğimde, kendisini hangi sınıfa koyduğumu merak eden insanların hastasıyım.
Kartvizitimde meslek ibaresi olarak ‘kurumsal iletişim koordinatörü’ yazıyor, iyi derecede İngilizce biliyorum, Korece öğrenmenin eşiğindeyim ve Bulgar kökenli bir aileden geldiğim için bahşedilmiş üçüncü bir dilim var... Ama biliyorum ki trollleri beslersem, hayatını amaçsız topluluklara adayanlar kulübünde başkan olma ihtimalini arttırmış olurum.
Kıssadan hisse;
Devletimiz imkan verirse, iyi bir işte çalışarak (ki bulunduğum kurumdur kendisi), kötüleri beslemeden yedi tane çocuk yapmak ve üzerine de kariyer yapmak istiyorum.
E, saygılarımla efendim.
NASIL ARANDI: #Don’t feed the troll
