Bazı ikililer çok yakışır. Bal ile kaymak, patates ile ketçap, tiyatro ile müzik gibi…
Evet, bugünkü konumuz biraz müzikal biraz da Elsa…
Sizi bilmem ama ben müzikal tiyatrolara bayılırım.
Bence tiyatroya renk katan en önemli unsurlardan biri müzik.
Müzik tamam, peki neden Elsa dedim sizce? Çünkü Türkiye’nin Elsa’sı ve müzikal sevdalısı Begüm Günceler ile çok güzel bir röportaj yaptım.
Hep merak etmişimdir animasyonlar için nasıl seslendirme yapıldığını.
Bu röportajda Begüm Abla, nasıl seslendirme yapıldığını anlattı. Bu arada size çok güzel bir haberim var.
Çoğumuzun heyecanla beklediği ‘Karlar Ülkesi 2’, 20 Kasım’da vizyona girdi!
Ben daha gidemedim ama en kısa zamanda gideceğim.
Eminim ki, çocukların, özellikle de kız çocuklarının gönlünde taht kuran Elsa, yine harika ve macera dolu bir hikâye ile bizleri sinema salonlarında bekliyor.
Eee, ne duruyorsunuz?
Önce Begüm Abla ile yaptığım bu keyifli röportajı okuyunuz, sonra da Elsa’nın macerasına katılınız efendim…
Adım Begüm. Müzikale, küçük yaşlarda televizyonda izlediğim müzikalleri mırıldanarak başladım. Sonrasında aldığım piyano ve şan eğitimi, babamın yurt dışından getirdiği müzikal kitapları derken bir anda kendimi müzikallerin büyülü dünyasının içinde buluverdim.
Dünyadan kopup, yepyeni ve renkli bir dünyaya adım atmak demek. Her seferinde farklı bir haz, her seferinde bambaşka bir keşif duyuyorsun. Ve hiç bitmiyor!
Gurur verici.
İlk filmde yeteneklerinden oldukça korkan ve sırf bu yüzden kendini yalnızlığa adamış biriydi. İçi sevgi dolu olmasına rağmen, güçlerinden korktuğu için bunu gösteremiyordu. İkinci filmde ise çok daha kendinden emin, güçlerinin farkında ve içindeki sevgi ve sevdikleri için tüm fedakârlıkları yapabilecek bir abla.
Belli seçmeler yapılıyor. Animasyonlar için olan şartlarla, normal filmler için olan şartlar farklı genelde. Animasyonda orijinali konuşan kişinin ses rengi ile Türkiye’deki kişinin ses renginin benzemesi gerekiyor. Şarkı söylemesi isteniyorsa, otomatikman baya bir kişi eleniyor çünkü şarkı söyleyip dublaj yapabilen kişi sayısı ülkemizde az. O şarkıyı söyleyebiliyor olması lazım yani sadece konuşmak yetmiyor. Bu sebeple bazen konuşmacıyı ve şarkıcıyı ayrı ayrı seçiyorlar ki çeşitlilik olsun, hep aynı insanlar seslendirmesin.
Elsa’nın filmdeki ruhunu yansıtabilmeye dikkat ettim. Begüm’den çıkıp, Elsa olmaya çalıştım. Kendimi onun yerine koydum ve hislerimi o şekilde yansıtmaya çalıştım. Seslendirme yaparken düzgün Türkçe, diksiyon, fonetik, artikülasyon, senkron, his, karakter, doğaçlama vb. durumlar söz konusu. Bunlar bir seslendirme sanatçısında olması gerekenler. Ayrıca kulak çalışılmalı, nefes kontrolü bilinmeli ve mümkünse şan dersleri alınmalı.
Seçmesine girdim. Şarkı geldiğinde “Bu Idina Menzel’in sesi!!!” diyerek bu seçmeye girmeyi çok istedim. Sonrasında seçildim J
Sanırım hem şarkıcılık hem oyunculuk hem de dansın bir arada olmasıydı. Hepsini yapmayı çok seviyordum küçükken. Hâlâ da öyle!
Tabii ki çok saçma geldi ama yapacak bir şey yok, her ülkenin belli kuralları var. Ben yine de bunu bir şekilde başarabilmek için elimden geleni yapmıştım ama olmadı. Ben de ülkeme döndüm.
Eğitim veren birkaç özel akademi var. Bunun haricinde İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı bu sene ilk kez Müzikal Tiyatro Lisans bölümüne öğrenci alımı yaptı. Yavaş da olsa eğitim veren yerlerin sayısı artıyor. Daha çok öğrenci yetiştirip, elbirliği ile bu sektörü geliştirmekten başka seçenek yok sanırım.
Var ancak şu an hazırlık aşamasında.
Yeni nesilde ve genelde Türk öğrencilerimde şöyle bir huy var: “Söylenmediği zaman merak etmemek.” Yani şu, bir öğretmen size ödev vermediği sürece, “Acaba bu müzikali kim yazmış? Bu besteci başka ne yapmış? 1960’ların müzikalleri nasılmış?” gibi sorular sormuyor öğrenciler. Merak edip, derinlemesine araştırmak gibi bir huy edinmemişler J Hep bunun kavgasını yapıyorum. Tavsiyem şu olabilir: Müzikal tiyatro seviyorsanız, tarihini öğrenin. En önemli yazarları, bestecileri, işleri bilin. Sanat tarihi bilin. Devamlı yeni oyunlar okuyun. Yeni şarkılar dinleyin. Hiç durmayın ve hep merak edin. Tek bir müzikale saplanıp kalmayın! Müzikal okyanusunda bilmediğiniz binlerce iş var. Kimsenin size 'ödev' vermesini beklemeyin. Siz merak edin. Siz araştırın. Ve siz öğrenin.
NASIL ARANDI: #bilge çolak # röportaj # sanat # tiyatro # müzikal # Begüm Günceler # elsa # oyun # kocaeli life