26-04-2024 15:34

Başarılı bir hekim, sevgi dolu bir anne… Prof. Dr. Rabia Terzi

   0 Kişi Yorum Yaptı   Eklenme Tarihi: 29/04/2022
Fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanı Prof. Dr. Rabia Terzi hastalarının gözünde başarılı bir hekim, çocuklarının gözünde ise sevgi dolu ve destekleyici bir anne
.stripslashes($urun->baslik).

RÖPORTAJ: SERPİL ÇOLAK

FOTOĞRAFLAR: İSMAİL HAKKI TİMUÇİN

 

Prof. Dr. Rabia Terzi, kariyerinde zirveye ulaşmış bir hekim. Sağlık Bakanlığı’na bağlı çeşitli hastanelerde yaklaşık 15 yıl görev yapan, yoğun çalışma temposuna rağmen akademik kariyerine devam eden, ‘doçent’lik unvanını aldıktan sonra hastalarına daha fazla vakit ayırabilmek için kendi kliniğini açan ve kariyer yolculuğunu geçtiğimiz yıl ‘profesör’ olarak tamamlayan başarılı bir isim.

Kliniğinde hastalarına şifa dağıtırken ders verdiği KOSTÜ’de öğrencilerine yol gösteren, aynı zamanda pırıl pırıl iki evlat yetiştiren sevgi dolu bir anne. Çocuklarına kimi zaman arkadaş gibi yaklaşan, kimi zaman da belli sınırlar çizen; onlarla kaliteli vakit geçirebilmek için her fırsatı değerlendiren Prof. Dr. Rabia Terzi, birlikte en çok karavan seyahatleri yapmayı ve doğada zaman geçirmeyi sevdiklerini söylüyor.

Prof. Dr. Rabia Terzi yoğun temposuna rağmen sürekli yenilik peşinde koşuyor. Kliniğini sadece hasta kabul eden bir merkez olmanın dışında sağlıklı yaşam merkezine dönüştürme hedefinde olan Prof. Dr. Rabia Terzi, mayıs ya da haziran ayında da kadınlara yönelik bir atölye çalışması yapmaya hazırlanıyor. Gelin, gerisini Prof. Dr. Rabia Terzi’den dinleyelim.

Rabia Hocam, öncelikle kendinizden kısaca bahseder misiniz?

İzmit doğumluyum. İlk, orta ve lise öğrenimimi Kocaeli’de tamamladım. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunuyum. Fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanlığımı 2004 yılında İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde aldım. Sonrasında Isparta Eğirdir Kemik Eklem Hastalıkları Hastanesi’nde çalıştım. 2006-2009 yılları arasında İzmir Ödemiş Devlet Hastanesi’nde, 2009-2017 yılları arasında ise Kocaeli Derince Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde görev yaptım. 2016 yılında doçentlik, 2021 yılında profesörlük unvanı aldım. Halen kendi kliniğimde çalışıyorum, aynı zamanda Kocaeli Sağlık ve Teknoloji Üniversitesi’nde ders veriyorum. Evliyim, iki çocuk annesiyim.

Uzmanlığınızı ‘fizik tedavi ve rehabilitasyon’ üzerine yapmanızın özel bir nedeni var mı?

Tıp fakültesini bitirdiğimde, uzmanlık eğitimimi hangi dalda alacağım konusunda kararsız kalmıştım. Aslında ilk düşüncem kardiyoloji uzmanlığıydı. Eşim benden önce uzmanlık eğitimine başlamıştı, branşı itibarıyla çok yoğun çalışıyor ve çok nöbet tutuyordu. Maalesef ülkemizde hekim olmak çok zor. Ağır çalışma koşulları, yoğun nöbetler… Herkesin kolayca tolere edebileceği şeyler değil bunlar. Onun bu yoğun temposunu görünce en azından birimizin nöbet yoğunluğu daha az olan, daha rahat çalışma koşullarına sahip bir branşta uzmanlık yapması düşüncesi oluştu. Fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanlığını tercih etmemim ilk nedeni nöbeti az bir branş olmasıydı. Tıpta Uzmanlık Sınavı’na (TUS) girip yeterli puanı alınca, uzmanlık eğitimime başladım. Mesleğe başladıktan sonra ‘daha doğru bir tercih yapamazdım’ diye düşündüm. Seçtiğim bölüm gereği; yaşlı, birtakım özürleri ve kısıtlamaları olan bireylerle çalışma imkanımız da oluyordu. Bu hastalara bir şeyler katabilmek ya da ağrısı olan bir hastayı rahatlatarak hayır duasını almak mesleğimin en tatmin edici yanı diyebilirim.

Derince Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde 8 yıl görev yaptınız ve doçentlik unvanını aldıktan sonra kendi kliniğinizi açmaya karar verdiniz. Sizi bu kararı almaya iten neydi?

Sağlık Bakanlığı’na bağlı çeşitli hastanelerde yaklaşık 15 yıl hizmet verdim. Bu hastanelerde çalışırken en büyük sıkıntım, zamandı. Biliyorsunuz, hastaneler çok kalabalık oluyor. Merkezi randevu sistemi nedeniyle her 5 dakikada bir hasta bakmak zorundasınız ve bu süre hasta için yeterli değil. Bu durum çoğu zaman beni sıkıntıya sokuyordu. Özellikle doçentliğimi aldıktan sonra hasta için yapabileceğim çok şey olduğunu fakat kısıtlı zamanda bunların çoğunu gerçekleştiremediğimi gördüm. Bu da beni mutsuz etmeye başladı. Böyle olunca, hastalara uzun vakit ayırabileceğim, onları daha iyi dinleyebileceğim, rahatça muayene edip, tedavilerini özgürce yapabileceğim bir ortam yaratma isteği doğdu. Bu yüzden klinik açmaya karar verdim. Kliniğimi açalı yaklaşık 5 yıl kadar oldu, iyi ki böyle bir karar vermişim. Hastalara yeterli vakit ayırıp, en uygun modern tedavi protokollerini uygulayabildiğim için çok mutluyum.

AYNI ZAMANDA GETAT MERKEZİ

Kliniğinizde uyguladığınız tedavi yöntemleri hakkında biraz bilgi verir misiniz?

Fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanı olduğumdan, kliniğimizde sıklıkla kas iskelet sistemine ait tüm problemlerin tedavilerini uyguluyoruz. En fazla ilgilendiğimiz hastalıklar arasında bel ve boyun fıtıkları, kireçlenmeler, omurgada darlık ve kaymalar, menisküs yırtıkları, çapraz bağ lezyonları, omuz rotator kas yırtıkları, donuk omuz, sinir sıkışmaları, skolyoz ve diğer duruş bozuklukları, tendon problemleri, bağ yaralanmaları, fibromiyalji, romatizmal hastalıklar, kas hastalıkları, kemik erimesi ve lenfödem yer alıyor. Öncelikle hastamızı dinleyip detaylı muayene ettikten sonra gerekli laboratuvar ve görüntüleme yöntemleriyle bütüncül bir şekilde değerlendiriyoruz. Sonrasında uygulayacağımız tedaviye karar veriyoruz. Tedavi  seçenekleri  arasında; medikal tedavi (ilaç tedavileri), eklem  enjeksiyonları, tetik nokta enjeksiyonları, kuru iğneleme, tendon  enjeksiyonları, sinir sıkışmalarına özel enjeksiyonlar, ganglion enjeksiyonları, proloterapi, PRP ve kök hücre enjeksiyonları, fizik tedavi ve rehabilitasyon uygulamaları (elektroterapi, termal uygulamalar, kişiye özel teröpotik egzersizler, ortopedik rehabilitasyon, nörolojik rehabilitasyon, el rehabilitasyonu, skolyoz rehabilitasyonu, lenfödem rehabilitasyonu), manuel terapi uygulamaları, klinik  masaj, kinesiotaping ve  klinik pilates yer alıyor.

Kliniğiniz aynı zamanda bir GETAT merkezi değil mi?

Evet, aynı zamanda bir GETAT merkeziyiz. Sadece kas iskelet sistemi hastalıklarında değil; migren, astım, alerji, infertilite, anksiyete, obezite, sindirim sistemi hastalıkları (disbiyozis, SİBO, irritabl barsak sendromu), hipertansiyon, huzursuz bacak sendromu, diyabet, cilt hastalıkları gibi bir çok hastalıkta, hastalarımıza tedavi seçenekleri sunabiliyoruz. Sağlıklı kişilerde ise bağışıklık sistemini desteklemek, anti aging amaçlı, aynı zamanda güzellik ve estetik alanlarında bu tedavilerden yararlanabiliyoruz. Akupunktur tedavileri, medikal ozon tedavisi, mezoterapi, nöralterapi, hacamat kupa tedavileri, detoks ve selasyon tedavisi, IV (Damar yolu ile uygulanan tedaviler yani yüksek doz C vitamini, glutatyon, alfa lipoik asit) bu alanda uyguladığımız tedaviler arasında yer alıyor. Ayrıca kliniğimizde beslenme ve diyet danışmanlığı hizmeti de veriyoruz.

Tamamlayıcı tıp sayesinde daha kısa sürede sonuç alındığını söyleyebilir miyiz?

Tamamlayıcı tıp; hastalar tarafından bazen yanlış algılanabiliyor; çok mucizevi bir tedavi gibi lanse edilip, kişilerin normalde alması gereken tedavileri bırakma yanılgısına düşmelerini sağlıyor, öncelikle bunu düzeltmek isterim. Bu bağlamda kliniğimde modern tıp ilkeleri her zaman ilk tedavi seçeneğidir ancak bazı hastalarda bu yöntemleri de tedavi seçeneklerine ekleyerek, daha hızlı ve daha iyi bir etki alabiliyoruz. İsminden de anlaşıldığı gibi bu tedavileri tamamlayıcı olarak kullanıyoruz.

Daha çok hangi hastalıkların tedavisinde, hangi tamamlayıcı tıp yöntemlerinden yararlanıyorsunuz?

Ağrılı kas iskelet sistemi problemlerinde tamamlayıcı tıp yöntemlerinden daha çok ağrı mezoterapisi, nöral terapi, majör ve minör ozon uygulamaları ve akupunktur uygulamalarını sıkça kullanıyoruz. Fibromiyaljide nöral terapi ve özel diyet programlarını, migren tedavisinde akupunktur ve nöral terapi uygulamalarını mutlaka öneriyoruz. Sigara bırakma ve kilo vermede akupunktur, bölgesel yağlanma ve kilo sorunlarında mezoterapi uygulamaları ilk seçeneklerden. İnfertilite ve tüp bebek tedavisini desteklemede, gebeliğe bağlı bulantılarda, alerji, astım ve kronik akciğer problemlerinde akupunktur oldukça etkili. Medikal estetik alanında; ciltte kırışıklıkları engellemek, cildi yenilemek, yara ve skar oluşumunu azaltmak için ozon enjeksiyonları, mezoterapi ve PRP uygulamalarını tercih ediyoruz. Bağışıklık sistemini desteklemede, kronik yorgunluk sendromunda ve fibromiyaljide majör ozon, hacamat, IV glutatyon ve yüksek doz C vitamini uygulamaları en sık başvurduğumuz GETAT yöntemleri arasında yer alıyor.

PİLATES VE DİYETİSYEN

Kliniğinizde hastalarınız için aletli pilates uygulaması da başlattınız, buna neden ihtiyaç duydunuz?

Fizik tedavi ve rehabilitasyon alanı egzersiz ile bütünleşen bir alan. Hastalarımız genelde ağrı ile bize başvuruyor. Yaptığımız tedavilerle ağrılar rahatlayınca; genellikle egzersiz, pilates, yoga, yüzme gibi aktiviteler öneriyoruz. Hastalarımızın bu egzersizlere çoğu zaman devam etmediğini ya da uygun olmayan merkezlere gidip spor yaralanmalarıyla tekrar bize başvurduklarını gördük.  Kendi hastalarımıza bu alanda destek olabilmek ve skolyoz, duruş bozuklukları gibi bazı hastalıklarda tedaviyi desteklemek amacıyla bu uygulamayı başlattık.

Bünyenize bir de diyetisyen kattınız, hastalarınızın bu yönde bir talebi mi oldu?

Hastalarımızı tedavi ederken kilo kontrolünü önemsiyoruz. Kilo vermek birçok ağrılı kas iskelet sistemi problemine olumlu katkı sunuyor. Aynı zamanda bazı hastalıklarda uygulanan özel diyetler hastanın yaşam kalitesini artırıyor. Barsak florasında meydana gelen bozuklukların (SİBO, disbiyozis) birçok romotolojik hastalık gelişiminde sorumlu olabileceği düşünülüyor. Dolayısıyla bizim hasta profilimiz için diyetisyen desteğinin katkısı tartışılmaz. Hem multidisipliner çalışma hem de hastalarımızın talebi doğrultusunda diyetisyen Gizem Şakar ile çalışmaya karar verdik.

Aynı binada yeni bir merkez daha açtınız, bu merkezin özelliği nedir?

Yeni açtığımız merkezimizde fizyoterapistlerimizin hizmet verdiği klinik pilates salonumuz, manuel terapi ve klinik masaj salonlarımız yer alıyor. Bu merkezde özellikle bel fıtıkları, boyun fıtıkları, kireçlenmeler, omurga, eklem problemleri, skolyoz, kifoz, postur (duruş) bozuklukları, kas ağrıları (myofasiyal ağrılar), fibromiyalji, ameliyat sonrası kas zayıflığı olan hastalara hizmet veriyoruz.

PROFESÖR UNVANI ALDI

Hastalarınızla ilgilenirken bir yandan da akademik kariyerinize devam ettiniz ve ‘profesör’ oldunuz, nasıl bir duygu?

Yaklaşık 15 yıl Sağlık Bakanlığı’na bağlı çeşitli hastanelerde aktif olarak hasta görerek, akademik kariyer yapmaya çalıştım. Benim için doçentlik sınavı bir dönüm noktasıdır. Hastanede günde 80-90 hasta bakıp, doçentlik dosyası için gerekli akademik çalışmaları yapmak, sonrasında doçentlik sınavına hazırlanmak oldukça zordu. Bu kadar zor koşullarda bu unvanı almışken, bu yolculuğa devam etmeden olmazdı. 2021 yılında profesör unvanı aldım. Kocaeli Sağlık ve Teknoloji Üniversitesi’nde akademik çalışmalarıma devam ediyorum. Gerçekten harika bir duygu. Duygunun ötesinde arka planda çok yoğun bir emek ve özveri var.

Kocaeli Sağlık ve Teknoloji Üniversitesi’nde ders vermeye başladınız, öğrencilerle aranız nasıl?

Gençlerle bir arada olmak çok keyifli, insana ayrı bir dinamizm katıyor. Gençler gümbür gümbür geliyor. Onlar adına gelecekten çok umutluyum. Hepsini çok seviyorum. Aramız iyi. Gerçi onlara sormak lazım. Öğrencilerimizi geleceğe en iyi şekilde hazırlamak için diğer öğretim görevlisi arkadaşlarımızla elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyoruz. Mezun olduklarında bizi güzel hatırlasınlar, mesleklerinde başarılı olsunlar, temel hedefimiz bu.

Hekimlikle beraber öğretmenlik de yaparken, sorumluluklarınız iki kat arttı, bu sizi korkutmuyor mu?

Akademik bir ortamda bulunmak, eğitim sürecinin içinde yer almak, öğrenciler ile etkileşim halinde olmak oldukça keyif verici. Kliniğimde hastalarımla geçirdiğim zamanlar da benim için çok değerli. Her iki süreci birlikte yürütmek biraz yorucu olsa da işimi severek yaptığım için üstesinden gelmeye çalışıyorum.

Bir yandan klinikteki hastalar bir yandan öğrenciler derken, kendinize vakit ayırabiliyor musunuz?

Devlette çok yoğun çalışıyordum, kendi kliniğimde kendime daha fazla zaman ayırırım diye düşünürken, evdeki hesap çarşıya uymadı. Baktım ki gün geçtikçe kendi kliniğimde de oldukça yoğun çalışmaya başlamışım. Mesai saatlerim uzadı, hafta sonu da çalışıyorum. Bu bende biraz stres yarattı maalesef ancak 2022 yılı için söz verdim, kendime daha fazla zaman ayıracağım.

KARAVANLA SEYAHAT

Boş vakitlerinizi nasıl değerlendiriyorsunuz, yorgunluğunuzu ve stresinizi atmak, rahatlamak için özel uğraşlarınız var mı?

Kitap okumayı çok seviyorum, haftada bir kitap bitiririm.  Müzik diğer ilgi alanım. Tabip Odası Türk Müziği Korosu’nda ve KOTİLDER’in halk müziği korosunda yer alıyorum. Şu sıralar bağlama çalmayı öğrenmeye çalışıyorum ancak pek başarılı olduğumu söyleyemeyeceğim. Yeni rotalar oluşturup gezmeyi, farklı kültürler tanımayı ailece seviyoruz. Pandemi döneminde sekteye uğrasa da yılda birkaç kez yurt dışında bir rota belirleyip, geziyorduk. Pandemi döneminde karavan merakımız oluştu. Karavanımızla yeni rotalara doğru ailece seyahat etmek çok iyi geliyor.

Eşiniz, kadın hastalıkları ve doğum uzmanı Hasan Terzi de sizin gibi profesör ve o da çok yoğun çalışıyor, bu tempoda birbirinizi görebiliyor musunuz?

Evet, ikimizin de yoğun bir iş temposu var maalesef ancak birbirimize mutlaka zaman ayırıyoruz. Ailecek kaliteli zaman geçirmek için emek harcıyoruz.

Bir oğlunuz, bir de kızınız var yanılmıyorsam, kaç yaşındalar, hangi okula gidiyorlar?

Oğlum Onat 15 yaşında, Özel Koç Lisesi hazırlık sınıfında, kızım Zeynep ise 9 yaşında, Sınav Koleji ilkokul 3’üncü sınıfta.

Bu kadar yoğun çalışma temposunun içinde iki çocuk büyütürken en çok hangi konuda zorlandınız?

Yoğun iş temposu içerisinde en büyük sorun zaman. Çocuklarımıza yeterince zaman ayırmak konusunda hep zorlandık. Hep bir işimiz ve yetiştirmemiz gereken şeyler vardı. Çocuklarımızın bazı özel zamanlarında yanlarında olamadık. Bu konuda şansımız, aile büyüklerimizin bize    desteğiydi.

SEVGİ DOLU BİR ANNE

Kendinizi nasıl bir anne olarak tanımlarsınız? Çocuklarınızı yetiştirirken, nelere dikkat ettiniz?

Çocuklarımı yetiştirirken; bazen arkadaş gibi bazen de sınır çizen bir ebeveyn gibi davranıyorum. Onlara duyduğum sevgiyi davranışlarımla her zaman göstermeye çalışıyorum. Nasıl bir anne olduğumun değerlendirmesi elbette onlara ait ancak bu konuda çok mütevazı olamayacağım, destekleyici ve sevgi dolu bir anneyim. Bağımsız ve özgüveni yüksek bireyler  olarak yetişmeleri, sorumluluk almaları konusunda özellikle çaba gösteriyorum. ‘Dünyada iki tip insan vardır’ diyorum, iyi ya da kötü. İyi insanlar olup, topluma faydalı bireyler olsunlar istiyorum. Etraflarındaki insanları doğru seçmelerini, gerektiğinde ‘hayır’ diyebilmeyi bilen bireyler olarak yetişmelerini sağlamaya çalışıyorum. Dünya insanı olmaları, en az 2 yabancı dil bilmeleri konusunda akademik anlamda destekliyorum. Çocuklar duyduklarını değil gördüklerini yapma eğiliminde, onlara örnek olmaya çalışıyoruz. Kendilerine yetebilmeyi, anı yakalamayı bilmeleri, doyumsuz bireyler olmamaları, elindekilerle yetinmeyi bilmeleri konusunda telkinlerimiz oluyor. Mutlaka sanat dallarından biriyle uğraşmalarını, bol kitap okumalarını da öğütlüyorum.

Çocukların bebekliğine dönme şansınız olsaydı; ‘asla yapmazdım’ ya da ‘iyi ki yapmışım’ dediğiniz noktalar neler olurdu?

Çocuklarım doğduğunda oğlumda yaklaşık 1 yıl, kızımda 6 ay işe dönmemiştim, birebir çocuklarımla ilgilenmiştim, ‘iyi ki bunu yapmışım’ diyebilirim. Onlarla geçirilen her an çok değerli. ‘Asla yapmazdım’ dediğim bir şey yok.

Çocuklarınız, en çok yaptığınız hangi yemeği sever?

Genellikle yemek seçmezler. Ancak köfte, spagetti, mantı favori yemekleri diyebilirim.

Çocuklarınızla ilgili hayalleriniz nelerdir?

Onlar adına hayallerimi; kendine güvenen ve kendi ayakları üzerinde durabilen bireyler olsunlar, severek yapacakları ve başarılı olabilecekleri birer meslek edinsinler, iyi bir aile kurabilsinler, mutlu olsunlar ve çevrelerindekileri mutlu etsinler, dünya insanı olsunlar şeklinde özetleyebilirim. Özetlemezsem, bu röportaj bitmez… 

Çocuklarla beraber neler yapmaktan hoşlanırsınız?

Çocuklarımızla birlikte bu sıralar en büyük hobimiz karavanımızla yaptığımız seyahatlar ve karavan kampı diyebilirim. Doğada zaman geçirmek ve minimalizm hepimize çok iyi geliyor.

KADINLARA YÖNELİK ATÖLYE

Doktor bir anne ve babanın çocukları olarak aynı mesleği yapmalarını ister misiniz, bu yönde bir eğilimleri var mı?

Çocuklarıma doktor olmaları konusunda olumlu ya da olumsuz bir yönlendirmem olmaz. Hekimlik çok uzun ve yorucu bir yol maalesef. Bitmeyen bir maraton, özellikle akademik kariyer hedefliyorsanız zorlu sınavlar sizi bekliyor. Çok emek ve özveri isteyen, ciddi sorumluluk gerektiren bir meslek. İşinizi işte bırakamıyorsunuz, her an telefonunuz çalabilir ya da aklınız hastanızda kalabilir. Hayatınızı hastalarınıza göre planlarsınız. Randevu almış size ihtiyacı olan hastalarınız mağdur olmasınlar diye hasta olsanız bile işe gidersiniz. Geceniz gündüzünüz yoktur, mesai kavramı nedir bilmezsiniz. Tüm bu zorluklara rağmen hastalarınızdan içtenlikle aldığınız bir teşekkür tüm zorlukları bir anda unutturur. Manevi tatmini çok yüksek bir meslek. Karar kendilerine ait, hekimlik mesleğiyle ilgili bir tercihleri şimdilik yok.

Mesleki olarak başka planlarınız var mı?

Güzel planlarımız var. Mayıs ya da haziran ayı içerisinde kadın sağlığı ile ilgili bir atölye çalışması yapmak istiyoruz.  Programda; kadın ve kemik sağlığı, doğru beslenme ve doğru gıda takviyesi kullanımı, fermente mutfak atölyesi, kas sağlığı, kişiye uygun spor seçimi, estetik anlamda tamamlayıcı tıp uygulamaları, genital estetik operasyonları, menapoz ve kadın sağlığı, düzenli jinekolojik muayenenin önemi gibi konulara yer verilecek. Ayrıca sosyal içeriği de olan güzel bir atölye çalışması olacak. Detayları yakında paylaşacağız.

Birisiyle yarım saat sohbet etme şansınız olsaydı, bu kim olurdu?

Tabii ki Atatürk… Türk milletinin en büyük talihi… Mavi gözlü dev… Bir dakika bile yeter, keşke olabilseydi. Bir kadın olarak kendi mesleğimizi yapabiliyorsak, belli haklara sahipsek, onun dehası ve ileri görüşlülüğü sayesindedir. Keşke ömrü daha uzun olabilseydi, daha neler yapardı kim bilir?

Geleceğe yönelik hedeflerinizi de öğrenmek isterim. Kariyer yolculuğunuz nasıl devam edecek?

Kliniğimi biraz daha farklı bir platforma taşımak istiyorum. Sadece hasta kabul eden bir merkez olmanın dışında; sağlıklı insanların da başvurabileceği, sağlıklı yaşam konusunda danışmanlık hizmeti alabilecekleri, hayat kalitelerini artırabilecekleri; birçok mesleki disiplini içinde barındıran, sağlıklı yaşam hizmetlerinin tam olarak yer aldığı bir merkez ve danışmanlık ofisi seklinde sürdürmek hedefim. Çeşitli atölyelerin, söyleşilerin yapıldığı, içinde sanat, müzik, resim, felsefe, psikoloji gibi alanlarda eğitimli insanların tecrübe ve bilgilerinden yararlanılan; insanların ruhen ve bedenen daha sağlıklı yaşam noktasında bilgi sahibi olabildiği, aynı zamanda keyifli zaman geçirip, kişisel gelişim anlamında kendilerine yeni bir şeyler katabildikleri bir merkez kurmak en büyük hayalim…

15 yıl sonra kendinizi nerede görmek istersiniz?

Genelde anda kalan, ‘carpe diem’ ruhunu yaşayan bir insanımdır. Çok uzun vadeli planlar yapmam. Bu anlamda hayatı devamlı kontrol eden, yön vermeye çalışan biri değilim. 15 yıl sonra ailemin, sevdiklerimin yanında, sağlıklı ve huzurlu bir ben görmek beni fazlasıyla mutlu eder. 15 yıl sonra sorgulayacağım şeyler; hayatı iyi yaşamaya dair yapmak isteyip yapabildiklerim ya da yapamadıklarımdır. Bir ‘check list’im var. 15 yıl sonra mesleki anlamda daha inaktif, kişisel ve sosyal anlamda daha aktif bir yerde, belki bir sahil kasabasında planladığım kitabı yazarken kendimi bulmak beni mutlu eder.

 

Adres: Yahya Kaptan Mah.

Şehit Ali İhsan Çakmak Sok.

Nazer-Inn İş Merkezi No:46/7

İzmit/KOCAELİ

Telefon: 542 520 00 15

Web: www.drrabiaterzi.com

NASIL ARANDI: #profdrrabiaterzi #fiziktedavi #rehabilitasyon #başarılıdoktor #uzmanhekim #sevgidoluanne #kostü #getatmerkezi #pilates #dolgu #kocaeli

YORUMLAR
Yaptığınız yorumlar editör onayından geçmektedir.