Karamürsel’in tanınmış ailelerinden ‘Kırahmetoğlu’ ailesine mensup Reyhan Kutsi, tıpkı babası Şefik Kutsi gibi uzun yıllar turizm sektöründe çalışmış fakat aradığını bulamamış.
Bir gün ressam bir aile dostunu izlerken ‘Hayatımın odağında resim olmalı’ diye düşünmüş, turizm sektöründeki çalışmalarına noktayı koymuş ve resim yapmaya başlamış.
Öyle ki gece gündüz demeden, dur durak bilmeden resim yapmış.
Antalya’da, İstanbul’da hatta yurt dışında workshoplara katılmış, eğitimler almış, sergiler açmış.
Ailevi nedenlerden ötürü doğup büyüdüğü Karamürsel’e dönen Reyhan Kutsi, çok sevdiği resim çalışmalarına burada devam ediyor.
Reyhan Hanım şimdilerde Karamürsel’in eski fotoğraflarından esinlenerek yeni resimler yapmaya, yaz sonunda bir sergi daha açmaya hazırlanıyor.
Karamürselli ressam Reyhan Kutsi’yi daha yakından tanımak istiyorsanız, bu röportajı kaçırmayın!
Karamürsel’in yerlisiyim. Dedem, bu bölgeye adını veren Kırahmetoğlu’dur. Annem Karamürselli, babam ise Gaziantep kökenlidir. Babam uzun yıllar önce Karamürsel’e gelip, yerleşmiş. Şimdiki adı Blue Pier olan KAO Oteli kurup, işletmiş. Ablam Beyhan Özcan yıllarca bankacılık yaptı, emekli olduktan sonra otelin işletmesini devraldı. Erkek kardeşim ise babamın sağlığında onunla birlikte turizm sektöründe çalıştı, şimdilerde Ankara’da yaşıyor. Ben ise işin ‘sanat’ tarafını seçtim.
Lisede okurken güzel resim yaptığımı fark ettim ancak okul bittikten sonra ben de babam gibi turizme atıldım. Antalya’da yaklaşık 10 yıl turizm sektöründe çalıştım. Fakat bu sektörde aradığımı bulamadığım için arayış içindeydim. Bir gün Ayvalık’a, yazlığa gittiğimizde ressam bir aile dostumuzu resim yaparken izledim. O gün benden bir şeyler çizmemizi istedi. Çizerken ‘Hayatımın odağında resim olmalı’ diye düşündüm. Sadece resim yapmalıydım, başka bir şeyle ilgilenmemeliydim. Ayvalık’ta bunun hayalini kurdum ve Antalya’ya döner dönmez hayalimi gerçekleştirmeye karar verdim. Hemen bir güzel sanatlar galerisine gittim ve resim yapmaya başladım. Yıllarca hiç durmadan resim yaptım. Her şey bir hayalle başladı anlayacağınız.
Galerideki hocamız emekli resim öğretmeniydi. Hocamızdan şahane teknikler öğrendik, sergiler açtık. Ayvalık’taki aile dostumuz Nazmi Bey bana iki spatula hediye etmişti. Antalya’da fırça eğitimi alsam da ben hep spatulayı merak ettim. Daha sonra zaten adım ‘spatulacı’ya çıktı. Spatula ile resim yapmak isteyenleri hocam bana yönlendirir, ‘Reyhan’a bakın, o biliyor’ derdi.
Antalya’da aralıksız 4-5 yıl resim yaptım. Öyle ki gece-gündüz demeden, durmadan dinlenmeden resim yapıyordum. Gece çalışabilmek için özel ışıklar bile almıştım. Antalya’da 3 kişisel sergi açtım. En son kişisel sergim Antalya Müzesi’ndeydi. Ressam olan aile dostumuz bana “Üç kişisel sergi açtıktan sonra gerçek ressam olabilirsin” demişti. Bazen “Oldum mu acaba?” diye düşünüyorum ama sonra “Olmak diye bir şey yok” diyorum, üretmeye devam ediyorum.
Antalya’daki sergilerimde İstanbul’dan bazı ressamlarla tanıştım. Bana “Antalya’da kendini sınırlama. Burada bienaller oluyor. İstanbul’a gel” dediler. Ben de Antalya’daki evimi satıp, İstanbul’a taşındım.
İstanbul’da Yıldız Kalkavan hocamla çalıştım. Desen çalışmaları yaptık birlikte. Orhan Taylan hocamızı keşfettim. Amerika’da lastik spatula görmüş ve burada bir atölyede yaptırmıştı. Orhan Hoca lastik spatulayla bir günde bir tuvali bitiriyordu. Bu, beni çok heyecanlandırmıştı. Workshop’larına katılanlara bu lastik spatulayı hediye ediyordu. Lastik spatula bana daha esnek ve kıvrak geldi. Yıllarca lastik spatulayla resimler yaptım. Geçen sene babamın vefatından sonra annemin yanına, Karamürsel’e taşındım.
Öncelikle otelde büyük bir tadilata girişen ablama yardımcı olmaya çalıştım. Bu arada resim yapmaya da devam ettim. KARÇEV (Karamürsel Çevre Kültür Derneği) bünyesinde resim çalışmalarımı sürdürdüm. İzmit’ten gelen Arda Diben hocamız ufkumu açtı. Onun ısrarıyla tekrar fırçayla resim yapmaya başladım. Bu şekilde yaptığım çalışmalar hem hocamı hem de beni çok mutlu etti. Şu an yaz tatiline girdik. Önümüzdeki yıl da Arda Hoca ile çalışmayı düşünüyorum.
Karamürsel’de Hafız Selahattin Ergin Derneği’nde sergi açtık. KARÇEV’le birlikte çalışmalar yapan bir dernek.
İki aylığına İtalya’ya gittim. Orada her türlü tekniği gördüm. Her zaman workshoplara, eğitimlere açığım ancak eğitim vermeyi düşünmüyorum çünkü kendimi bir öğretmen gibi görmüyorum. “Çocuğuma ders verir misin?” diyenler oluyor fakat kabul etmiyorum. Ben hiçbir zaman kendimi o noktada hissetmiyorum. Belki de hala öğrenci olmak hoşuma gidiyordur.
Evet, İstanbul grubuyla birlikte Budapeşte’de bir sergi açtık. Doğrusunu söylemek gerekirse kendi memleketimde açtığım sergiler kadar keyif almadım. Yurt dışında workshoplara, eğitimlere giderim ama bir daha sergi açmayı düşünmüyorum.
Ben, tam anlamıyla doğa aşığıyım. Bir çiçekten ya da bir ağacın dalından etkilenip yola çıkarım. Aynısını yapmam, kendime göre yorumlayıp öyle çizerim.
Eski Karamürsel fotoğraflarından çalışmak isterim. Sepetçiye sözüm var. Benden sepetli bir resim bekliyor. Geçmiş yıllarda çekilen fotoğrafları yorumlayarak bir Karamürsel sergisi açabilirim. Bunu da sepet ve kirazla birleştirebilirim.
Yaz sonunda kişisel bir sergi açmayı düşünüyorum. Bu arada amatör olarak sürdürdüğüm müzik çalışmalarım var. Bir koroda yer alıyorum. Sanatın her dalı çok keyif veriyor bana. Resim, müzik, dans... Hayata pozitif bakmayı, hayatın güzel yanlarını görmeyi, güzel insanlar tanımayı, seyahat etmeyi çok seviyorum.
Karamürsel’deki resim grubumdan çok memnunum. Hocamız Arda Diben’den çok memnunum. Çalışmalarıma burada devam edeceğim.
NASIL ARANDI: #resim # sanat # tablo # doğa # sergi # reyhan kutsi