06-12-2024 16:43

Çevik: Para mutluluk getirmiyor!

2018-11-29    0 Kişi Yorum Yaptı   Eklenme Tarihi: 2018-11-29
.stripslashes($urun->baslik).

RÖPORTAJ: TÜLAY YANIKOĞLU YAZICI

 

2015 yılının kendi alanında en çok satan kitaplarından Mutluluk Kulübü ve Mutluluk ile İlişkisi Var kitaplarının yazarı Müge Çevik, üçüncü kitabı Mutluluk Kulübü-Gelişim ile yeniden okuyucularıyla buluştu.

Bireylere ve kurumlara kariyer koçluğunun yanı sıra satış, uluslararası satış ve uluslararası marka yönetimi konusunda koçluk ve danışmanlık yapan, Şapka Koçluk-Eğitim-Danışmanlık şirketinin kurucusu eğitmen yazar Müge Çevik, yeni kitabı ‘Mutluluk Kulübü-Gelişim’de kaleme aldığı mutluluğu anlattı.

“Mutluluk Kulübü, mutlu olan insanlardan daha çok, mutluluğa cesaret ile niyet edenlerin kulübüdür. Her şükür bir umut, her umut da içinde sevgi barındırıyor. Gerçek sevgi ise hesapsız, pazarlıksız, sonuca hükmetmeyen, olana razı bir teslimiyet doğuruyor. Yeşertmek, büyütmek, bakmak, saklamak, içimize saklanmış mutluluğu bulmak ve paylaşmak ise bize düşüyor” diyerek kitabını anlatan Çevik, mutluluğun satın alınamayan, öğrenilebilen bir şey olduğunun altını çiziyor. Çevik, “Para mutluluk getirmiyor, sadece bedensel bir haz veriyor” diyor.
İşte Müge Çevik’ten mutlu olmanın püf noktaları.

 

 

*İlk kitabınız Mutluluk Kulübü ile uzun süre en çok satan kitaplar arasında yer aldınız. Yeni kitabınız Mutluluk Kulübü-Gelişim o kitabın devamı olarak çıktı? Bu kitapta okuyucular ne bulacaklar?

‘Mutluluk’ kavramı son zamanlarda esen bu kişisel gelişim furyasında daha çok dillendirilir, üzerinden daha fazla ticaret döner hale geldi ama maalesef işin bilimsel kısmı pek konuşulmaz ya da mutlulukla ilgili konuşmalarda bilimsel derinlik bulunmaz oldu. İşte tam da bu gerçeklikten hareketle, yıllardır mutluluk benim işim diyen ve mutluluğun öğrenilebilirliğini savunan bir koç ve yazar olarak bana yeniden, bilimi yanıma alarak söz söyleme görevi düştüğüne inanıyorum. Şu an okuduğunuz bu kitap; bu inancımın, mutluluğu ticari bir kavram olmaktan çıkartıp bir gelişim yolculuğu olarak bir kez daha ve daha güçlü, derinlemesine anlatma ihtiyacımın sonucudur.

Bu kitap boyunca her nerede gelişim dersem bir öncekinden sadece daha “iyi” bir şeyden değil, mutlaka daha kapsayıcı bir şeyden, her nerede mutluluk dersem de hazza dayalı değil, aksiyona ve büyümeye dayalı bir duygu durumundan bahsediyor olacağım. Okuyucular kitapta kişisel gelişim nedir, neden ortaya çıktı ve hatta nereden çıktı? Mutlulukla ne ilgisi var, her gün rüştünü daha güçlü ispat etmekte olan pozitif psikoloji mutluluk, olumluluk ve bunun öğrenilebilirliği ile ilgili neler diyor hepsini ve tabii ki Mutluluk Kulübü’nün özünü bulacaklar.

 

*Mutluluk nedir?

-Mutluluğun bence bir tanımı var ama herkesin kendi tanımını yapması gerektiğine inanıyorum. Bence mutluluk öğrenilmesi gereken bir yolculuk hali, bir ruh durumu, hayatı karşılama şekli. Bir duygu değil mutluluk, bir durum aslında ve ben ona “ruh hali” diyorum, yani hayatı algıladığın zemin, taktığımız genel gözlük. Nereden gördüğümüzle alakalı, dolayısı ile aslında mutluluğun içinde hüzün de var, yas da var, bazen öfke, korku, negatif şeyleri de barındıran ama yukarıdan bir bilinç boyutu ile bakıldığında daha hızlı geçilebilen bir durum. Öğrenilmesi gereken adımları olan bir yolculuk.

 

*Müge Hanım, insanlar mutlulukla ilgili size en çok ne soruyorlar?

-Mutluluğun bir şeylerle ilişkisini, nasıl öğrenileceğini ve nasıl işe yarayacağını soruyorlar. Mesela; parayla mutluluğun bir ilişkisi olup olmadığını soruyorlar.

 

*Biz de soralım, parayla mutluluğun bir ilişkisi var mı, peki?

-Var ama bu sanıldığı gibi bir sebep-sonuç ilişkisi değil. Dünyada refah düzeyi en yüksek ülkelerde intihar oranı çok yüksek çünkü parayla satın alabildiğimizi sandığımız mutluluk bedene, hazza dayalı bir mutluluk. Yani tam olarak bir mutluluk değil, haz. Bu haz ne yazık ki bir süre sonra yok oluyor. Satın aldığın şeye yüklediğin anlam için başka bir şey öğrenmen gerekiyor. İnsanlar ihtiyaçlarını karşılayacak gelire sahip olduktan sonra üçüncü ayakkabıyı, üçüncü evi almanın çok bir fayda getirmediğini görüyor. Karnını doyurmak ve barınma gibi asgari ihtiyaçları karşıladıktan sonra haytanızdaki şeylere 3-6 ay içinde uyum sağlıyorsunuz. Buna hedonik uyum diyoruz. Bir süre sonra bu da keyif vermemeye başlıyor. Keyif verense satın aldığın şeyde bir anlam bulabilmek. Parayla mutluluğun ilişkisi o noktaya kadar paralel gidiyor. Ama ondan sonra tekrar ayrılıyor.  Para ile ilgili inançlar, parayı harcama şeklimiz, paraya yüklediğimiz anlam hepsi babamızla kurduğumuz ilişki ile ilgili. Sürekli birikim yapmak mesela, derin bir güvenlik ihtiyacının göstergesi. Bu da çocuğun babadan alamadığı bir güç. Babamızdan sevgiyi nasıl aldıysak, para da bize öyle gelir. Babasının takdirini beğenisini kazanmak için çok zorlanan çocuk zor para kazanır. Babaya öfke duyan kişinin hayatına para akmaz. Babası ile dengeli ilişkisi olan kişinin hayatına para adil bir şekilde gelir. Babasını sürekli suçlayan kişi, ne yaparsa yapsın hak ettiği kazancı elde edemez. Otoriteyle, güçle ilişkimizi babadan alıyoruz.

 

MUTLULUĞU ÖĞRENMELİYİZ

 

*Bu konuyla ilgili birçok kitap yazılıyor, seminer yapılıyor ama biz hala mutluluğu konuşuyoruz. Mutluluk nasıl öğrenilebilir? Formülü nedir?

- Yaşamda başımıza gelecekleri değiştiremez, öngöremez veya yeniden yazamayız. Olacak olan olur, ancak onlara verdiğimiz tepkiler, o acının içinde geçirdiğimiz süre ve geri geldiğimiz mutluluk seviyesi ise bizim gayretimize bağlı. Yani, mutluluğumuzun büyük bölümü genlerimize ve yaşamın sürprizlerine rağmen öğrenilebilir. Ve her öğrenme gibi emek, çaba ve azim gerektirir. Benim kastettiğim mutluluk, bir şeyin ödülü olarak kazanılan mutluluk değil. Benim anlatmak istediğim mutluluk; öğrenilen mutluluktur. Yani bilinç boyutunda kendini, yaşamda karşılaştığın olayları daha farklı algılayarak başka bir yere taşırsan yok edemeyeceğin bir mutluluktur. Mutsuzluğu, acıyı yok edemeyeceğiz. Bunlar var olmaya devam edecek. Bizim yapabileceğimiz bunlarla başa çıkabilecek mekanizmayı geliştirmek. Öğrenilebilir kısmı bu. Oturup ‘Niye benim başıma geliyor?’ diye de dövünebilirsin ya da ‘Neyi farklı yapabilirim, ne istiyorum?’ şeklinde düşünerek olumsuz düşünce kalıbından çıkabilirsin. Mutluluğu öğrenebilmek bir bakış açısı aslında. Yılmamayı öğrenmek diyebiliriz. Mutluluk bir yolculuk ve her bir adım bir duraksa hepimizin o durakta gördüğü, deneyimlediği ve kalmak istediği süre farklı. Herkesin o yolculuğu kendi tanımlaması lazım. Bu nedenle bu işin tek bir formülü ya da reçetesi yok. Ama her şey, bir şeyi fark etmekle başlıyor. Ve hayatta her şey zıddıyla mevcuttur. Zıddıyla mevcut olmayan hiçbir şey yoktur. Yaşam, ölümün varlığı ile en büyük zıtlığı kendisinde barındırır.

 

*Mutluluk öğrenilebilen bir şey mi?

-Evet, hatta öğrenilmesi gereken bir şey. Çünkü benim tanımımda, mutluluk bir duygu değil, ruh durumu. Hayatı karşılama şekli. İçinde hüzün ve acı da olsa, yaşamla, ne kadar barıştığımızı belirleyen bir hal. Ve bu, kişinin bilinç olarak gelişimiyle sağlanabilir bir şey. Merdivenin basamakları gibi. Ne kadar yukarıdan bakarsanız gördükleriniz ve anlamları o kadar değişir ve anlamak kolaylaşır. Anlamanın olduğu yerde de huzur vardır. O noktada “kabul” gelir. Ama anlattığım kadar kolay değildir basamakları çıkmak...

 

*Bizler galiba nihai bir mutluluk arıyoruz. Mutluluğu elde edelim ve sonsuza kadar sürsün istiyoruz.

-Evet, kendimizi hep bir şeylere endeksliyoruz. Biri bir şey yapsın da mutlu olayım istiyoruz. ‘Bir olay olsun mutlu olayım’, ‘Bir sıkıntı ortadan kalksın mutlu olayım’ diyoruz. İnsanlar yaşam amaçlarını, neden yaşadıklarını bulamadıkları için sadece hayatta kalmak üzerine bir hayat kuruyorlar. İnsan bir süre kendisi için bir süre sonra çocuklar için yaşıyor.

 

 

GERÇEK VE SAĞLIKLI UMUT…

 *Bir de umut var. Her şeyin iyi olacağına kendimizi inandırıyoruz. Bu iyi bir şey mi?

-Polyannacılık denilen şey işte bu. İleride her şeyin iyi olacağına dair bir inanç bu. Oysaki gerçek ve sağlıklı umut, her şey iyi olmasa da içinde bir iyilik olacağına inanmaktır. İnsanlar bu ayrımı bilmedikleri için özdeki inancı da unutuyor diye düşünüyorum. Her şerdeki hayrı bir hatırlasalar, yöneteceğimiz yönetemeyeceğimiz şeyleri bir hatırlasalar. Çok felsefik olacak ama insan doğduğu andan itibaren ölmek için yaşıyor. Yaşam dediğimiz şey ölüme kadar yürüyüş aslında. Bu gerginlikle yaşıyoruz. Hayatın en temel gerginliği de bu. Bu kadar büyük bir gerginliğin içinde biz inatla iyiyi tutalım, kötüyü yok edelim istiyoruz ama bu başlı başına mutsuzluk sebebi. Şu unutulmamalı acısız bir dünya yok.

 

*Mutsuzluk ve umutsuzluk depresyonu tetikliyor ve çağımızın vebası depresyon. Siz bu konu hakkında ne diyeceksiniz?

-Peki, depresyonda olmayan herkes mutlu mu? Bu sorunun cevabı hayır. İnsanlar o kadar mutsuz ki... Kişisel gelişim ve sosyal medya insanları o kadar umutlandırdı ki. Çünkü orada bir vitrin var ve herkes o vitrini gerçek sanıyor. Harika görünen bir şeyin arkasında aslında bir ıstırap, zahmet var. Biz sadece vitrini görür olduk. Arkasındaki hikayeyi reddediyoruz.

 

*İnsanlar mutluluk aradıkça anti depresan satışları artmıyor mu?

-Evet, mutluluk aradıkça kaçan bir kavram haline dönüştü. Çünkü yapılan her teknik, her çalışma kişinin o olaya duruma bakış açısını değiştirmekten ziyade meşrutiyet kazandırmak için yapılır hale geldi. Dolayısıyla kişi mutluluğu aradıkça aslında mutsuzluğu garantilemiş oldu. Mutluluğu bedende, hazda ve sahip olduklarında aradıkça da depresyona girmeyi, kaybetmeyi tabi bunun sonucunda da mutsuz, depresif olmayı garantilemiş oldu. Bu yüzden de evet mutluluk aradıkça anti depresan satışları arttı, arttıkça da kişisel gelişimin şuurlanması gereken kısma fayda sağlaması, ışık tutması zorlaştı.

 

Müge Çevik’ten 25 Mutluluk Yöntemi

 

• Yaşadığınız hiçbir şeyin tesadüf olmadığını bilmek.

• Hayatınıza giren her insandan öğrenmeniz gereken bir ders olduğunu idrak etmek.

• Deneyimlediğiniz her türlü acı, hüzün ve kederin sizi güçlendireceğinden emin olmak.

• Her şeyin ama her şeyin bir sonu olduğunu aklınızın bir yerinde hep tutmak.

• Bu hayatta bulunma amacınızı bulmaya çalışmak ve mümkünse bulmak.

• Kendi en iyi halinize dönüşmek için karşınıza çıkan her fırsatı değerlendirmek.

• Nerede durmanız gerektiğinin, nerede aksine azimle devam etmeniz gerektiğinin ayrımına varmış olmak.

• Sahip olduğunuzu düşündüğünüz hiçbir şeye gerçek anlamda sahip olmadığınızı hatırlamak.

• Her türlü duyguyu hissetme hakkınızı kendinize vermek.

• Kendinizle çırılçıplak yüzleşebilmek.

• İnsanlarda ve evrende her şeyin zıddı ile mevcut olduğunu unutmamak.

• Çaba sarf etmeden elde edilen pek bir şey olmadığını, olanın da kıymetli olmadığını anlamak.

• Önem ve öncelik sıralaması yapabilmek.

• Hayatı ıskalıyormuş ya da bir şeyler eksik duygusundan kurtulmak.

• Kendinizi kısıtladığınız korku, endişe ve önyargılarınızdan özgürleşebilmek.

• Olayları ve insanları oldukları gibi algılayabilme kapasitenizi arttırmak.

• İçinize sinen kararlar verebilmek ve bunların sorumluluğunu alabilmek.

• Nerede vazgeçmeniz gerektiğini içgüdüsel olarak bilmek.

• Herkese, her şeye, kendinize ve hayatın kendisine karşı tolerans sınırlarınızı genişletmek.

• Maneviyatı, anlam bulduğunuz şeyler veya sevdikleriniz, sevgi üzerinden güçlendirmek.

• Hayatta her şeyin insanlar için olduğunu hiç unutmamak.

• Her zaman daha kötüsünün de iyisinin de olduğunu kavramak.

• Olumlu ya da olumsuzda kalmanın da bir seçim olduğunu idrak etmek.

• Kimliklerinizde çocuk, yetişkin ve ergen rollerinizi sağlıklı kullanabilmek.

• Geçmişin pişmanlıklarından ve özlemlerinden, geleceğin de endişe ve gerçekçi olmayan beklentilerinden kurtulup mümkün olduğu kadar şimdi ve burada yaşayabilmek…

*En önemlisi tüm bunları öğrenme istek ve azmine sahip olmak… Hayalimdeki ev, rüyalarımdaki araba, huzurlu bir ilişki, terfi ya da piyangodan bilet diyeceğimi sandınızsa, siz okuyuculara da tavsiyem, kendi listenizi gözden geçirmeniz. Eğer maddi ya da başkasına bağımlı, kendinizden kaynaklanmayan şeylerin sizi mutlu ettiğini düşünüyorsanız, mutlu olmamayı garantiliyorsunuz demektir.

 

NASIL ARANDI: #müge çevik # mutluluk kulübü # kitap # röportaj # yazar # eğitmen # tülay yanıkoğlu yazıcı # mutluluk #

YORUMLAR
Yaptığınız yorumlar editör onayından geçmektedir.