26-04-2024 11:57

Deli kadın! AYŞEN GRUDA

2017-06-06    0 Kişi Yorum Yaptı   Eklenme Tarihi: 2017-06-06
.stripslashes($urun->baslik).

RÖPORTAJ: EYLEM SELVİ ARI

 

Hababam Sınıfı’,  ‘Aile Şerefi’, ‘Tosun Paşa’, ‘Çöpçüler Kralı’, ‘Süt Kardeşler’, ‘Neşeli Günler’, ‘Bizim Aile’, ‘Gülen Gözler’, ‘Çiçek Abbas’ ve daha nice filmde bizi bazen güldüren bazen ağlatan usta oyuncu Ayşen Gruda, Kocaeli Life’a konuştu. ‘Yeşilçam’ ve ‘Arzu Film’ ekolünün önemli isimlerinden, Türk sinemasının duayen oyuncularından, yorumcularından, ‘Domates Güzeli’ lakabıyla tanınan Ayşen Gruda, tek kişilik ‘Deli Kadın’ oyunu için İroni Yapım’ın organizasyonuyla ilimize geldi.

 

Sadece bir oyuncu olarak değil toplumsal olaylara duyarlılığıyla da takdir edilen Ayşen Gruda ile Sabancı Kültür Merkezi’nde oyun öncesi buluştuk. Sanat yaşamında 55 yılı geride bırakan usta oyuncu, bu süreci oldukça üretken ve eğlenceli geçirdiğini söylerken, Türk sinemasının en büyük sıkıntısını bir kez daha yüksek sesle dile getirdi. Ayşen Hanım, hala ekranlarda görünce kilitlenip kaldığımız, kendimizden bir parça bulduğumuz o muhteşem filmlerden telif haklarını alamadıklarını söyledi ve bunun için artık bir adım atılmasını istedi.

Tiyatronun genç oyuncularına, tiyatroya gönül veren gençlere de seslenen usta oyuncu Ayşen Gruda, “İnsanı insana insanla anlatan bir sanat bu. Bu nedenle bırakın sosyal medyayı, kaldırın kafanızı, malzeme insanda” dedi.

 

Ayşen Hanım, oyununuza ‘Deli Kadın’ ismini vermenizin nedeni nedir?

Deli Kadın’a Erasmus’un öykülerinden etkilenerek başladım. Orada yaşlı bir kadın var, bir kısım insan bu kadını deli zannediyor, bir kısım insan da bilge bir insan olarak düşünüyor. Delidir ne yapsa yeridir vaziyeti var yani. Sanatçı da delidir zaten. Delilik de kötü bir şey değil bence. Türkiye’nin yarıdan çoğu delirmiş durumda (gülüyor). Bu nedenle oyunun ismini Deli Kadın koydum. Akılda da kalan bir isim. Türkiye’de artık akıl sağlığını muhafaza edebilmek çok zor.

55.sanat yılınızı geride bıraktınız. 55 yıldır sinemaya, tiyatroya ve dizi sektörüne katkı sunuyorsunuz. Nasıl bir zaman dilimiydi sizin için?

Benim için çok eğlenceli, güzel ve üretken bir zaman dilimiydi. Arzu Film ekolü çok önemli bir değerdir. Tüm gençler bu değere dikkat etsin. Kaldı ki benim tanıdığım gençlerin çoğu bu ekolden bir şeyler öğreniyor. Bizler de yavaş yavaş göçüyoruz bu dünyadan. Ve büyük bir sıkıntımız var, çözülmeyi bekleyen.

Nedir bu sıkıntı?

Telif haklarımız. Bizim filmlerimiz televizyonlarda hala oynatılıyor ve izlenme rekorları kırıyor. Lakin bir günden bir güne telif hakkından söz edilmiyor. Bu nasıl bir hırsızlıktır? Kimin ne hakkı var? Bir vatandaş, bir sanatçı olarak buna itiraz ediyorum.

Keşke bu filmleri Madagaskar’da çekseydik, en azından telif haklarımızı şakır şakır alırdık. Sen televizyona benim filmimi koyup, içine reklam alıyorsun ve trilyonlar kazanıyorsun. Bu anlayışa karşıyım.

Umarım, en kısa sürede bu sorun çözüme kavuşur…

Bu sıkıntı sadece bu hükümet sürecinde yaşanmadı, süregelen hükümetlerde de bu durum böyleydi. Ancak 15 yıldır iktidar olan bir parti var. Artık bunun için çalışma yapılmalı.

Günümüzdeki sinema-tiyatro camiasını nasıl buluyorsunuz? Özellikle sinemada oynayan filmler 1 yılı bulmadan televizyonlara düşüyor ve artık sinemanın eski tadı yok…

Televizyon tüketir çocuklar. Çabuk tüketen bir alettir. Elbet iyi iş yapan filmler de var. Ancak kafalar değişmeli. Kafalar değişmedikçe, sorunlar çözülmedikçe olmaz. Ne olursa olsun Türkiye’de çok iyi oyuncular var. Hepsini beğeniyorum, hepsi çok şeker, üretici insanlar. Gençlere güveniyorum.

 

SANAL ALEMDEN  ELİNİZİ ÇEKİN!

24 Ekim 1977 Ayşen Gruda’yı ‘Domates Güzeli’ olarak tanıdık.

 

Usta bir oyuncu olarak gençlere tavsiyeniz ne olur?

En büyük tavsiyem sanal alemden ellerini çeksinler. Sanat, insanı insana insanla anlatır. Tiyatro aşığı gençlere şunu söylemek isterim; kaldırın kafanızı bakın, malzeme insanda.

Sanal alem çok düz ama bir kitap karıştırmak bir ansiklopedi açmak insana çok şey kazandırır. Sosyal medya denilen şey insanı asosyalleştiriyor.

Sosyal olmak; birlikte müzik dinlemek, yürümek, pikniğe gitmektir. Kaynaşmaktır.

Bunun yanında sorgulayın gençler. Ben bir sanatçıyım, vatandaşım soruyorum sorguluyorum. Bu benim hakkım. Siz de sorgulayın…

Ayşen Hanım, daha önce Kocaeli’ye geldiniz mi?

Evet, çok geldim. Ama uzun uzun gezme fırsatım olmadı. Çok gelişmiş bir il olarak görüyorum. Benim gelişmeden anladığım şey alışveriş merkezleri değil. Benim gelişmişlik ve şehircilik anlayışımda parklar var. İnsanların nefes aldığı yerler, deniz kenarları benim için önemli. İstanbul yalı boyu villalarla dolu, kapısında da köpek var. O deniz bizim ama oraya villa dikmişler.

Kentimizde sahil boyunda nefes alınacak pek çok nokta var…

Evet, vatandaş buralara ev yaptırmasın. Orası bu halkın. O kumsal, sahil, kayalar sizin, halkın malı.  Halkımız ‘benim param mı var ki oraya ev yaptırayım’ demesin. Orası zaten senin…

NASIL ARANDI: #ayşen gruda

YORUMLAR
Yaptığınız yorumlar editör onayından geçmektedir.