Bu ay sayfalarımıza Kocaeli Atlı Spor Kulübü’nün yeni müdürü Sıdıka Ayşe Eren’i konuk ettik. Kendisinden hem kulüp hakkında bilgi aldık hem de binicilik sporunun detaylarını konuştuk…
Ben, Sıdıka Ayşe Eren. 1992 yılından bu yana Kocaeli Atlı Spor Kulübü’nün hem üyesi hem de sporcusuyum. İki yıl önce yönetim kurulunda görev aldım. Son altı aydır kulüp müdürü olarak çalışıyorum.
Annem hem çok iyi bir binici hem de at yetiştiricisiydi. Çocukluğum İzmir’de, bir ormanın içinde bulunan at çiftliğimizde geçti. Dolayısıyla binicilik, doğduğum günden beri benim için bir yaşam tarzıydı. Annem, İzmir Altı Spor Kulübü’nün yöneticilerindendi. At binmeyi annem öğretti bana.
Atçılık bir virüs gibi tüm yaşamınızı, benliğinizi saran bir spor dalı. Binicilik sporuyla uğraşan insanlar ister istemez bu işi diğer şehirlerde ya da ülkelerde yapan insanlarla birlikte zaman geçirir. Ortak noktanız atlar olduğundan ‘at dünyası’ dediğimiz bir çevre etrafında yaşarlar. Bizim moda olarak takip ettiğimiz şeyler, atlar ve biniciler için üretilen tekstil ürünleri oluyor genellikle. En fazla vakti atların çalışma alanı olan manejde geçirdiğimizden başka bir şey düşünemiyoruz. Hayatımız en yakın tarihte yapılacak müsabakalara organize olmakla geçiyor. Bu da dış dünyadan soyutlanıp kendimize bambaşka bir yaşam alanı yaratmamıza neden oluyor. Bu bir seçim.
Kocaeli Atlı Spor Kulübü, 1992 yılında dönemin belediye başkanı Sefa Sirmen tarafından kuruldu. Sirmen’den sonra sırasıyla Hikmet Erenkaya, Metin Alan ve Halil Vehbi Yenice yönetim kurulu başkanlığı yaptı. Üç dönem başkanlık yapan Selçuk Çakır’ın ardından görevi Savaş Demirtaş devraldı. As başkanlarımız İshak Çamur, Savaş Kopuk, yönetim kurulumuz; Elif Sarıgülle Tan, Özer Yılgın, Levent Alpaslan Özyer, Horst Werner Kollman’dan oluşuyor.
Kulübümüzün amacı; çocuklara ve yetişkinlere öncelikle hayvan sevgisini ve doğa bilincini aşılamak, iyi bir neslin yetişmesine katkıda bulunmak. Aynı zamanda insani ve milli duygulara değer veren sporcular yetiştirmek. Kocaeli Atlı Spor Kulübü’nü diğer çiftliklerden ayıran en önemli özellik de budur. Burada çocukları ve gençleri müsabakalara hazırlıyoruz.
Evet. Bizim zamanımızda bu sporu yapmak isteyen çocuklar büyük atlara binmek zorunda kalıyordu. Doğrusu, çocukların fiziki yapılarına uygun küçük atlarla bu spora başlamasıydı. Bu amaçla kulüp bünyesinde Pony Club’ı kurduk. Kulübümüzde 5 pony atımız var, çocuklarımız spor yapmaya bu atlarla başlıyor. 4-14 yaş grubu gençlere yönelen kulübümüzün hedeflerinden biri de daha fazla genci bu spora kazandırmak, genç sporcularla birlikte geleceğin Türkiye şampiyonlarını ve milli binicilerini yetiştirmek.
Şu anda 100’e yakın öğrencimiz var. Öğrencilerimiz bir program dahilinde haftanın belirli gün ve saatlerinde buraya geliyor. Haftada bir-iki ya da üç gün olabilir. Gün sayısına bağlı olarak da fiyatlar değişiyor. Ders süreleri 20 dakika. Okullardan gelen gruplar oluyor mu?
Anaokulundan üniversiteye kadar neredeyse tüm okullar kulüp dersleri için at binmeyi seçiyor. Bu sayede atlarla tanışma fırsatı bulan ve sonrasında okuldan bağımsız ders alan çok sporcumuz var.
At binmeyi öğrenmek, resim ya da basketbol kursu kadar pahalı. Haftada 1 biniş yapanlar aylık 240 lira ödüyor. Bugün hangi branş kursa giderseniz gidin aşağı yukarı bu ücretleri ödersiniz. Ancak belli bir seviyeye geldikten sonra müsabakalara katılabilmek için at satın alma zorunluluğu doğuyor, işte o zaman ‘pahalı’ kısmı ortaya çıkıyor.
Evet, şart. Sadece atı satın almakla da bitmiyor, aylık konaklaması, bakımı, yemeği derken hem masraflar artıyor hem de zamanınızın çoğu kulüpte geçiyor.
Atlar çok hisli, ilgi, alaka ve bakıma muhtaç hayvanlardır. Atın sahibi ile kurduğu bağ sadece üzerine bindiğinde değil, binicisi yerdeyken de devam eder. Atın tımarı, ayak bakımı, terinin kuruması için dolaştırılması, beslenmesi derken büyük mesai harcanır. Bu da at ile binicisi arasında derin bir bağ kurulmasına yol açar. Şu an kulüp bünyesinde 11 şahıs atımız var. Tüm at sahiplerimiz atlarına çok özen gösteriyor. Burada çok güzel bir aile ortamımız da var. Küçük bir restoranımız ve onu işleten güler yüzlü harika bir aile var. Bazen işler bitse bile insanları burada bir arada tutan sıcaklık, dostluk çok güzel. Bu doku her zaman vardı…
At binmek için üye olma zorunluluğu yok. At sahibiyseniz ve atınızı burada barındıracaksanız üyelik şartı arıyoruz.
Herkes gelip binebilir. Gününü ve saatlerini ayarladıktan sonra bir sıkıntı yaşamayız. Kıyafet konusuna gelince... At binmeye başlayan kişiye ‘Hemen kıyafet alın’ demiyoruz. Çünkü kişi, at binmek için çok hevesli olabilir ama bindikten sonra çeşitli nedenlerle derse devam etmek istemeyebilir. İlk derslerde dar bir pantolon veya tayt, bot ya da spor ayakkabıyla ders yapıyoruz, devam etmeye karar verirse kıyafet almalarını istiyoruz. Yalnız ‘tok’ dediğimiz bir kask var, onu takmak zorunlu. Elimizde bolca olduğu için aldırmıyoruz.
Aslında değil. Her spor dalında sakatlanma ihtimali var. At binenler için bizler ‘Er ya da geç düşersiniz’ diyoruz. At binip de düşmeyen yoktur. Kafaya takılan tok, giyilen yelekler güvenlik açısından önemli. Asıl tehlike engel atlamada olan düşüşler. Ama bu işin doğasında düşmek var. Bir zaman sonra onu da öğreniyorsunuz. Düşünce kalkıp yeniden biniyorsunuz. Kulübümüzün bununla ilgili bir geleneği var. İlk attan düşen kulübe bir sonraki gelişinde tatlı getirir.
Biniciliği diğer spor dallarından ayıran en önemli özellik başka bir canlıyla yapılan tek spor olmasıdır. Atla birlikte bir bağ kuruyorsunuz ve aranızda bir sevgi oluşuyor. Senden daha güçlü bir canlıyı tekniğinizle ve zekânızla yönlendiriyorsunuz. Bu durum insana özgüven kazandırıyor. Kişinin bazı korkuları varsa, yenmesini sağlıyor. Öte yandan ata binmek bütün kasları çalıştıran bir spor.
Atlı Spor Kulübü bünyesinde birlikte çalıştığımız Hale Özkal Fındıkoğlu özel çocuklara burada eğitim veriyor. Bize başvuran özel çocukları Hale Hanım’a yönlendiriyoruz, biz de kendi atlarımızı ve manejimizi kullandırıyoruz.
Binicilik 7’den 70’e herkesin, her yaşta yapabileceği bir spor dalı ama bir yaştan sonra müsabakaları gençler devam ettiriyor. Yaş alan biniciler ise antrenörlük ya da at yetiştiriciliği yapıyor genellikle. Bu arada 60 yaşın üzerinde gençlere taş çıkartan usta binicilerimiz de çok fazla.
1994’ten beri yarışlara katılıyoruz. Mazisi başarılarla dolu olan, Türkiye şampiyonları yetiştiren kulübümüzde milli takıma sporcu kazandırmanın yanında Balkan şampiyonu çıkarmanın da haklı gururunu yaşıyoruz.
NASIL ARANDI: #Kocaeli Atlı Spor Kulübü # Sıdıka Ayşe Eren # at # ata binme # pony # kocaeli # Elif Sarıgülle Tan # Özer Yılgın # Levent Alpaslan Özyer # Horst Werner Kollman