Kendinizden ve kariyer yolculuğunuzdan kısaca bahseder misiniz?
Evli ve iki çocuk annesi olarak devam eden hayatımın kariyer yolculuğunu halen bitirmiş olduğum kanaatinde değilim. 17 yıldır aynı sektörde hizmet veriyor olmanın yanı sıra son 6 yıldır yoluma ‘gümrük müşaviri’ unvanı ile devam ediyorum. Faaliyet alanımızın zorluğu ve sorumluluğu nedeniyle bu unvanı almak kolay olmadı ama bu, hayatımın en eşsiz mücadelesiydi.
6 yıl staj sonrası kazanılan hak ile önce yazılı, sonra sözlü mülakatta başarılı olmanın neticesinde elde ettiğimiz bir unvan, gümrük müşavirliği. Sürekli kendini geliştirme odaklı bir alanda olduğumuz için bizlerin de yolculuğu hep devam ediyor.
Bugün sahip olduğunuz başarıyı elde etmek için neyi farklı yaptınız? Bu yolda aldığınız en büyük risk neydi?
Bu soruyu sadece kendim için değil, Türkiye’de sayısı sadece 325 (son rakam verileri güncellenmedi) olan kadın gümrük müşavirleri adına yanıtlamak isterim. Bir çok şeyi farklı yaptığımız aşikar… En önemlisi de hiçbir bahane arkasına sığınmadığımız ve diğer tüm kimliklerimizi bir kenarda tutup, sadece mesleki kimliğimize bürünmemiz. En büyük risk ise tabii ki bu yolda harcanan zamanın ve emeğin hiç olmasıydı.
Kariyerinizin bir ‘dönüm noktası’ var mı?
Gümrük müşaviri olmaya karar verişim, benim için başlı başına dönüm noktasıydı. Sektöre ilk başladığımda kariyer hedefimi belirlemiş ve aldığım diğer tüm tekliflere “hayır, ben müşavir olacağım” cevabını vermiştim.
Sizce ‘güçlü kadın’ kimdir? Siz, gücünüzü nereden alıyorsunuz?
Güçlü kadın, güçlü olmak zorunda bırakılan değil, gücü kendinde bulan kadındır. Yeri geldiğinde duran, dizlerinin üzerine çöken hatta düşen ama düştüğü yerden yine dimdik kalkabilendir. Ben, gücümü sevgiden alıyorum. Önce iki evladım ve eşim… Onlar benim mücadele sebeplerim. Ailem ve dostlarımın da her zaman yanımda olmaları ve destekleri çok kıymetli.
İşinizle ilgili kendinizi en güçlü hissettiğiniz an hangisiydi?
Erkek egemen sektörde var olmak bile bir kadın olarak güçlü hissettiren bir unsurken, yetkinin sizde olması tabii ki ayrı bir haz.
Kendinizi güçsüz hissettiğiniz zamanlar oldu mu? Bu duygunun üstesinden nasıl geldiniz?
Tabii ki hem de pek çok zaman oldu. Özellikle de yeni doğum yaptığım dönemlerde…
Bebeğimi evde bırakıp, onun evde ağladığını bilerek iş yerinin en ücra köşesinde sütümü sağmaya çalışmak ve akşam o sütü ona götürme telaşı beni çok üzmüştü. Bu hikaye bir çok kadına tanıdık gelmiştir. Ben bu dönemde çok zorlandım ve tükendiğimi hissettim. Elbette bu dönemsel bir süreçti. Kendimi hep “Annelik, sadece bir bebeği emzirmekle mükellef olduğun bir sıfat değil. Yarınlarında onlara güzel bir hayat sunmak için direnmek zorundasın. Önemli sorumlulukların var” diye motive ediyordum.
Yeniden başlama şansınız olsa geri dönüp neyi değiştirmek isterdiniz?
İnanın, hiçbir şeyi değiştirmezdim. Geriye şöyle bir baktığımda kendime “helal olsun sana” diyorum çünkü her zorluk bana bir şey öğretti. Mücadele bana güç kattı; yaşadığım her anı, bugün tecrübe olarak heybemde birikti. Bu tecrübe, bundan sonrası için bana yoldaş olacak. Onları değiştirmek istemem.
Yarının güçlü ve başarılı kadınlarına nasıl bir mesaj vermek istersiniz?
İçinizdeki gücü önce siz fark edin, hayatınızda bir hedefiniz ve bu hedefe ulaşacak planlarınız mutlaka olsun. Sizi bunlardan alıkoyacak bahanelere kulak asmayın, arkasına sığınmayın. Kendinizi kimsenin vicdan muhasebesine teslim etmeyin ve unutmayın ki kendine yaslanan dik durur.
NASIL ARANDI: #8 mart dünya kadınlar günü # kocaeli life # dilber yalçın # kocaeli