Çocuk Kasabası Anaokulu, geçtiğimiz günlerde oldukça ilginç bir etkinliğe ev sahipliği yaptı. Açıldığı ilk günden beri eğitim sistemini yaşayarak, deneyimleyerek öğrenme üzerine kuran Çocuk Kasabası, kampüsünde ünlü Japon dansçı ve koreograf Tetsuro Fukuhara’yı ağırladı.
Kurumun minik öğrencileri, Fukuhara’nın geliştirdiği ‘uzay tüpü’nün içerisinde ‘uzay dansı’ yaparak hem unutamayacakları bir tecrübe yaşadı hem de ‘anda kalma’ olgusunu deneyimleyerek tanıdı.
Uzay dansının ne olduğunu ve çocuklar üzerindeki etkisini Japon dansçı Tetsuro Fukuhana’dan; etkinliğin çocuklar üzerinde yarattığı olumlu etkileri ise Çocuk Kasabası Kurucu Müdürü Ayşenur Kahraman Aytekin’den dinledik.
Butoh için Japon çağdaş dansı demek yanlış olmaz. 2. Dünya Savaşı’nda yaşanan acıların dışavurumu olarak ortaya çıkmış, çok ağır hareketlerle yapılan bir dans akımı. Ben de yaklaşık 30 yıldır bu dans akımının temsilcilerinden birisiyim. Bir süre önce butoh dansını temel alan ve ‘uzay dansı’ adını verdiğim farklı bir dans akımı yarattım.
Aslında özellikle çocuklar için yapılmış bir şey değil. 1990’ların sonunda Tokyo’da bir üniversitede tasarım ve sanat üzerine dersler verirken, öğrencilerimle bu dansı destekleyecek yeni formlar üzerinde çalışıyorduk. Uzay tüpü, en basit haliyle bu gibi çalışmalar sonucunda ortaya çıktı. Daha sonra yavaş yavaş geliştirdik ve son halini aldı. 2001’de gerçekleştirdiğimiz bir performans sonrasında Japon Araştırma Enstitüsü bu dansın çocuklar için de kullanılmasını önerdi ve o günden sonra projenin içeriği genişledi. Daha önce dansı destekleyen, yeni hareketleri nasıl bulabileceğimizi araştırdığımız bir çalışmayken çocuklarla bambaşka bir anlam kazandı.
Bu sorunun cevabı için uzay dansının çıkış noktasına gitmek lazım. Gelişen teknoloji ve modern dünyayla beraber sadece yaşam biçimimiz değil bedenimiz, duruş şeklimiz ve hareketlerimiz de değişiyor. Gün geçtikçe daha az hareket eden bedenlere dönüşüyoruz. Bu yetişkinler için önemli ama çocuklar için çok daha önemli çünkü onlar hayata bu şekilde başladı. Biz, bu durumdan rahatsızlık duyduk. Çocukların ve yetişkinlerin bedenlerinin doğasına dönebileceği; bedenlerinin unuttuğu ama hafızalarında yer alan hareketleri hatırlayabileceği bir ortam tasarladık. Aktivite hızlıca yapıldığında oyun gibi geçiyor ama uzay tüpünün içinde zaman geçirdiğinizde bedenin ağırlığı ve esnekliğiyle baş başa kalıyorsunuz. Tüpün bir ucundan girdiğinde, diğer ucundan çıkabilmen için neye sahipsen kullanman, o şekilde ilerlemen lazım. Çok hareketsiz bir beden için bu çok kolay olmayabiliyor.
Çocuklarda bu aktivitenin başarıya ulaşması için belirli periyotlarda tekrar edilmesi gerekli. Devam edilmeli ve 5-10 yıllık süre zarfında bedende nasıl etki yarattığı izlenmeli. Ben etkinliklerimi genellikle müzelerin içerisinde gerçekleştiriyorum. Bu nedenle insanlar uzay tüpünü bir eğlence etkinliği olarak görüyor. Oysa insanlar yıllar geçtikçe bedenin hareket duyusunu kaybediyor; hareket duyusu ve zihin arasında bir kopukluk ortaya çıkıyor. Bu nedenle ben bu aktivitenin süreklilik kazanmasını önemsiyorum. Bunun yanı sıra etkinliklerimize sürekli katılan, takip ettiğimiz çocuklar da var. Onlardaki değişimi rahatlıkla gözlemleyebiliyoruz.
Katılmak istemeyen, korkan, ağlayan elbette oluyor ama bu durumun daha çekici olduğunu düşünüyorum. Çocukları tüpün içine girmeleri için zorlamıyoruz ama bir şekilde ilgilerini çekerek girmelerini sağlıyoruz. Bir kere girdikten sonra ise çok eğlendikleri farklı bir deneyim yaşıyor ve tekrar denemek istiyorlar.
Çocukları 2 saat serbest bıraktık ve bu 2 saatlik gözlemi 4 kısma ayırdık. İlkinde, çocukların sürekli hareket halinde olduğunu gördük. İkinci kısımda, tüpün yapıldığı malzemeyle ilgilenmeye başladılar. Kumaşı incelediler, ne olduğunu anlamaya çalıştılar. Üçüncü kısımda yeni bir şey yaratma aşamasına geçildi. Tüpün içindeki macerayı tamamlamak için kendi yöntemlerini geliştirdiler. Dördüncü ve son aşamada ise iç mekan ve dış mekan arasında farklı bir algı oluşturdular. Bazı çocuklar, içeride hareketsizken bir ses duyduğunu ve bu sesi takip etmek istediğini söyledi.
Evet, sadece uzay tüpü için üretilen bir malzeme. Çok esnek bir kumaş türü ve içeride yerçekimsiz bir ortam varmış hissi yaratıyor. Formu değişebiliyor istenilen şekle girebiliyor. Buna benzer başka malzemeler bulabilirsiniz ama bu kadar yumuşak ve esnek olanını bulmanız mümkün değil.
İnsan doğarken, bir sürtünme duyusuyla birlikte dünyaya geliyor ve duygu beden hafızasında yer ediyor. Uzay tüpü, bunu destekleyen bir malzeme. Zaten butoh dansında bugün insanların en çok ihtiyaç duyduğu şeylerden biri olan ‘anda kalmak’ var; yaratıcılık ve içe dönmek için anda kalmaya ihtiyaç var. Çocuk bu malzemenin içine girdiğinde aslında tek başına kalıyor. Orada ilerlemeye çalışıyor ve bedeninin her noktasını kullanıyor. Bu motor gelişimi için inanılmaz güzel bir aktivite.
Çocuklar uzay tüpünün içinde yaratıcı çözümler de buluyorlar. Tüpün içinden çıkmaya çalışırken işin içine problem çözme de giriyor. Etkinliğe katılan çocuklarımızdan biri uzay tüpünün içinden yürüyerek çıkamayınca, parende atarak ilerleme yolunu bulmuştu.
Bugün Çocuk Kasabası olarak, çocuklara yaşayarak öğrenmenin temeli olan tecrübe etmeyi çok farklı bir yöntemle sunmuş olmanın mutluluğu içerisindeyiz. İlk açıldığımız günden beri sistemimizi yaşayarak, deneyimleyerek öğrenme üzerine kurduk. Tecrübe edilen her nokta öğrenmeyi oluşturuyor. Uzay dansı ekibini burada ağırlamak, çocukların farklı bir yolculuğu deneyimlemesi bizi çok mutlu etti. Onlar bugün uzay tüpünün içinde yaşadıklarını hiçbir zaman unutmayacak. Bunu geliştirecek, eğitim döngüsünde bu deneyimden faydalanacaklar çünkü onların beden hafızası oldukça kuvvetli ve gelişime açık.
Onlardan gelen yorumlar çok güzel. Hem eğlendiler hem motor becerilerinin gelişimi desteklendi hem de unutulmaz bir deneyim yaşadılar. Ayrıca Mr. Fukuhara’yı Kocaeli’de de ilk kez ağırlamak bizi çok mutlu etti.
NASIL ARANDI: #Çocuk kasabası # Tetsuro Fukuhara # uzay dansı #