13-09-2024 10:50

Baş ve boyun kanseri cerrahisinde uzman isim: KBB Uzmanı Doç. Dr. Bayram Şahin

   0 Kişi Yorum Yaptı   Eklenme Tarihi: 04/12/2023
VM Medical Park Kocaeli Hastanesi’nin genç ve başarılı kulak burun boğaz uzmanı Doç. Dr. Bayram Şahin, ilimizde baş ve boyun kanser cerrahisini aktif olarak gerçekleştiren birkaç isimden biri
.stripslashes($urun->baslik).

RÖPORTAJ: ZEYNEP AKAR

FOTOĞRAFLAR: İSMAİL HAKKI TİMUÇİN

 

Uzun yıllar ilimizdeki bir kamu hastanesinde görev yaptıktan sonra yaklaşık yedi ay önce VM Medical Park Kocaeli Hastanesi ailesine katılan Kulak Burun Boğaz Baş ve Boyun Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Bayram Şahin, alanında ilimizin en başarılı hekimlerinden biri olarak gösteriliyor. Kulak burun boğaz (KBB) hastalıkları konusunda bugüne dek sayısız hastayı sağlığına kavuşturan Doç. Dr. Bayram Şahin, baş ve boyundaki kanser cerrahisini Kocaeli’de aktif olarak uygulayan ender isimlerden biri olarak da geniş bir çevre tarafından tanınıyor. Branşıyla ilgili hastalıkların yanı sıra burun estetiği ameliyatlarında elde ettiği dikkat çekici sonuçlarla da haklı bir üne sahip olan başarılı hekim ile KBB branşını ilgilendiren hastalıkları, tedavi yöntemlerini ve estetik uygulamalarda dikkat edilmesi gereken noktaları konuştuk.

Hocam, sizi tanıyabilir miyiz?

1988, Trabzon doğumluyum. Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden sonra ihtisasımı Çapa Tıp Fakültesi’nde Kulak Burun Boğaz Baş ve Boyun Cerrahisi üzerine tamamladım. Mecburi hizmetimi Malatya’da yaptım, 2018 yılında Kocaeli’ye geri döndüm. 2023 yılına kadar Derince Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde çalıştım, bu sürenin son 3 yılında başhekim yardımcısı olarak görev yaptım. Mart 2023’te doçent oldum, 2023’ün nisan ayından itibaren de VM Medical Park Kocaeli Hastanesi’nde görev yapıyorum.

 

KBB tam olarak hangi rahatsızlıklarla ilgilenir?

Aslında, bu alanın tam ismi kulak, burun, boğaz, baş ve boyun cerrahisi. Kulak, burun ve boğaz hastalıklarının yanı sıra baş, boyun, dudak, ağız içerisi, dil, ağız tabanı, yumuşak damak, sert damak, gırtlak, yutak, yemek borusunun ve soluk borusunun üst kısmında görülen tüm hastalıklar, tiroid bezi, kırıklar, iyi ya da kötü huylu tümörler bizim uzmanlık alanımıza girer. Daha kısa anlatmak gerekirse, boynumuzdan itibaren göz ve beyin hariç, başımızdaki tüm hastalıkların tamamı bizim alanımızdadır.

BAŞ VE BOYUN CERRAHİSİ

Baş ve boyunda görülen kanserlerle ilgili ameliyatları siz mi yapıyorsunuz?

Evet, özellikle baş ve boyundaki kanser cerrahisini aktif olarak uygulayan Kocaeli’deki birkaç hekimden birisiyim. Bu tür kanserlerde onkolojiyle birlikte çalışıyoruz. Bunun dışında  genel cerrahi ve beyin cerrahisiyle ortak alanlarımız oluyor. Örneğin, genel cerrahi yemek borusu kanserlerinin cerrahi tedavisini yaparken, yemek borusunun üst kısmı bizim alanımıza girdiğinden bizden destek alıyorlar.

Beyin cerrahlarıyla da kafa tabanı kısmında ortak çalıştığımız oluyor. Onların açık cerrahide ulaşabildikleri yerlere biz kapalı olarak, burundan ulaşabiliyoruz.

 

Hangi kanser türleri baş-boyun kanserleri içinde değerlendirilir?

Baş ve boyun kanserleri, başın ve boğazın belirli bölgelerindeki dokularda meydana gelen kanser türlerine verilen genel addır. Başlıca türleri ağız, ağız boşluğu, dudak, yutak, geniz ve gırtlak kanserleridir.

 

Bu kanserler ne gibi belirtiler gösterir?

Ağız içerisinde, diş etinde, yanakta, dilde, dudakta iki haftadan daha uzun süre devam eden herhangi bir yara ya da yine iki haftadan fazla süren ses kısıklığı ve yutma güçlüğü varsa hiç vakit kaybedilmeden bir KBB uzmanına görünmek gerekir. Ağız içindeki yaralarda kişilerin aklına ilk olarak diş hekimine başvurmak gelir ama başvurulması gereken branş KBB’dir. Hastanın bu şekilde zaman kaybetmesi kanserin yayılmasına, tedavinin zorlaşmasına neden olur. Yutma güçlüğü çok önemli bir şikayettir çünkü anatomik bir problemi olmayan kişide yutma güçlüğü olmaz. Yediği şey boğazına takılıyorsa mutlaka sorun vardır. Kafa tabanı kırıkları, beyin omurilik sıvısının burundan gelmesi de bizim branşımızı ilgilendirir. Böyle durumlarda hiçbir kesi olmadan, burundan girip yaptığımız ameliyatlarla çok başarılı sonuçlar elde edebiliyoruz.

ONKOLOJİ KONSEYİ

Birden fazla branşı ilgilendiren durumlarda nasıl bir yol izliyorsunuz?

Hastanemizde her hafta düzenli olarak toplanan çok güzel bir onkoloji konseyimiz var. Radyasyon onkolojisi, medikal onkoloji, radyoloji, genel cerrahi, KBB, üroloji, ortopedinin özellikle onkolojik hastalıklarla ilgilenen hekimleri bu konseye katılıyor ve hastalarımızın durumunu görüşüyoruz. Bu görüşmelerde hasta için en uygun tedaviye hep birlikte karar veriyoruz.

 

KBB alanında en çok karşılaşılan sorunlar hangileri?

Genel olarak çocuklarla ilgili bademcik, geniz eti, kulakta sıvı birikimi gibi problemlerimiz oluyor. Erişkinlerde ise burun tıkanıklığı ve burun eti büyümesiyle sıkça karşılaşıyoruz. Özellikle sigara içen kişilerde gırtlak kanseri; sigara ve alkol tüketenlerde ağız içi kanserleri, dil tümörleri ve bademcik tümörlerini sıkça görüyoruz.

 

O halde önce çocuk hastalıklarından konuşalım…

Çocuklar için yeni tanıştıkları her kişi farklı bir alerjen demektir. Dolayısıyla özellikle okul çağında çok fazla kişiyle temas ettikleri için sık sık enfeksiyon kapıyorlar. Alerjenler savunma sistemini tetikliyor ve çocuğun savunma sistemi olan bademcik ve geniz eti fazla miktarda antikor üretiyor. Buna bağlı olarak da büyüme oluyor. Geniz eti çok büyüdüğü zaman çocuk burundan nefes alamıyor, horlama başlıyor, ağzı açık uyuyor. Çocuğun uyku kalitesi düşüyor, çocuk sık sık uyanmaya başlıyor. Bu durumda, uyurken salgılanan büyüme hormonunun salınma ritmi bozuluyor, dolayısıyla çocuklarda büyüme gelişme geriliği olabiliyor. Bunun yanı sıra bademciği çok büyüyen çocuklar sürekli ateşleniyor, rahat beslenemiyor, lokmasını yutamıyor, geniz akıntısı midesini bulandırıyor. Bunların hepsi iştahsızlığa neden oluyor. Ayrıca geniz etinin büyümesine bağlı olarak kulaklarda biriken sıvı duyma kaybına da sebep olabiliyor.

BADEMCİK AMELİYATLARI

Bu sorunlar çocuklar büyüdükçe azalıyor mu?

Sorunlar uygulanan tedavilerle azalabilir ama göz ardı edilen sorunların sonuçları maalesef kalıcı olabilir. Örneğin, sürekli ağızdan nefes alan çocukların alt çenesi gelişemiyor ve dişlerin çıkacağı yer kalmıyor. Diş yapısı bozuluyor, yüz iskeleti değişime uğruyor. Bu sonradan düzeltilebilecek bir durum değil maalesef. En doğrusu, ihmal etmemek.

 

Bu sorunların kesin çözümü ameliyat mı?

Toplumda bademcik alınınca savunma sisteminin yetersiz kalacağına dair yanlış bir inanış var. Geniz eti için herhangi bir yaş sınırlaması yok ama çocuk devamlı bademciklerle ilgili sorun yaşıyorsa, bademciklerini 3 yaşından itibaren alabiliyoruz. Özellikle spesifik durumlarda, örneğin dili büyük olan down sendromlu çocuklarda bademciklerle ilgili bir sorun varsa hemen almak isteriz çünkü bu durum ‘ani çocuk ölümü’ denilen, hiç istemediğimiz bir sonuca sebebiyet verebilir. Bu arada, her durumda bademcikleri tamamen almamız da gerekmez. Örneğin 2 yaşında bir çocuğun çok büyük bademciği varsa kısmi bademcik ameliyatıyla bademciğin yarısını almamız yeterli olabiliyor.

 

Peki, aileler ne yapmalı?

Dikkatli olmalı… Okula giden bir çocuğun enfeksiyon kapmasına engel olamayabilirsiniz ama çocuğunuzu iyi gözlemleyerek daha kötü sonuçların önüne geçebilirseniz. Çocuk iyi uyuyamıyor, horluyor, burundan nefes almakta zorlanıyor, sık sık ateşleniyor, televizyonun ya da tabletin sesini çok açıyorsa mutlaka bir hekimle görüşülmeli. Bir de biz çocuklarımızı çok fazla koruyoruz. Bizden başka kimseyle teması olmayan çocuklar, okula başlayıp başka çocuklarla bir araya gelir gelmez enfeksiyon başlıyor. Bu durum bir kısır döngü şeklinde devam ediyor ve ameliyat olmadan da düzelmiyor. Çocuklar ufak yaştan itibaren sokakla tanışmalı, akranlarıyla bir arada olmalı ve güneş görmeli.

 

Hocam, kulak alanında en sık yaşanan sıkıntılar nelerdir?

Doğumumuzdan itibaren burundan sağlıklı hava gelmeli, bu hava östaki borusundan orta kulağa dolmalı ve orta kulak boşluğu havalanarak büyümeli, genişlemelidir. Bu büyüme çocuklar 8-9 yaşına gelene kadar devam eder. Havalanmayan kulaklarda östaki borusu iyi çalışmayınca orta kulak küçük bir boşluk halinde kalıyor. Östaki borusu çalışmayınca negatif basınç oluyor, bu basınç kulak zarını içeri doğru vakumlamaya başlıyor ve bir yerden sonra kulak zarında çökmelere ve yırtılmaya yol açıyor. Zar yırtıldığı zaman dış kulak yolunda bulunan doku içeriye doğru yürümeye başlıyor ve bu da bizim kolesteatom dediğimiz çok sıkıntılı bir duruma neden oluyor, kronik otit tablosu ortaya çıkıyor. Bu durum yüz felcinden tutun da beyin apsesine, menenjitten işitme ve denge kaybına kadar gidebilen sonuçlara yol açıyor.

HER KULAK DUYAR

Hocam, doğuştan gelen duyma sorunları tedavi edilebiliyor mu? Herkes duyabilir mi?

Eğer işitme sorunu beyinden ya da sinirlerden değil de kulaktan kaynaklanıyorsa, evet herkes duyabilir… Biz şöyle duyuyoruz: Havadaki ses geliyor, kulak kepçesi sesi topluyor, dış kulak yolundan zara iletiyor. Ses, zardan çekiç, örs, üzengi kemikleriyle iç kulağa aktarılıyor. İç kulaktaki sıvı titreşiyor ve hücreler bunu algılayıp beyne gönderiyor. Doğuştan gelen duyma kayıplarında bu mekanizma kohlea dediğimiz işitme organı seviyesinde etkilenmiş oluyor. Biz de ameliyatla işitme organının yerini alan kohlear implant dediğimiz cihazı yerleştiriyoruz ve sorunu çözüyoruz.

 

Peki, çocuk duyuyor ama konuşamıyorsa?

2 yaş civarındaki bir çocuğun 5-6 kelimelik cümleleri kurabilmesi lazım. Eğer kuramıyorsa, sadece “anne-baba” diyorsa, orada bir sorun olduğu düşünülebilir. Kulakta bir sorun olmadığı takdirde ağız içinde ya da gırtlakta konuşmasına engel bir anatomik sorun olup olmadığına bakıyoruz. Eğer her şey normalse aileyi ve çocuğu bir çocuk psikiyatristine yönlendiriyoruz.

KULAK AKINTISI

Kulak akıntısı da sık karşılaşılan bir sorun, değil mi?

Bu çok ciddi bir konu… Maalesef bizim ülkemizde kulak akıntısı pek önemsenmiyor oysa sağlıklı bir kulak kesinlikle akmaz. Kulakta ağrı yapan, sarı-yeşil renkte, kokan bir akıntı varsa derhal doktora başvurulmalı çünkü aksi halde zaman içinde bu tablo ilerliyor; kulak içindeki iltihap işitmeyi sağlayan kemikçikleri eritiyor. Yukarı doğru gittiği zaman da beyin zarına zarar veriyor. Bu sorun çocukluktan başlar ama etkileri gençlikte, genç erişkinlikte ve orta yaş grubunda görülür. İşitme kaybına kadar gidebilecek sonuçları vardır. Tedavisi zor bir hastalıktır ve ömür boyu takip gerektirir.

 

Yüz felçleri de sizin alanınıza mı giriyor?

Evet, yüz felci KBB branşını ilgilendiren ve acil müdahale gerektiren bir hastalık. Bu nedenle yüz felci geçiren hastalarımızın önce başka branşlara başvurması bize büyük zaman kaybettiriyor. Yüz felcinin en sık rastlanan sebebi viral enfeksiyon. Enfeksiyonla beraber sinirde bir ödem meydana geliyor; yüz siniri, kafa içinde geçtiği kanalda sıkışıyor. Bu da sinir ve iletide bir blokaj meydana getiriyor. Yüz felçlerine viral enfeksiyonun yanı sıra travmalar, romatizmal hastalıklar, kas hastalıkları ya da tükürük bezleri içerisindeki kanser de neden olabiliyor. Tedaviye gelince… Yüz felcinde etkinliği kanıtlanmış tek tedavi kortizondur ve ne kadar erken başlanırsa yanıtı o kadar iyi olur. Yüz sinirlerini rahatlatmak için nadiren ameliyat da gerekebilir.

BURUN ESTETİĞİ

Biraz da yaptığınız burun ameliyatlarından bahseder misiniz?

Burun ameliyatları en sık yaptığım ameliyatların başında geliyor. Eskiden bu ameliyatlar 18 yaşından önce yapılmıyordu ama geldiğimiz noktada daha minimal, az dokuyu travmatize ederek çalışıldığı ve büyüme noktalarına hasar verilmediği takdirde bu ameliyatların çocuklarda bile bir sıkıntıya yol açmadığını gördük. Özellikle bir travma sonucu oluşmuş burun sorunlarında erken dönemde yapılan koruyucu ameliyatları öneriyorum. Burun etinin aşırı derecede büyümesine bağlı olarak meydana gelen bir tıkanıklık varsa yine küçük yaşlarda müdahale edebiliyoruz.

 

Peki, burun estetiği?

Burun estetiği çok dikkatli olunması gereken bir konu. Sosyal medyanın yaygınlaşması, selfie kameraları, yan pozlar özellikle genç yaştaki bireylerin güzellik algısını değiştirdi. Burun estetiğinden önce kişinin yüz analizi çok iyi yapılmalı, hastayla detaylı şekilde konuşulmalıdır. İleride hastanın pişman olacağı kaydırak gibi bir burun yapmak ya da bütün hastalara tornadan çıkmış gibi tek tip burun yapmak doğru değil. Ben burun estetiği isteyen hastalarımla en az iki görüşme yapıyorum. Yüzünde aslında neden rahatsız olduğunu anlamaya çalışıyorum çünkü güzellik algısı herkese göre değişiyor.

YÜZÜMÜZ SİMETRİK DEĞİL

Nasıl bir burun için ‘Estetiği iyi yapılmış bir burun’ denilebilir?

Güzel yapılmış bir burun, öncelikle iyi nefes almalı ki biz önce buna bakarız. Burnun iç kısmında hastanın nefes almasına engel olacak bir eğrilik ya da başka bir problem yoksa burnun içi iyi yapılmıştır. Burun dışında ise 3-4 metre mesafeden baktığımızda göze hoş gelmeyen bir görüntü olup olmadığına dikkat ederiz. Kişinin görünümünde gözü rahatsız eden bir durum yoksa estetik olarak da o ameliyatın iyi yapıldığını söyleyebiliriz.

 

Ameliyattan sonra yeni burnuyla da mutlu olmayan pek çok kişi var… Neden?

Bu tamamen bilinçli olmakla ve beklentinin ne olduğuyla alakalı bir durum. Hastayla detaylı görüşmeler yapmak tam da bu nedenle çok önemli. Ameliyattan önce hastaya burnunun ameliyattan hemen sonra, bir ay sonra ve 6 ay sonra nasıl görüneceği detaylı olarak anlatılmalı. Yaradılışımız gereği hiçbirimizin yüzünün iki tarafı birbirine eşit değildir. Alnın ortasından başlayıp burundan geçen bir çizgi çektiğimiz zaman iki tarafın simetrik olmadığını görürüz. Biz simetrik olmayan bir organda, simetrik bir burun oluşturmaya çalışıyoruz. Burun estetiğinde bizim amacımız 3-4 metreden bakıldığında düz duran, sağa ya da sola aşırı açılanması olmayan, herhangi bir yerinde çöküklük bulunmayan, burun deliklerinin büyüklüğü birbirine yakın bir burun oluşturmaktır.

BURUN UCU DÜŞMESİ NEDİR?

Bir de ‘burnun düşmesi’ denilen bir durum var…

Burada iki farklı kavramı iyi açıklamak lazım. Bunlardan biri gerçekten burun ucu düşmesi, diğeri ise ameliyattan sonra meydana gelen doğal kaymalar. Önce ilkini açıklayayım… Burnumuzun alt kısmında burun ucuna şeklini veren iki tane kıkırdak var. Biz ameliyat sırasında burun ortasındaki bölgeyle kıkırdaklar arasındaki bağlantıları ayırıyoruz ve sonra tekrar birleştiriyoruz. Özellikle kıkırdak yapısı zayıf olan hastalarda destek kıkırdakları doğru birleştirilmezse hem yer çekiminin etkisi hem de burun üzerindeki kasların ve cildin ağırlığıyla burun ucunda düşme olabilir. Bu durum, hekimin kullandığı teknikle yakından alakalıdır. Ben, burun kıkırdağının uç kısmına sağdan ve soldan sabit bir kıkırdak dikiyorum ve burun ucunu da onun üzerine asıyorum. Böylece burun ucunu sabit bir noktaya dikmiş oluyorum. Bu şekilde yapılan bir ameliyatta burunda düşme olması mümkün değil. Bunun dışında bir de gerçek anlamda ‘düşme’ olmayan durum var. Bunda da ameliyattan sonra yine kıkırdakların ağırlığı, cildin ağırlığı ve yer çekimi etkisiyle burunda bir oturma oluyor yani burun ucu düşmüyor ama ameliyat masasında bıraktığımız gibi de kalmıyor. Eğer kayma 3 milimetreden azsa burun ucu düşmüş diyemeyiz.

 

Son dönemde ‘ameliyatsız burun estetiği’ işlemini de çok sık duyuyoruz…

Eğer burunda hafif bir kemer ya da çok az çökkünlük varsa; burun güzel görünmesine rağmen burun ucu aşağıdaysa bunu dolguyla düzeltmek mümkün. Konuşurken burun ucu hareket eden hastalarımız için de botoks iyi bir çözüm. Dolgular kişinin cilt yapısına, elastikiyetine, sıvı tüketime ve yağ dokusu kalınlığına göre yaklaşık bir yıl; botoks ise 6 ay kadar etkilidir.

 

Ovacık Mah. D100 Karayolu Üstü No:34  Başiskele/Kocaeli

Telefon: 444 4 484

Randevu için: www.medicalpark.com.tr

NASIL ARANDI: #medical park # vm medical park kocaeli # kbb # kulak burun boğaz # baş ve boyun cerrahisi # burun estetiği # kocaeli # izmit # başiskele

YORUMLAR
Yaptığınız yorumlar editör onayından geçmektedir.