25-04-2024 07:26

Bir kültürün parçası olmak için: İSTEK Kocaeli Okulları

2020-03-05    0 Kişi Yorum Yaptı   Eklenme Tarihi: 2020-03-05
.stripslashes($urun->baslik).

RÖPORTAJ: EYLEM SELVİ ARI

FOTOĞRAFLAR: İSMAİL HAKKI TİMUÇİN

 

İSTEK Okulları ve Yeditepe Üniversitesi ile 35 yıldır eğitim hayatına katkı sunan İSTEK Vakfı, Kocaeli’de de İSTEK’li bir nesil yetiştirmek için Başiskele’deki donanımlı kampüsünde eğitim-öğretim vermeye başladı. Eylül 2019’da kapılarını açan İSTEK Kocaeli Okulları gerek tam donanımlı kampüsü gerekse uyguladığı yöntemlerle kısa sürede adından söz ettirmeyi başardı.  İSTEK Okulları’nın 35 yıllık serüvenini, eğitim felsefesini ve hedeflerini, İSTEK Kocaeli Okulları Kampüs Müdürü Handan Şahvelioğlu ile konuştuk. Özel okullarda 25 yıl boyunca öğretmenlik ve yöneticilik yapan, donanımlı bir isim olan Şahvelioğlu, İSTEK Vakfı’nın Atatürk ilke ve devrimleri doğrultusunda çağdaş, girişimci nesiller yetiştirdiğini, ülkemizin geleceğinin sağlam ellerde olduğunu söylüyor.

 

Handan Hanım, İSTEK Okulları’ndan kısaca bahseder misiniz?

İSTEK Okulları, 1985 yılında Bedrettin Dalan tarafından İstanbul’da kuruldu. İstanbul’da 8 kampüsümüz bulunuyor. 2016 yılı itibariyle İstanbul dışına açılmaya başladık. Bedrettin Dalan, İSTEK Okulları’nı kurarken vatansever ve kendini her anlamda donatmış bireyler yetiştirmeyi hedeflemişti. Biz de bu hedef doğrultusunda Atatürk ilke ve devrimlerini benimsemiş, çağdaş ve girişimci nesiller yetiştiriyoruz. Çağının çağdaşı olmayı çok önemsiyoruz. Vakıf okulu olduğumuz için eğitimden aldığımızı eğitime yatırmak, eğitimi güçlendirmek birincil hedefimiz. Bu hedefimizi Yeditepe Üniversitesi ile taçlandırdığımızı düşünüyorum.

 

Kocaeli’yi tercih etmenizin nedenleri nelerdir?

İSTEK Vakfı, İstanbul’da başladığı okullaşma projesini kendi potansiyelini bulabileceği illere de taşımak istedi. Bu illerden biri de Kocaeli oldu. Kocaeli’yi özellikle seçtik. İstanbul dahil pek çok ile yakın, lokomotif bir kent. Ayrıca eğitime ve okulculuğa çok önem veriyor, bu nedenle buradayız.

 

 

ATATÜRK GİBİ ÇOCUKLAR…

 

Eğitim felsefenizi kısaca özetlemenizi istesem...

Her çocuk biricik ve tektir bizim için. Her öğrencimiz önemlidir. En önemli hedefimiz de öğrencilerimizin kendilerini donatmasıdır. Yetenekleri ile ilgilerini bir araya getirmelerini ve kendilerini mutlu hissetmelerini önemsiyoruz. Biz öğrenme işine inanırız, öğretme işine değil. Bizim asıl görevimiz, öğrencilerimize rehberlik etmek. Merak edecekler, soracaklar, ne öğrenmek istediklerini belirleyecekler ve biz de onlara bu anlamda rehberlik edeceğiz. Hedefimiz doğru bilgiye ulaşmanın yollarını göstermek, o bilgiyi doğru süzgeçlerde analiz etmelerini sağlamak, bütünleştirmek ve üzerine bir şey koymalarını temin etmek. Biz Atatürkçü çocuk değil, Atatürk gibi bir çocuk yetiştirmek istiyoruz. Her biri çağının çağdaşı olsun, lider özelliklere sahip olsun, bilimsel bilgiye inansın ve vatansever olsun istiyoruz. Tüm çabamız bunu gerçekleştirebilmek.

 

Kocaeli kampüsünde anaokulundan liseye kadar eğitim veriyorsunuz. Anaokulunda verdiğiniz eğitimin özelliklerinden başlayalım mı?

Anaokulumuza 3 yaş itibariyle çocukları almaya başlıyoruz ve 4-5 yaşına kadar okul ortamına hazırlıyoruz. 3 yaş, çocukların evden ilk ayrıldıkları zaman dilimidir. O yüzden daha çok oyunla ve adaptasyonla geçen bir süreç izliyoruz. 4-5 yaş grubunda ise yabancı dil eğitimi ile sportif ve sanatsal faaliyetlerin yoğun olduğu bir programa geçiyoruz. Okul öncesinde en temel amacımız; çocukların ilgi ve meraklarını uyandırmak, edindikleri bilgileri içselleştirmelerini sağlamak. Çocuklarımızı özgür bırakıyoruz, her şeyi kendilerinin yapmalarını sağlıyoruz, deneyimlemelerini istiyoruz. Çocuklar yaptıkça güdüleniyor ve daha çok öğrenme isteğiyle doluyor.

 

Okul öncesinde İngilizce dışında ikinci bir yabancı dil eğitimi de veriyor musunuz?

4 yaş grubumuzda sadece İngilizce var. 5 yaş grubunda ise Almanca ya da İspanyolca olmak üzere ikinci bir yabancı dil eğitimine başlıyoruz. Almanca ve İspanyolca eğitimi 5 yaştan başlayıp ilkokul, ortaokul ve lisede seçmeli olarak devam ediyor.

 

 

SANATLA İÇ İÇE

 

İlkokulda nasıl bir program uyguluyorsunuz?

Okul öncesinde okuma-yazma eğitimi vermiyoruz ama çocuklarımız görsel okumayla ilkokula başlamış oluyor. İlkokul 1. sınıfta okuma-yazma eğitimi başlıyor. Tabii ki bir müfredatımız var ama tüm süreci çocuğun öğrenmesine yönelik işletiyoruz. 1-Öğrencimiz ne öğrenmek istiyor, biz bilgiyi nasıl çeşitlendirerek öğrenciye sunabiliriz? 2-Bilgiyi öğrenciye nasıl merak ettiririz ya da merak ettiği şeye nasıl dönüştürürüz? Bu iki soru üzerinden programımızı yürütüyoruz. Disiplinler arası işbirliğini bu anlamda çok önemsiyoruz. Çocuklarımız 1., 2. ve 3. sınıfta daha çok kültür-sanat ve akademik anlamda kendilerini donatırken, 4. sınıftan itibaren haftada bir gün fen laboratuvarına gidiyor veya her hafta matematik atölyesinde çalışma yapıyor. Burada hem stratejik düşünme becerilerini geliştirecekleri oyunlar oynuyorlar hem de matematiğin ne kadar keyifli olduğunu görüyorlar. Çocuklarımız ilkokulda satranç, müzik ve görsel sanatlarla buluşuyor. Okulumuzun en sevdiğim özelliklerinden biri de çocuklarımızın sanatla iç içe olması. Öğrencilerimiz bir tiyatro gösterisi yapmak istediğinde o olanağı sunarız, sıcağı sıcağına onların hazırladığı gösterileri izleriz. Müzik öğretmenimiz çocuklara birkaç parça öğrettikten sonra hemen bir dinleti düzenleriz. Çocuklarımız bu sayede hem kendilerini ifade etme imkanı buluyor hem de tiyatro ya da müzik dinletisi nasıl takip edilir, bu kültürü öğreniyor. Öğrencilerimizi sorumluluk sahibi bireyler olmaları yönünde de destekliyoruz.

 

 

ORGANİZASYON BECERİSİ

 

Bu anlamda neler yapıyorsunuz?

Mesela okul binamızda zil uygulaması yok. Öğrencilerimiz, teneffüse zil sesini duymadan çıkar ve ne zaman sınıflarına girmesi gerektiğini bilir. Bu anlamda zamanı doğru kullanmaları konusunda çocuklarımıza rehberlik ediyoruz, kendi içsel denetimlerini oluşturmalarını sağlıyoruz.

 

Ortaokulda nasıl bir anlayışla ilerliyorsunuz?

Ortaokulda akademik süreç hızlanıyor, dil gelişimi bu noktada daha da önem kazanıyor. Ortaokul, öğrencilerimizin sınav olgusuyla karşılaştıkları ilk yer oluyor. Onları sınav maratonuna özgüvenli bir şekilde hazırlama dönemi başlıyor. Çocuklarımıza ‘ben’ bilincini koruyarak ‘biz’ olabilmeleri yönünde rehberlik ediyoruz. Daha fazla ekip çalışması yapıyor, daha fazla organizasyon becerisi kazandırıyor, takım olma yönündeki becerilerini geliştiriyoruz. Onların akran iletişimini geliştirmelerini ve ‘ben artık bir bireyim’i yaşayarak görmelerini sağlıyoruz. Bu süreçte öğrencilerimiz, öğretmenlerine çok güveniyor. Onlarla sağlıklı bir iletişim kuruyoruz. Bu da akademik başarıyı doğal bir çıktı haline getiriyor.

 

Peki, geleceğe adım atacakları bir dönemin son virajında, lise eğitiminde nasıl bir yol izliyorsunuz?

Doğru, çocuklarımız liseden sonra geleceğe adım atıyor ama 4 yıl boyunca burada sadece test çözen çocuklar olmalarını istiyoruz. Zaten bu durum ne üniversitede ne de iş yaşamında kabul gören bir şey değil. Hani iş başvuru formunu doldururken kimsenin umursamadığı o ‘hobileriniz’ kısmı vardır ya onlar şimdi çok önemli hale geldi. Herkes herhangi bir üniversitenin bir bölümünden mezun oluyor. Artık iş başvurularında bitirilen üniversite tek kriter değil, alt metinler de değerli hale geldi. İşveren, karşısındaki gerçekte kim, ona bakıyor. Örneğin işveren özgeçmişe bakarken lisede hangi kulüpte çalıştığı, üniversitede ne gibi sosyal aktiviteler yaptığıyla ilgileniyor. Biz bu gelişimin ilk kıvılcımlarını burada atıyoruz. Çocuklarımız, kendi özgür iradeleriyle kulüpler kuruyor ve buralarda çalışıyorlar. Bunlardan en önemlileri İSTİM ve İSDESTEK isimli çevre kulüplerimizdir. Çocuklarımız bu kulüplerde çeşitli aktivitelerle çevre bilinci oluşturuyor. Bunu yaparken özgüven sahibi de oluyorlar. Onlara böylesi olanaklar sunarak çocuklarımızın ceplerini doldurmaya çalışırken, Türkiye’nin gerçeği olan üniversite sınavına da hazır bir şekilde girmeleri için üzerimize düşenin fazlasını yapıyoruz.

 

 

SINAVA HAZIRLIK SÜRECİ

 

Sınava hazırlık süreciniz nasıl oluyor?

Çocuklarımızın gireceği sınavlar akademik bir yarış olduğu kadar psikolojik de bir yarış. Bu sürece sağlıklı hazırlanmaları bizim için önemli. 9. ve 10. sınıflarda akademik anlamda ciddi bir temel veriyoruz. 11. sınıfa geldiklerinde akademik anlamdaki süreç bir adım daha öne çıkıyor. 12. sınıf ise öğrencinin akademik sürecini tamamladığı bir dönem oluyor. Öğrencilerimizin son ders saatleri etüt saati olarak değerlendiriliyor. Bizim birkaç sınav modelimiz var. Genel başarı testi, işlenen konular testi ve akademik takip sınavları. Bunlar hafta içi gerçekleşiyor, hafta sonları da deneme sınavları yapıyoruz. Çocuk ilk haftadan itibaren kendi gelişimini izleyebilsin istiyoruz. Aslında ona, sınav tarihine kadar fiziksel bir alışkanlık da kazandırıyoruz. Sınavlar bir maratonsa bir koşucu ilk 100 metrede depar atmaz. Maraton uzun solukludur. Belli tempolarda yavaş yavaş hızlanarak gitmek gerekir. Biz öğrencilerimizi belli tempolarda bütüncül bir süreçle sınava hazırlıyoruz. 8. ve 12. sınıflarda bu süreç tam anlamıyla hızlanıyor. 12. sınıflar özellikle hayatlarının mesleğini seçecekleri bir sürece giriyor, ya mutlu olacaklar ya da mutsuz. Mesleğinizde mutluysanız iyi bir hayatınız var demektir. Bunun bilinciyle hareket ediyoruz. Kısacası çocuklarımızın hayatını birlikte kurguluyoruz diyebiliriz çünkü buradan aldıklarıyla birlikte hayal ettikleri hayata gidecekler. Bu nedenle her konuda bilgi sahibi olmalarını arzuluyoruz. İstedikleri alanda uzmanlaşabilirler ama 40’lı yaşlara geldiklerinde, bir masanın etrafında oturduklarında, konuşulan konuya yabancı olmalarını istemeyiz. Örneğin; bir çocuğun tenis oynamaması Roger Federer’i tanımayacağı anlamına gelmemeli. Tenis hakkında bir konu konuşuluyorsa, o sohbete dahil olsun isteriz. Donanımdan anladığımız budur bizim.

 

Peki, Yeditepe Üniversitesi İSTEK’li öğrenciler için nasıl avantajlar sağlıyor?

Biz bir vakıf okuluyuz, burslar konusunda eli bol davranıyoruz. İSTEK mezunu öğrencilerimiz üniversitemize belli bir burs oranıyla geçiş yapabiliyor.

 

 

ANA DİL GİBİ YABANCI DİL

 

Yabancı dil günümüzde çok önemli. Bu anlamda nasıl bir eğitim veriyorsunuz?

Yeditepe Üniversitesi ve tüm İSTEK Okulları’nın yabancı diller programlarını takip eden bir direktörlüğümüz var. Yabancı dil eğitimi planlamasında bizlere destek oluyorlar. Şunu söylemeliyim; dil öğrenilmez, edinilir. Bir insanın dil edinmesi için onu, o dile çok sık maruz bırakmak gerekir. Bizim hedefimiz; çocuğumuzun akademik İngilizce’yi konuşabiliyor olması. Bu süreç de ana dil edinir gibi uzun yıllara yayılmalı. İSTEK Okulları’nda ‘kur sistemini’ uygulamıyoruz. Her seviyedeki öğrenci dil eğitimini aynı sınıfta alıyor. Burada en kritik nokta şudur; öğretmenler ellerinde etkinlik dosyalarıyla derse giriyor. Her öğrencinin kendi seviyesine göre farklı farklı etkinliklerle onları besliyorlar. Herkes aynı anda diyalog halinde. En yüksek seviyedeki öğrenci ile en düşük seviyedeki öğrenci aynı anda dil ediniyor ve birbirlerinden öğrenme süreci başlıyor. Yabancı dil derslerinde kimse Türkçe konuşmaz. Çocuklar yabancı dili konuşmak mecburiyetinde kalıyor. Dili, yaşamsal zorunluluk haline getirdiğiniz zaman edinilmesi daha kolay oluyor. Tabii, biz dil edindirirken bu süreci uluslararası geçerliliği olan sınavlar ve belgelerle de taçlandırıyoruz. 12. sınıftan mezun olan öğrencimiz buradan Toefl belgesiyle gidiyor.

 

Gelelim eğitimci kadronuza. Kadronuz kaç kişiden oluşuyor?

100’e yakın bir eğitimci kadrosuyla buradayız. Eğitimde bir duruşumuz, bir vizyonumuz, bir hedefimiz var. Biz büyük ve güçlü bir aileyiz. Ekip olmaya, ekip ruhuna çok inanıyoruz. Kocaeli’de ilk yılımız. Tanışma, tanınma sürecini yaşıyor olabiliriz ama 35 yıllık birikimle buradayız. Öğretmen eğitimlerine çok önem veriyoruz çünkü aynı dili, aynı bakış açısını, aynı hedefleri taşımayı arzu ediyoruz. Bunun için öğretmenlerimizi hizmet içi eğitimlerle sürekli destekliyoruz. Ulusal, uluslararası paylaşım toplantılarımızla değişen dünyaya uyum sağlıyoruz. Eğitim bir bilim ve davranışlarımız, öğrenciye verebileceklerimiz zenginleşmeli. İyi bir okul iklimi, doğru bir okul olmak sadece birkaç kişinin gülmesiyle gerçekleşmez. Öğrencileri karşılayan güvenlik personelimizden yemeğimizi yapan arkadaşımıza, temizlik konusunda destek olan çalışma arkadaşlarımızdan idarecilere ve öğretmenlerimize kadar herkesin mutlu olmasını isteriz, bu ekibin vazgeçilmez bir parçası olduğumuzu hepimiz hissederiz ve hissettiririz. Okulumuz bizim için iş değil, uzun saatlerimizi geçirdiğimiz bir yaşam alanı. O yüzden bu yaşam alanında mutlu olmayı çok önemsiyoruz. İyi hissetmeyi çok önemsiyoruz.

 

Çok güzel bir kampüsünüz var, biraz da okulunuzun donatılarından bahseder misiniz?

Tabii ki... Yarı olimpik yüzme havuzumuz var ve aktif olarak kullanıyoruz. Okul öncesi ve ilkokulda beden eğitimi dersleriyle beraber iki haftada bir yüzme dersi veriyoruz. Yüzme dersini, ortaokul ve lisede seçmeli olarak sunduk. Yüzme dersleri için kadrolu üç yüzme antrenörümüz var, ayrıca yüzme takımımız oluşuyor. Fen, biyoloji ve kimya olmak üzere 4 laboratuvarımız ile matematik atölyemiz var. Ortaokul kısmımızda 2 fen bilgisi laboratuvarımız, lisede ise biyoloji ve kimya laboratuvarımız mevcut. Hemen hemen her hafta anlatılan konular laboratuvarda deneylerle taçlanıyor. Laboratuvarlar sürekli açık. İlkokul, ortaokul ve lise öğrencileri aktif olarak laboratuvarı kullanıyor. Matematik atölyemizde de çocuklar matematiğin sadece bir ders olmadığını öğreniyor. Burada çocukların stratejik düşünme ve organizasyon becerilerini geliştiriyoruz. Her sınıf haftada en az bir kere matematik dersini atölyede işliyor. Ayrıca 300 yıldır çözülemeyen bir matematik sorusunu çözmesi ile ünlü olan matematik öğretmeni Hakan Alabalık, her ay İzmir’den geliyor ve matematik formüllerinin nerede kullanılacağına dair seminerler veriyor. Robotik kodlama atölyemiz de var ama biz robotiğin sadece bilgisayar başında yapılan bir şey olduğuna inanmıyoruz. Kodlama aynı zamanda algoritmik düşünme şeklidir. Çocuklarımız bu algoritmayla üretim yapıyor. Okulumuzda müzik sınıfımız da var. 23 piyanomuz mevcut burada. Öğrenciler geri dönüşüm sayesinde kendi müzik aletlerini dahi yapıyor.

 

 

İSKOTEK UYGULAMASI

 

Okulunuzda ilginç de bir uygulama var. İskotek nedir?

İskotek, bize özel bir uygulama, isim babası da lise müdürümüz Koray Damarlı’dır. Çocuklarımız ders yaparken ya da yemek yerken belirli zamanlarda bir anda hareketli bir müzik çalıyor ve herkes yaptığı işi bırakıyor, sınıflarından çıkıyor, 1,5 dakika boyunca dans ediyor. Dansa öğretmenler, idareciler, hatta tüm personel eşlik ediyor. Burada amacımız hem çocuklarımızın hem tüm personelimizin ve eğitimcilerimizin enerjilerini toparlamak; dans ederek kendilerini iyi hissetmelerini sağlamak. Müzik bittiğinde herkes tekrar yaptığı işe ve sınıfına dönüyor.

 

Okulda kantin olmadığını da gördük…

Evet, okulumuzda kantin yok. Yemekhanemiz var. Yemeklerimiz burada aşçılarımız tarafından pişiriliyor. Uzman diyetisyenler ve gıda mühendisleri tarafından hazırlanan bir menümüz var. Kahvaltı, öğlen yemeği ve ikindi atıştırmalığı sunuyoruz çocuklarımıza. Her çocuğumuzun sağlığını önemsiyoruz.

 

 

KENDİ ENERJİSİNİ ÜRETECEK

 

Velilerinizle iletişiminiz nasıl?

Derslerimize belirli aralıklarla velilerimizi davet ediyoruz, veli katılımını önemsiyoruz. Mesela ilk yüzme dersine velimiz gelir ve dersi izler. Sene sonunda da aynı şekilde gelip, çocuğunun gelişimini görme imkanı bulur.

 

Bir de ekolojik bir okulsunuz…

Evet, en önemli özelliğimiz ekolojik bir okul olmamız. Dünya bir tane ve hepimizin. Bugün geldiği noktada hepimizin payı var. Kendi enerjimizi kendimiz üretmek adına TÜBİTAK ile gerekli protokolleri imzaladık. Güneş enerjisini kullanarak elektriğimizi kendimiz üreteceğiz. Bunun yanında sosyal sorumluluk projelerini çok önemsiyoruz. Lise öğrencilerimiz Avustralya’daki yangınlardan sonra okulumuzda çok fazla kağıt ve plastik bardak kullanımı olduğunu söyleyerek bunu sıfıra indirmek için çalışmalara başladı. Bunun yanında bin 500 ağaçlık bir İSTEK Ormanı oluşturma projesini hayata geçireceğiz.

 

Son olarak bir çocuk ya da genç neden İSTEK’li olmalı?

Şu ana kadar anlattıklarımın hepsi bir çocuğun neden İSTEK’li olması gerektiğini özetliyor diye düşünüyorum. Aynı zamanda İSTEK’li olmak bir kültürdür. Burada çocuklar sadece bir okulda okumuyor, aynı zamanda bir kültürün parçası oluyor. Bu çocuklar aynı anda iş hayatına, sosyal hayata girecek; birbirini anlayan, aynı dilden konuşan iş insanı olacaklar. Kocaeli’de de İSTEK’li bir nesil yetiştirmek istiyoruz.

 

 

İLETİŞİM

Adres: Barbaros Mh. Yunus Emre Cd.

No:12 Başiskele/Kocaeli

E-mail: info@istekkocaeliokullari.com

Tel: 0262 335 43 55 / 0262 335 43 01-02

NASIL ARANDI: #İSTEK # eğitim # çocuklar # öğrenci # istek vakfı # başiskele # kampüs # öğretim # ekolojik okul # sanat # felsefe # kocaeli

YORUMLAR
Yaptığınız yorumlar editör onayından geçmektedir.