25-04-2024 00:55

Bir ömrü tiyatroya adadı: BURHAN AKÇİN

2020-11-09    0 Kişi Yorum Yaptı   Eklenme Tarihi: 2020-11-09
.stripslashes($urun->baslik).

RÖPORTAJ: EYLEM SELVİ ARI

FOTOĞRAFLAR: İSMAİL HAKKI TİMUÇİN

 

 

Sabancı Kültür Merkezi’nin inşaatından Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nın kuruluşuna kadar, bu kentin sanata dair attığı her somut adımda, elini taşın altına koymaktan çekinmemiş bir isim o…

Ömrünü tiyatroya adamış, Kocaeli’nin çocuklarına tiyatroyu sevdirmek için hiçbir fedakarlıktan kaçınmamış bir sanat aşığı…

Kocaeli Bölge Tiyatrosu (KBT)’nun kurucusu Burhan Akçin, tam 42 yıldır topluma sanatı, tiyatroyu sevdirmek; gelecek nesillere ışık olmak için çalışıyor.

Faaliyetlerine Belediye İş Hanı’nın 5’inci katındaki tiyatrosunda devam eden Akçin ile 42 yıllık sanat yaşamını ve Kocaeli’de tiyatronun geldiği noktayı konuştuk.

 

 

Burhan Bey, tiyatroya ömrünüzü verdiniz, nasıl başladı bu yolculuk?

1966-1967 yılları arasında Türkiye Öğretmenler Sendikası bünyesindeki öğretmenler, Sarıkamış’ta ‘Öğretmenler Tiyatrosu’ adlı bir tiyatro kurmuş. Hababam Sınıfı’nı oynamak için bir soba yaptırmışlar ancak tiyatronun bütçesi kısıtlı olduğundan sobayı küçük yaptırmışlar. Birisinin sobanın içine girip kopya vermesi gerekiyor ama soba o kadar küçük ki kimse bu işi yapmak istemiyor. ‘Bunu becerse becerse, Burhan becerir’ diyorlar. Sobanın içine giriyorum, provalara katılıyorum ama ne oynadım, ne yaptım, nasıl oynadım bilmiyorum… Fakat şunu biliyorum: O gün, o sobanın içindeki ateş beni yakmış ki bir daha tiyatroyu bırakamadım.

 

Ne oldu o rolden sonra?

O rolden sonra kasabamızdaki Sarıkamış Öğretmenler Tiyatrosu’nda çocuk oyuncu olarak işe başladım. O sıralar, Genco Erkal turneye gelmiş, bir avukat da eski bir kiliseyi 550 kişilik tiyatro salonu yapmış; Türkiye Radyoları (şimdiki TRT), bu tiyatro salonundan bahsediyor. O dönem, İlyas Avcı Hoca, Devlet Tiyatroları’ndan yeni emekli olmuş… ‘Ülkemizin en ücra köşesinde böyle bir tiyatro varsa gidip biz de oynayalım, sonra da emekli olalım’ diyor, Genco Erkal ile beraber veda turnesine çıkıyorlar. Sarıkamış’a önceden gelmişler, ‘gelmişken çocukları izlemeden dönmeyelim’ diyorlar. Biz tiyatromuzda Aslan Asker Şvayk’ı oynuyoruz, teksti de Genco Erkal’dan almışız. Oyunumuzu izliyorlar, beni fark ediyorlar.

 

TİYATRO İÇİN EVDEN KAÇTIM

 

Sonra?

Sonra babamı nalbant atölyesinde ziyaret ettiler, beni Ankara’ya götürmek için izin istediler. Tabii babam gitmeme izin vermedi ve onları atölyeden kovdu. Ben de o dönem babamdan izinsiz bir şey yapmıyorum. Akşam eve gidince anneme durumu anlattım. Babamın böyle bir şeye asla izin vermeyeceğini bildiğinden, bana ‘çare yok, kaç habersiz git’ dedi. Ben de evden habersiz ayrıldım ve Ankara’ya gittim.

 

Ankara’da ne yaptınız?

Cebeci Konservatuvarı’na (Hacettepe Üniversitesi) girdim ve başarılı oldum. Cüneyt Gökçer Hoca’nın en gözde öğrencisiydim. Ben böyle başarılı bir şekilde devam ederken, soğuk bir şubat günü babam konservatuvarı bastı; beni çekip okuldan aldı. Hocalarıma kızdı ve sürükleyerek kara trene bindirip memlekete geri götürdü.

 

Çok kötü hissetmiş olmalısınız…

Ne yapacağım, babamı dinledim, onunla gittim. Uzun süre babamı ikna etmeye çalıştım ve sonunda ikna oldu da. Konservatuvara geri döndüm, ikinci sınıfa geçtim. Okul bitince Cüneyt Hoca konservatuvarda kalmam konusunda ısrar etti fakat o zaman evlenmiştim. Eşim ve ben bir kurumda çalışıyorduk, üstelik eşim büyük kızım Aslı’ya hamileydi. Teklifi kabul etmedim.

 

Peki, Kocaeli Bölge Tiyatrosu nasıl kuruldu?

O günlerde, Kocaeli’de bir tiyatro kurulması gerektiği gündeme geldi. Ben de bu işe gönüllü oldum. Ertuğrul Ünlüer, dönemin valisi ama ihtilalden sonra belediye başkanlığı görevini de verdiler. Kendisine “bu şehrin bir tiyatrosu bile yok” denilince, İzmit Sanayi Odası’ndan bir arkadaş ve öğretmenlerle beraber bir dernek kuruldu. Sevgili öğretmenim Handan Karaadam -ki Kocaeli Şehir Tiyatrosu’nun kuruluşundaki harçta büyük katkısı olan birisidir- 1979 yılında Kocaeli Bölge Tiyatrosu Derneği’nin kuruluşunu yaptı. Tiyatro çalışmalarına, Eğitim Araçları Salonu’nda; hiçbiri diğerine benzemeyen 213 sandalye ve iki demir döküm sobanın olduğu bir salonda başladık. O günden bugüne Türkiye’nin en müthiş salonları olan, o salonların tıklım tıklım dolduğu bir şehir haline gelmek çok güzel. Şimdi de gayemiz bu değerleri korumak. Sabancı Kültür Merkezi, Süleyman Demirel Kültür Merkezi, Kocaeli Kongre Merkezi ve tiyatro salonları asla otopark olmamalı, asla alışveriş merkezi olmamalı. Hepimiz bulunduğumuz yerleri çok iyi korumalıyız.

 

Burhan Bey, Sabancı Kültür Merkezi’nin kuruluşunda büyük rolünüz olduğunu biliyoruz, anlatır mısınız?

O dönem kente artı değer katacak bir kültür merkezi olması gerektiğini düşünüyorduk ve sürece yer arayarak başladık. Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü işbirliği, Sabancı Ailesi’nin yakın arkadaşı Sanayi Odası Başkanı Şahabettin Bilgisu’nun yardımlarıyla; merkezi, sahilde çamurun ortasında yaptırdık. Binanın açılış günü geldiğinde, kültür bakanı dahil herkes oradaydı. İzmit’in tek muhteşem binası, İskandinav tipi bir kültür merkezi olarak karşılarında duruyordu ve çamurun ortasında, tamamı cam olan bu merkezi nasıl aydınlatacaklarını ve ısıtacaklarını konuşuyorlardı. Daha sonra daha büyük sorunlar yaşadık.

 

TİYATRO TARİHİ KİTAP OLUYOR

 

Ne gibi?

Bu binanın içinde kim, ne yapacak? Kültür ve sanat alanında sürece tersinden başlamış olduk. Bina bugün hala içinde ne yapılacağına karar verilmeden, harika bir şekilde işlevini sürdürüyor. Daha sonra yapılan tüm binalar önce içinde ne yapılacağına karar verildi, sonra inşa edildi. Süleyman Demirel Kültür Merkezi bunlardan biri. Tiyatromuz, İzmit’i dünyada sadece tiyatrosuyla konuşulan bir şehir haline getirdi. Kentin dünya standartlarında bir sanat ürünü üretebilecek fabrikası olmadığından, akademiyle desteklenmesi gerekiyordu. Güzel Sanatlar Fakültesi ile bu akademi kurulmuş oldu. Fakültede oyunculuk, yazarlık, sahne ve dekor tasarımı bölümü de kurulunca harika bir iş ortaya çıkmış oldu.

 

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nın kuruluşunda da yer aldınız, değil mi?

Evet, tiyatromuzun kurucusuyum. Sefa Sirmen’in fahri danışmanlığını yapıyordum, kendisine bu fikri götürdüğümde çok mutlu oldu. Şu an tiyatromuzun koruyucusu olarak görevime dışarıdan bir takipçi olarak devam ediyorum.

 

KBT’nin 45. yılı için bir kitap hazırlığınız varmış…

Evet, böyle bir çalışmamız var. Bizden sonra birileri bu işe devam edecekse, hiç olmazsa bir kılavuz olsun, emeği geçen insanlar unutulmasın istiyoruz. Kronolojik olarak bizim ve hikayemizin anlatılacağı; Kocaeli’nin tiyatro tarihini kapsayacak bir kitap olacak.

 

Burhan Hocam, pandemi sürecini nasıl geçirdiniz?

Her yıl ocak ayında çocuklarımızın performans gösterilerinden oluşan bir festival yapıyorduk. Geçen yıl da festivali yaptık ama 11 Mart’ta pandemi nedeniyle kapıları kapattık. 10 Ekim’de sadece tiyatro okulumuzu açtık. Pandemi nedeniyle gruplarımızın sayısını 8’er kişiyle sınırlı tuttuk. Tiyatromuzun her yerini yeniden dizayn ettik, kendi bünyemizde sıkı bir ilaçlama ve düzenleme yaptık. Şu anda hazırız. Kasım ayının ortalarında da ilk çocuk oyunumuz Oyunlar Ülkesinin Oyuncakları’nı Kocaeli Bölge Tiyatrosu’nda oynayacağız. Koltuklar arası sosyal mesafe ile salonumuza 30 çocuk alabileceğiz. Kısacası tiyatromuz, tiyatro okulumuz, sanat evimiz ve kişisel gelişim departmanımız kasım ayı itibariyle çalışmaya başlayacak.

 

 

ÖĞRENCİLERİMİN TORUNLARI OLDU

 

Son olarak şunu sormak istiyorum: Tiyatroya ve Kocaeli’nin sosyal yaşamına yaptığınız bu kadar katkıdan sonra, sizce bu kent değerinizi bildi mi?

Kocaeli Bölge Tiyatrosu ile bu kente 42 yıldır hizmet ediyorum. Sayısız çocuğa tiyatroyu sevdirdim, sayısız insan yetiştirdim. Ama düşünün ki Yıldız Kenter’in cenazesinde en samimi arkadaşları yoktu! Bu işin doğasında böyle bir yalnızlık var. Seyircinin alkışları ‘ne kadar çok seveni var’ dedirtse de sahnedeki insanların tamamı yapayalnız. Kimse benim kadrimi bilsin diye bir beklentim yok. Bildiğim ve uzmanı olduğum konuda, Türkiye Cumhuriyeti’ne artı değer katmak, fedakarlık ve yeteneği gelecek kuşaklara aktarmak için de tiyatro okulumda emek veriyorum. Atatürkçü çocuklara ‘merhaba’ demekten büyük zevk alıyorum. Sorunuza şöyle bir cevap verebilirim: 42 yıldır beni yalnız bırakmayan ailelerin sayısı binlerce… Birinci kuşak gitmiş, ikinci kuşak gelmiş; öğrencim dede olmuş, torunu burada.

Doğal olarak da bu değerimi biliyorlar demektir. Değer bilmek eğer bir plaket, valinin bir teşekkür yazısıysa hiçbir sanatçının bu şehirde böyle beklentileri yok. Olmamalı da zaten.

 

NASIL ARANDI: #burhan akçin # tiyatro # kocaeli bölge tiyatrosu # kbt # sanat # çocuk # oyun # kocaeli # kocaeli şehir tiyatrosu #

YORUMLAR
Yaptığınız yorumlar editör onayından geçmektedir.