09-07-2025 00:26

Balkanların incisi: Ohrid

   0 Kişi Yorum Yaptı   Eklenme Tarihi: 26/10/2023
Makedonya’nın en güzel şehri, en önemli turizm merkezi olan ve 1979’da UNESCO tarafından Dünya Kültürel Miras Listesi’ne alınan Ohrid; arkeolojik eserleri, kalesi, camileri, kiliseleri ve çok kültürlü yaşamın izlerini taşıyan tarihi geçmişiyle tam bir kültür hazinesi…
.stripslashes($urun->baslik).

Makedonya (Resmi adıyla Kuzey Makedonya Cumhuriyeti) Yunanistan, Bulgaristan, Arnavutluk, Sırbistan ve Kosova’nın arasında yer alan; dağlık, küçük bir Balkan ülkesi.

Etnik yapısı ve coğrafi hudutları tartışma konusu olan Makedonya, ülke ve coğrafya olarak baktığımızda epey kafa karıştırıcı. Makedonya Bölgesi; Vardar Makedonyası (Bugünkü Makedonya Cumhuriyeti), Ege Makedonyası (Yunanistan’da) ve Prin Makedonyası (Bulgaristan’da) şeklinde üçe bölünmüş durumda.

Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti Başkanı Tito’nun 4 Mayıs 1980’de ölümünden sonra artan etnik çekişmeler ve ekonomik bunalımlar sebebiyle başlayan ve neredeyse 20 yıl süren iç savaş esnasında, 90’lı yılların başında Yugoslavya dağılmaya başlamış ve 7 ayrı ülkeye bölünmüştü. Makedonya, 1991 yılında Yugoslavya’dan ayrılarak bağımsızlığını ilan etmiş, ‘Makedonya Cumhuriyeti’ ismini almıştı. Ancak Yunanistan’da yaşayan milyonlarca etnik Yunan kendini ‘Makedon’ olarak nitelendirdiği için ülkenin ismine karşı çıkıyordu. Hâlbuki eski çağ Yunan yazarları Makedonları ‘Yunan’ olarak tanımlamıyor, bütün kuzey ırkları gibi barbar olarak görüyordu. Hatta İskender’in, Yunanistan’ı almasını ‘barbar istilası’ olarak tarihe not düşmüşlerdi. İsim kavgası yıllarca sürdü. En nihayetinde Makedon ve Yunan hükümetlerinin 12 Haziran 2018’de ülkenin adının ‘Kuzey Makedonya’ olarak değiştirilmesi konusunda uzlaşmasıyla 12 Şubat 2019’da son buldu.

Kuzey Makedonya tipik bir Balkan ülkesi. Kültürü, doğal güzellikleri ve gelenekleriyle ilgi çekiyor. Ülke tarih boyunca önce Balkanların yerel halkı Brygianlar, ardından Antik Yunan, Roma (Bizans), Bulgar, Osmanlı, Sırp, Yugoslav egemenliğinden sonra Kuzey Makedonya Cumhuriyeti olarak bağımsızlığını ilan etmiş. Yüzyıllar boyunca farklı kültür, uygarlık ve inançların etkisi altında kalan bu topraklarda yaşayanlar belki zengin olamamış ama köklü bir tarihe sahip olmuş.

Nüfusun dörtte biri ülkenin başkenti ve en büyük şehri olan Üsküp’te yaşıyor. Resmi dili Makedonca ama hemen her şehirde Türkçe konuşan bir Makedon’a ya da Türk’e rastlayabilirsiniz.

Makedonya, Türk vatandaşlarının vizesiz gidebileceği ülkelerden biri. Eskiye göre ucuz bir ülke diyemeyiz ama satın aldığınız hizmetlere ve kalitesine baktığınızda bize göre daha ucuz.

 

Nasıl gidilir?

İzmit-Ohrid arası arabayla 11 saat 40 dakika sürüyor. Balkan turu yapacaksanız ve konaklaya konaklaya gidecekseniz, arabayla gitmek avantajlı ama direkt Makedonya’ya arabayla gitmek maceralı ve epey yorucu olur. Biz Kavala ve Bitola’da konaklayarak gittiğimiz için uçak yerine karayolunu tercih ettik. Ohrid’de havaalanı var fakat bildiğim kadarıyla İstanbul’dan Ohrid’e direkt uçuş yok. Aktarmalı uçuşlar ise hem ekonomik değil hem de boşa zaman kaybı. Onun yerine Sabiha Gökçen’den Üsküp’e, oradan da Ohrid’e gitmek daha mantıklı. Sabiha Gökçen’den Üsküp’e düzenli aralıklarla uçuş var ve yolculuk 1,5 saat sürüyor. Üsküp ile Ohrid arası da otobüsle yaklaşık 3 saat sürüyor. Otobüsle seyahat etmektense, havaalanından araba kiralamak daha avantajlı. Bir başka seçenek ise Arnavutluk gezisi yaptığınızda bir günü Ohrid’e ayırarak şehri ziyaret etmek.

 

Ohrid

Makedonya’nın güneybatısında, Ohrid Gölü’nün kıyısında konumlanan şehir, Ohri Belediyesi’nin merkezi ve ülkenin en önemli turizm şehri. Özellikle denize kıyısı olmayan Kosova ve Sırbistan gibi ülkelerde yaşayanlar başta olmak üzere tatillerini geçirmek için Ohrid’i tercih edenler nedeniyle şehir, Balkanlardaki en çok yabancı turist ağırlayan şehirlerden biri konumunda. Makedonca ‘Ohrid’ denilen şehre “Ohri” de deniliyor.

Doğal güzellikleri, Orta Çağ’dan kalma yapıları ve tarihi alanlarıyla şehir, 1979’da UNESCO tarafından Dünya Kültürel Miras Listesi’ne alınmış. Yalnız altını çizmem gerekiyor. Dünya Kültürel Miras Listesi’nde hem kültürel hem de doğal sit alanı olan sadece 28 yer var.

 

Ohrid’in merkezi göl kenarında ve cıvıl cıvıl. Sahilden yamaca doğru baktığınızda sıra sıra dizilmiş biblo gibi duran evleri görüyorsunuz. Şehrin en çekici yeri eski şehrin kurulduğu tepe. Yamaca çıkan kıvrımlı taş yolu arabayla çıkmak mümkün ama yürüyerek çıkmak, şehri hafızanıza kazımak için ara sokaklara sapmak çok daha keyifli. Dar Arnavut kaldırımlı sokakları tırmandıkça karşınıza çıkan tarihi evlerin, yapıların fotoğraflarını çekmekten yoruluyorsunuz. O kadar çok kilise ve şapel var ki, Rivayete göre Çar Samuil her gün için bir kilise yaptırmış ve toplamda 365 kilise varmış. Ohrid, Balkanların Kudüs’ü imiş ancak günümüze kiliselerden 40 kadarı gelebilmiş,  say say bitmiyor.

 

***

En tepede konumlanmış heybetli kaleye yaklaştıkça karşınıza çıkan eski Osmanlı evleri, Safranbolu’daymışsınız hissi veriyor. Bütün evlerin ve iş yerlerinin pencereleri, balkonları sardunyalar, petunyalarla kaplı. Bunu söylemeden geçmeyeyim. Zira çiçekler sayesinde her yer rengârenk…

Ohrid’e kültürel gezi amacıyla gidecekseniz, şehrin tamamını 1-2 günde gezebilirsiniz ama gölde yüzmek, tekneyle dolaşmak manzaranın tadını çıkarmak isterseniz, birkaç gün konaklamanız gerekiyor. Mevsim itibariyle gölde yüzemeseniz bile mutlaka tekne turu yapmanızı öneririm. Sahilde her bütçeye uygun tekneler bulabilirsiniz, pazarlık yapınca indirim de yapıyorlar. Tekne gezisi yaparken çok yakın olan Arnavutluk’a da uğrayabilir, böylece bir taşla iki kuş vurmuş olursunuz. Kaleye çıkarken yanınıza güneşten korunmak için şapka, gözlük, güneş kremi ya da mevsime göre rüzgârdan ve yağmurdan korunmak için gerekli malzemeleri almayı unutmayın. Rahat ayakkabı ve giysi seçimini söylememe gerek yok sanırım.

Ne zaman gidilir?

Yüzme mevsimi olması, festivallerin yaz aylarında yapılması sebebiyle şehrin en çok ziyaret edildiği, en kalabalık olduğu dönem yaz ayları oluyor. Kalabalıktan ve sıcak havalardan hoşlanmayan gezginler ise genellikle eylül ve ekim aylarını tercih ediyor. Şimdi tam da Ohrid zamanı!

Nerede kalınır?

Turla gitmedik ama tur şirketleri genelde Ohrid dışındaki otellerde konaklatıyorlarmış. Biz merkezdeki butik otellerden birinde kaldık. Tarihi dokunun içinde olmak keyifliydi ama tarihi bina olduğundan sanırım şansımıza tuvalette biraz kanalizasyon kokusu vardı. Şehre gitmeden rezervasyon yaptırmadıysanız, sorun değil. Şehrin sınırlarına girer girmez henüz seyir halindeyken bisikletli gençler “Otel lazım mı?” diye sormaya başlıyor.

Ohrid Gölü

Makedonya’nın denize kıyısı yok ama çok sayıda gölü var. Bu göllerin en önemlileri: Ohrid, Prespa ve Dojran Gölleri. Bu göller 3 milyon yıllık geçmişiyle Avrupa’nın en eski tektonik (Kültürel çeşitliliğin en fazla olduğu göl tipi) göllerinden. Ohri Gölü tektonik olmasının yanı sıra aynı zamanda çok derin, yeraltı suları ve dağlardan gelen kaynak sularıyla sürekli kendini yenileyen bir göl; bu nedenle çok temiz hatta dünyanın en temiz göllerinden biri diyebiliriz. 358 km2’lik alana sahip olan göl, çevresindeki ikisi Makedonya (Ohri ve Struga), biri Arnavutluk (Pogradec) sınırlarında olmak üzere üç ili ve birçok küçük balıkçı köyü ile 2600 km’lik bir alanı etkiliyor.

Deniz seviyesinden 695 metre yükseklikte yer alan gölün ekosistemine özgü iki yüzden fazla bitki ve hayvan türü varmış. Sadece bu özelliği bile UNESCO Dünya Kültür Miras Listesi’ne girmesine yeterli bir sebep. Endemik canlıların en önemlileri letnica ve belvica adındaki alabalıklar ve Ohri incisi yapmak için pullarını kullandıkları inci balığı.

Göl turizmi ve göl balıkçılığı ile şehrin ekonomik değeri olan göl, aynı zamanda etrafını çevreleyen dağların yemyeşil ve berrak sularının üzerine düşen siluetleriyle muhteşem bir görsel şölene dönüşerek, insanın ruhunu dinlendiren başka bir değer oluyor. Gün batmaya başlayınca sahildeki yürüyüş yolunda yürümek, bisiklete binmek, göl kenarındaki parklarda oturmak ya da kafelerde içeceğinizi yudumlamak huzur veren bir etkinlik oluyor.

Gezginler, Ohrid Gölü’nü anlatırken “Gölde yüzerken suyun altından gelen billur sesler duyacaksınız. Bu sesler göle giren insanlardan korkan midyelerin kapanma sesidir ve dünyanın en güzel müziğidir” diyorlar. Yer altı kaynak sularından kaynaklandığı sanılan bu sesi biz duymadık ama bu sesten ben de bahsetmesem olmazdı   Tatlısu gölü olan Ohri Gölü’nde yüzmek gerçekten çok keyifli ve dinlendirici. Suyun sıcaklığı yazın 20, kışın 12 derece civarında oluyor ve hiç donmuyormuş. En iyi plajlar şehrin güneyinde, yarım saatlik mesafede ama yayalara ayrılan geniş sahil şeridinde göle girilebilecek iskeleler, merdivenler, güneşlenmek ve dinlenmek için yemyeşil parklar var.

Anıt ve heykeller

Makedonya’da, gezdiğimiz diğer şehirlerde olduğu gibi Ohrid’de de anıt ve heykellere önem verilmiş. Bu heykellerden en önemlileri:

Catcher of a cross monument

(Haç yakalayıcı anıtı)

Hristiyan inancında Hz. İsa’nın doğumu ve vaftiz edilişinin yıl dönümü nedeniyle her yıl ocak ayında denize haç atılıp çıkartılan bir tören yapılıyor (Bizde de Haliç’te yapılıyor). Ohrid Gölü kıyısına bu tören anısına elinde haç olan devasa bir heykel dikilmiş. Sahile indiğinizde ilk bu heykel ve göndere çekilmiş Makedon bayrağı ile karşılaşıyorsunuz.

Monuments of Saints Cyril and Methodius (Aziz Kril ve Methodius Anıtı)

Ohrid Gölü kıyısında, limana yakın noktada, yaşamlarını misyonerlik hizmetleriyle geçiren, Slav dilinin temeli olan Kiril alfabesini yazan ve Slav halkının önderleri olan Cyril ve Methodius kardeşlerin devasa boyutta anıt heykelleri bulunuyor.

 

Monument Saint Kliment Ohridski (Ohridli Aziz Kliment Anıtı)

Yine göl kıyısında ihtişamlı bir heykel görülüyor. Bu heykel Slavların havarilerinden biri olan Aziz Kliment’in heykeli. Ortaçağ Bulgar azizlerinden olan Kliment aynı zamanda bilim adamı ve yazarmış.

Saint Sophia Church

(Ayasofya /Aziz Sophia Kilisesi)

9. yüzyılda inşa edilen kilise, mimari ve sanatsal açıdan Makedonya’nın en önemli eserlerinden biri. Bin yıla yakın geçmişe sahip kilise sadece Ohri ya da Makedonya değil, tüm dünya için tarihi bir miras olarak kabul görüyor. Osmanlı döneminde cami olarak da hizmet veren kilise, Bizans kültürünün önemli örneklerinden biri.

Church of Saints Clement and Panteleimon (Aziz Panteleimon Kliment Kilisesi)

Aziz Cyril ve Aziz Methodius’un bir öğrencisi olan Ohridli Aziz Clement’e atfedilen, sıra dışı mimarisi ile dikkat çeken ünlü bir Ortodoks kilisesi. Ohrid Gölü’ne bakan Plaosnik arkeoloji bölgede yer alan kilise, Bizans döneminde inşa edilen şehrin en önemli tarihi yapılarından. Şehir UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer aldığından bu kilise de UNESCO tarafından koruma altında.

 

Sveti Jovan Kaneo

(Aziz Yuhanna Kilisesi)

Adını Havari Aziz Yuhanna’dan alan Ortodoks kilisesi, şehrin Kaneo sahilindeki sarp kayalık üzerine bulunuyor. 13. yüzyılda inşa edilen kilise, Ohri Gölü’ne hakim muhteşem manzarasıyla tanınan ve en çok ziyaret edilen yapı.

 

Monastery of Saint Naum

(Aziz Naum Manastırı)

Ohrid’in 30 kilometre güneyinde yer alan manastır 900’lü yıllarda Aziz Naum adına inşa edilmiş bir Ortodoks manastırı. Manastırın milli park ilan edilmiş güzel bir bahçesi var. Gölün en güzel plajları bu bölgede bulunuyor.

Ohrid Antik Tiyatrosu

M.Ö. II. yüzyılda inşa edilen tiyatro, ülkedeki tek Helenistik tip tiyatro. Kalıntıları, bin yıldan uzun süre toprağın altında kalan bu tiyatro, 1980’lerde tesadüfen keşfedilmiş. Dönemin karakteristiğine uygun olarak inşa edilen tiyatro, Roma İmparatorluğu’nun bölgeyi işgal etmesiyle 4 bin metrekarelik bir alanı kaplayacak şekilde genişletilmiş. Konumu itibariyle mükemmel bir akustiğe sahip olan tiyatro günümüzde konser, opera, festival vb. gibi etkinlikler için kullanılıyor.

Ohrid Kalesi

Birçok medeniyetin hüküm sürdüğü şehirde binlerce yıl önce inşa edilen kale, Samuil (Samuel) Kalesi olarak da adlandırılıyor. Kalenin temellerinin Orta Çağ’da hüküm sürmüş olan Bulgar Çarı Samuil zamanında atıldığı düşünülüyor. Osmanlı döneminde kale içine bir kale daha inşa edilerek kale son halini almış ve günümüze kadar gelmiş. Ohri Gölü’ne hâkim 700 metre yükseklikteki bir tepeye inşa edilen kaleden görülen şehir ve göl manzarasının mükemmelliğini anlatmaya kelimeler yetmez. İnsanın aşağıya inesi gelmiyor.

 

Osmanlı eserleri

6 asır boyunca bu topraklarda hüküm süren Osmanlı’nın, Rumeli eyaletinin en eski livalardan biri olan Ohri Sancağı’nda da ayakta kalan eserleri var. Evliya Çelebi’nin, Bursa’ya benzettiği Ohrid’de inşa edilen yapılarda kullanılan plan ve malzemelerin Anadolu’daki uygulamalar ile ufak tefek farklılıklar haricinde hemen hemen aynı olduğu görülüyor.

 

Zeynel Abidin Pasha Mosque

(Zeynel Abidin Paşa Camii)

Ohrid’in merkezinde bulunan bu caminin bahçesinde Halveti Hayati Tekkesi ve eski mezarlar var. Yakın zamanda restore edilen yapı ziyarete açık.

 

Ali Pasha Mosque (Ali Paşa Camii)

Yine merkezde bulunan bu caminin ilk inşası 1573’te Süleyman Paşa tarafından yaptırılmış. 1823’te onarımını yaptıran Vezir Ali Paşa’nın ismiyle anılıyor. Farklı kubbe mimarisiyle dikkati çeken cami günümüzde ibadete açık.

 

Müzeler

National Ohrid Museum/ Robevci House (Ulusal Ohri Müzesi/ Robevi Evi)

1864 yılında inşa edilmiş Robevi Ailesi’ne ait üç katlı gösterişli ev devlete bağışlanmış ve müze haline getirilmiş. Müzede antik heykeller ve bölgedeki arkeolojik keşifler sırasında bulunan eserler, Tanrıça İsis’in II. yüzyıla ait oyma gövdesi vb. sergileniyor.

National Workshop For Handmade Paper (El Yapımı Kağıt Müzesi)

Şehir merkezinde, Safranboluvari evlerin arasındaki dar sokaklardan Aya Sofya Kilisesi’ne doğru giderken, sağlı sollu mütevazı imalathaneler var. Bu imalathanelerden biri de kağıt müzesi. Müzedeki usta ilk kağıdın, ilk matbaanın ve baskının nasıl yapıldığını uygulamalı olarak gösteriyor. Yapılan kâğıtları ya da baskıları hediyelik eşya olarak satın alabiliyorsunuz. Bir nevi canlı müze diyebileceğimiz bu müzeyi görmek farklı bir deneyim.

Alışveriş

Makedonya’nın para birimi Makedon dinarı. Magnet, su, mısır gibi ufak tefek alışverişler için yanınızda bir miktar dinarınız olsa iyi olur. Otellerde, lokantalarda kredi kartı geçiyor ama küçük işletmelerde geçmiyor. Euro alıyorlar hatta Türk parası da geçiyormuş ama biz götürmemiştik.

Şehrin neredeyse her köşesinde hediyelik eşya dükkanları bulunuyor. Kale bölgesinde ise seyyar satıcılar gördük. Ohrid’den alabileceğiniz hediyelik eşyalar başta Ohrid incisi olmak üzere; gümüş takılar, seramik objeler, magnetler, geleneksel giysiler, soğuk ve sert hava koşullarına dayanıklı ‘opinci’ denilen geleneksel ayakkabılar ve biraz önce bahsettiğim gibi kağıt müzesinde üretilen kağıt ürünleri.

Mutlaka biliyorsunuzdur ama bir konuda uyarı yapmak istiyorum. Ohrid incisi bildiğimiz inci gibi istiridyeden elde edilmiyor. Ohrid Gölü’nde yetişen endemik bir tür olan inci balığının pullarından yapılıyor. Formülünü gizledikleri, nesilden nesile aktarılan bir yöntemle üretiliyormuş. Gerçek inciye göre çok ucuz olmasının sebebi, el üretimi olması. Ancak incileri ucuz diye kapış kapış satın alanların birçoğunun bu durumu bildiğini sanmıyorum. Gerçi, gerçek inciyi anlamak da uzmanlık gerektiren bir konu ama benden söylemesi!

 

Yeme-içme

Geleneksel Makedon mutfağı, bizim mutfağımıza çok yakın. Sonuçta beş asırdan fazla Osmanlı etkisinde kalınca etkilenmemek mümkün değil. Ohrid’de Balkan mutfağının lezzetleri olan köfte, ev yapımı sosis, güveçte kuru fasulye, ıspanaklı veya kıymalı börek vb. gibi lezzetleri diğer şehirlere bırakıp, Ohrid Gölü’nde yetişen alabalıkların tadına bakmalısınız. Tatlılar yine bizim bildik trileçe, kadayıf sarması, baklava vb. İçki olarak ise erikten, böğürtlenden yapılan ev şaraplarını, üzümden yapılan ve sek içilen rakıyı tavsiye ediyorlar.

 

NASIL ARANDI: #müzeyyen topçu tan # gezi yazısı # köşe yazısı # ohrid # izmit # kocaeli # balkanlar # yunanistan # makedonya # arnavutluk # sırbistan # kosova

YORUMLAR
Yaptığınız yorumlar editör onayından geçmektedir.