Birmingham, İngiltere’nin West Midlands (Orta iç batı) Bölgesi’nde, denizden 150 - 300 m yüksekliğindeki Birmingham Platosu’nda konumlanmış bir şehir. Başkent Londra’dan sonra İngiltere’nin ikinci en kalabalık şehri ve aynı zamanda en çok turist çeken dördüncü şehri olma özelliğini taşıyor. Nüfusunun çok olmasının sebepleri arasında lokasyon olarak ülkenin merkezinde bulunmasını ve sanayi devriminde uluslararası öneme sahip olmasını sayabiliriz. Ayrıca şehir, Birleşik Krallık ekonomisine çok büyük katkı sağlıyor. Sanayi bölgesi olması, dünyaca bilinen beş önemli üniversiteye ev sahipliği yapması, biraz da Londra’ya göre daha ucuz bir şehir olması nedeniyle Birmingham’da her milletten insana rastlamanız mümkün. Nüfusunun yaklaşık %40’ını 25 yaş altındaki gençler ve çocuklar oluşturuyor. Bu nedenle Birmingham “Avrupa’nın en genç şehri” olarak da anılıyor.
Birmingham, kültürel ve entelektüel mirasa sahip bir şehir. Yirminci yüzyılın ikinci yarısında bir akım haline gelen Çağdaş İngiliz Kültürel Çalışmalarına, Birmingham Üniversitesi öncü olmuş. Birmingham Üniversitesi’nin arşivlerde nadir bulunan kitaplardan, el yazmalarından, fotoğraflardan oluşan kapsamlı bir koleksiyonu bulunuyor.
Avrupa’nın en büyük halk kütüphanesi de yine Birmingham’da bulunuyor. Eğitimin yanı sıra pek çok kültürel zenginliğe de sahip olan Birmingham; Senfoni Orkestrası, Kraliyet Balesi, Repertuvar Tiyatrosu ve Barber Güzel Sanatlar Enstitüsü ile de ünlü.
Ayrıca şehirde adım başı müzik yapan gruplara, sokak müzisyenlerine, dans edenlere rastlayabilirsiniz.
Ulaşım
İstanbul’dan Birmingham’a aktarmalı veya direkt uçuşlar bulunuyor. Birmingham Uluslararası Havalimanı şehir merkezine 12 km uzaklıkta. Havalimanından tren, otobüs veya taksi ile şehir merkezine kolayca ulaşabiliyorsunuz. Londra’dan da trenle yaklaşık 1,5 saatlik yolculukla Birmingham’a varılıyor. Mevcut tren ağı ile birçok bölgeye ulaşabiliyorsunuz. Trenler konforlu ve temiz. Bisiklet veya tekerlekli sandalye ile trenlere binebiliyorsunuz.
Birmingham’da şehir içi ulaşım için otobüsleri kullanabilirsiniz. Londra’ya nazaran otobüs servisi ve güzergahının az olması; Londra’daki gibi gelişmiş bir metro ağının bulunmaması sebebiyle şehir içinde ulaşımda zorluklar yaşanabiliyor ama bu turistik amaçla gidilen 2-3 günlük seyahatlerde pek sorun yaratmıyor. Ancak 23.00’ten sonra otobüsler hizmet vermediği ve hafta sonları eğlence için dışarı çıkan çok olduğu için taksi bulmakta zorlanabilirsiniz. Bu nedenle oteliniz şehir merkezinde olursa daha avantajlı olur.
Araba kiralamak ise biraz riskli diye düşünüyorum. Zira İngiltere’de trafik bize göre ters yönden işliyor, dolayısıyla arabaların direksiyonları da ters. Trafik lambaları da Türkiye’den biraz farklı. Kavşaklarda çok sayıda aynı anda yanan ışık var, bu ışıkların her biri değişik yönlere dönüşlere göre yanıyor. Araba kiralayacaksanız eğer trafik ışıklarına kesinlikle uymalısınız. Ayrıca korna çalmak, başkasının yol hakkını çiğnemek de iyi karşılanmıyor. Yaya geçitlerinde her zaman yayanın geçiş üstünlüğü var, yaya geçitlerinde mutlaka durup yayaya yol vermeniz gerekiyor.
Ne zaman gidilir?
Ilıman iklime sahip Birmingham’da, yazları ortalama sıcaklık 21 °C iken, kış aylarında ortalama sıcaklık 6 °C civarında ve İngiltere’nin genelinde olduğu gibi hava her mevsimde yağışlı. Bu nedenle her zaman şemsiye ve yağmurluk bulundurmak olmazsa olmazlar arasında. Ziyaret edilmesi tavsiye edilen aylar ise mayıs- eylül arası. Ben ekim ve nisan aylarında gittim, aşırı soğuk değildi ama o aylarda gidecekseniz yanınızda kazak, mont gibi kalın giysiler götürmenizde yarar var.
Birmingham’ın en merkezi, en işlek caddesi New Street. İstanbul’daki İstiklal Caddesi’ne benziyor. Cadde; batıda Victoria Meydanı’ndan doğuda Bullring Alışveriş Merkezi’ne kadar uzanıyor.
Victoria Square (Victoria Meydanı)
İsmini Kraliçe Victoria’dan alan, belediye binası ve konsey binasına ev sahipliği yapan Victoria Meydanı, Chamberlain Meydanı’nın hemen bitişiğinde bulunuyor. 1993’te trafiğe kapatılan tarihi meydan yayalara ayrılmış.
Victoria Meydanı’nın konumu Town Hall konser salonuna, St. Philip’s Katedrali’ne, İngiliz lüks mağazalar zinciri Harvey Nichols ve BBC Birmingham stüdyolarına, restoranlara vs. ev sahipliği yapan The Mailbox’a ve New Street tren istasyonuna yürüme mesafesinde. Şehrin her yerine buradan trenle kolayca ulaşabilirsiniz. Ayrıca yıl boyu düzenlenen müzik etkinliklerine, fuarlara, festivallere, Noel pazarına ev sahipliği yapıyor. Meydanda, The River, Guardians, Youth ve Object adlı anıtsal yapı dikkat çekiyor.
The River, Guardians, Youth ve Object (Nehir, gardiyanlar, gençlik ve nesne)
Hintli heykeltıraş Dhruva Mistry tarafından yapılan anıtsal yapı, gençliği ve sonsuzluğu temsil eden dört eserden oluşuyor.
Basamaklarla iki bölüme ayrılmış, üstteki havuzda uzanmış büyük bir bronz kadın figürü ve alttaki havuzda dizlerinin üzerinde oturmuş birbirine bakan bir erkek ve bir kız tasvir ediliyor. Çeşmenin her iki tarafında, muhafızlar olarak bilinen ve çeşitli hayvanlardan özellikler almış iki büyük heykel ve heykellerin her iki yanında, nesne (varyasyonlar) olarak bilinen dikilitaş şeklinde iki heykel var.
Big Brum Clock Tower (Büyük Brum Saat Kulesi)
Mimar Yeoville Thomason tarafından tasarlanan, 1879 tarihli Meclis Binası’nın bir parçası olan saat kulesi, Birmingham Müzesi ve Sanat Galerisi’nin üzerinde 1885 yılında inşa edilmiş. Saat, meteorolojik ve kronolojik verilerin ölçümünde öncü olan Follett Osler tarafından bağışlanmış. ‘Big Brum’ ismi İngiliz Parlamentosu’na ev sahipliği yapan Westminster Sarayı’nın saat kulesinin ‘Big Ben’ çanının ismine bir gönderme olduğu söyleniyor.
Hall of Memory (Hafıza Salonu)
Centenary Square (Yüzüncü Yıl Meydanı)’da bulunan Art Deco tarzında inşa edilmiş etkileyici bir yapı. S. N. Cooke ve W. N. Twist tarafından tasarlanan Hall of Memory bir savaş anıtı. 1922–25 yılları arasında John Barnsley ve oğulları tarafından inşa edilmiş. Anıtın etrafında İngiliz heykeltıraş Albert Toft’un yaptığı dört bronz heykel bulunuyor. I. Dünya Savaşı’nda ölen 12 binden fazla Birmingham vatandaşını anıyor.
St Martin in the Bull Ring (Aziz Martin Kilisesi)
13. yüzyılda inşa edilen şehrin en eski yapılarından Viktorya Dönemi kilisesi. Bull Ring Alışveriş Merkezi ile pazarlar arasında yer alıyor. II. derece koruma altında olan yapının kulesi dışında tamamı tuğladan yapılmış.
The Chamberlain Memorial (Chamberlain Anıtı)
1880’de Chamberlain Meydanı’nda, Neo-Gotik tarzda inşa edilen Chamberlain Anıtı, Birmingham’ın 19. yüzyılda en ünlü politikacısı ve iş adamı Joseph Chamberlain’in onuruna dikilmiş bir anıt. Birçok yerel heykeltıraş ve mimar, anıtı kayda değer bulmasa de II. derece korunma altında olan bir yapı.
Town Hall Birmingham (Birmingham Belediye Binası)
Victoria Meydanı’nda bulunan Birmingham Belediye Binası, Birmingham Eğitim Hastanesi’ne bağış toplamak için kurulan Trienal Müzik Festivali’ne ve halka açık toplantılara ev sahipliği yapması için 1834’te inşa edilmiş. Antik Yunan ve Roma mimarisinde görülen Korint düzenine göre inşa edilen bina, Roma mimarisinin 19. yüzyılda yeniden canlanmasının ilk önemli eseri. Bunun yanı sıra William Hill & Sons tarafından 6.000 boru ile kurulan, o tarihlerde dünyanın en büyük ve teknolojik olarak en gelişmiş konser orgu ile ünlü… I. derece koruma altında olan bina 2002-2007 yılları arasında büyük bir tadilattan geçmiş. Günümüzde caz, rock, pop, klasik konserler, resitaller gibi etkinliklerin yanı sıra eğitim, konferans, yemek ve mezuniyet törenleri gibi sosyal aktivitelere de ev sahipliği yapıyor.
Birmingham mimarisi ile dikkat çeken şehirlerden biri. 1950-1960’lı yıllarda başlayan inşaat faaliyetleri ile şehrin siluetini değiştiren ilginç binalar inşa edilmiş.
The Cube (Küp)
Ödüllü mimarlar Ken Shuttleworth ve Make tarafından tasarlanan 25 katlı ikonik bir bina. Şehrin endüstriyel mirası ile gelecek vizyonu harmanlanarak altın ve bronz geometrik şekillerle mücevhere benzer bir dış cephe oluşturulmuş. Birmingham’ın siluetine ilginç bir hava katan binanın şehrin merkezinde yer alması, alışveriş merkezlerine yakın olması değerini artırıyor. Bronz heykellerin bulunduğu binada restoran, bowling salonu, lüks daire ve ofisler yer alıyor.
Rotunda (Yuvarlak ve kubbeli yapı)
81 metre yüksekliğindeki silindirik bina, Birmingham’ın önemli yapılarından biri. 1965 yılında inşa edilen ve ikinci dereceden koruma altında olan binanın mimarı James A. Roberts.
Bullring & Grand Central (Boğa Ringi ve Büyük Merkez)
Birmingham’ın Bullring semtinin meydanında, şehrin en büyük alışveriş merkezi olan Bullring Alışveriş Merkezi bulunuyor.
Birçok ödül almış, ilginç bir mimari yapıya sahip Bullring, binlerce yuvarlak alüminyum disklerle kaplanmış, parıl parıl parlıyor. Bu sebeple “Kraliçenin mücevheri” olarak da anılıyor. Bull Ring Alışveriş Merkezi’nden dışarı çıkmadan Grand Central Alışveriş Merkezi’ne geçilebildiği için alışveriş merkezleri tek bir alışveriş merkeziymiş gibi görünüyor. Yılda 36,5 milyondan fazla ziyaretçiyi ağırlayan alışveriş merkezi; 240’tan fazla tanınmış mağaza, butik, dükkan ve lokantaya ev sahipliği yapıyor.
Alışveriş merkezine giderken meydanda şehrin simgesi olan bronzdan yapılmış devasa bir boğa heykeli var. Tarihte bu meydanın olduğu bölgede boğalar yetiştirilir ve burada güreştirilmiş o nedenle semtin adı Bullring (Boğa Ringi) olarak kalmış. Boğa heykeli ile fotoğraf çektirmek isteyenler uzun kuyruklar oluşturuyor.
Birmingham’ın dikkat çeken bir başka özelliği ise 1700- 1800’lü yıllarda inşa edilen 35 mil uzunluğundaki su kanalları. Bir zamanlar ticari malları taşımak üzere yapılan bu kanalların, Venedik’teki kanallardan daha fazla olduğu söyleniyor ama Venedik kadar ünlenmemiş. Şehrin popüler mekanları kanalların etrafında konumlandığı için halk dinlenme, spor, yeme-içme gibi faaliyetleri buralarda gerçekleştiriyor. Şehri keşfetmek için bir saat kadar süren tekne gezintisi yapmak eğlenceli ancak mümkün olmazsa kanalın etrafında yürüyüş yapmak da oldukça keyifli.
Brindleyplace (Brindley’in yeri)
Ağaçlarla çevrili meydanlar, kanal kenarındaki konumu, Brindleyplace’i Birmingham’ın en popüler yerlerinden biri yapıyor.
Brindleyplace, Arena Birmingham (NIA) ve Symphony Hall’a ev sahipliği yapan Uluslararası Kongre Merkezi’nin (ICC) yanında mükemmel bir konuma sahip olduğundan konser öncesi bir şeyler atıştırmak için ideal bir yer. Birmingham New Street İstasyonu’na sadece 10 dakikalık yürüme mesafesinde. Brindleyplace’te bulunan Broad Road üstündeki restoranlardan birinde yemek yiyebilir ya da kafelerde bir şeyler içebilirsiniz. Kanal manzaralı boş masa bulursanız şanslısınız ama bulamazsanız da kafe ve restoranların ortamı son derece keyifli.
Yeme- içme
İngilizler genelde dışarıda yemek yemeyi sever.
Hint, Fransız, Çin ve İtalyan mutfakları başta olmak üzere dünya mutfaklarından çokça etkilenen İngiliz mutfağında; et çeşitleri, balık, kuru fasulye, patates ile yapılan yemekler öne çıkar. İçecek olarak sütlü çay, zencefilli gazoz, lager ve ale biraları, meyve şarapları tüketilir.
The Battle of Gods and Giants (Tanrıların ve Devlerin Savaşı Heykeli)
Brindleyplace denen popüler bölgede, kanalın yanındaki yürüyüş yolunda iki parçaya bölünmüş bulutu ifade eden bronzdan yapılmış soyut bir heykel karşınıza çıkacaktır. 1994 yılında ünlü heykeltıraş Roderick Tye tarafından yapılan heykel, Birmingham’ın merkezini yeniden inşa etme mücadelesini sembolize ediyor.
Heykeltıraş eserinde Yunan didaktik şiirin babası Hesiodos’un tanrılar ve devler arasındaki savaşa ilişkin ‘yaratılış’ mitine atıfta bulunuyor. Yunan mitolojisine göre, tanrılar Olympus Dağı’nın zirvesindeki bulutların arasında yaşar. Devler, Olympus’a ulaşabilmek için merdiven inşa ederek bulutlara çıkmaya çalışır ancak yenilirler.
Parklar
Muhteşem manzaralarıyla ünlü Birmingham, 8 bin dönümden fazla park ve yeşil alanları ile Birleşik Krallık’ın en yeşil şehirlerinden biri. Cannon Hill Park, Sheldon Country Park, Moseley Bog, Lickey Hills Country Park, Waseley Hills Country Park vb. gibi parklar aileler tarafından en çok tercih edilen yeşil alanlar.
Müzeler
Birmingham’da ziyaret edebileceğiniz birçok müze ve sanat galerisi bulunuyor. En çok ziyaret edilen müzeler:
Aston Hall: 1618 – 1635 yılları arasında inşa edilen müze dönem temalı odalarıyla ve sanat eserleriyle dikkat çekiyor.
Birmingham Museum & Art Gallery: Şehrin önemli müzelerinden biri. Viktorya Dönemi’ne ait bir binadaki müzede çeşitli kültürleri temsil eden 24.000’den fazla resim, heykel, baskı, çizim bulunuyor. Ayrıca arkeoloji, etnografya, doğa tarihi, endüstri tarihi, metal işleri, mücevherat, seramik vb. gibi uluslararası öneme sahip koleksiyonları barındırıyor. Girişler ücretsiz.
Ikon: Avrupa’nın önde gelen çağdaş sanat galerilerinden biri. Etkinlik ve sergi programlarıyla yenilikçi bir felsefe benimsemiş bir müze. Girişler ücretsiz.
NASIL ARANDI: #gezi # birmingham # müzeyyen topçu tan # köşe yazısı # ingiltere # birleşik krallık # avrupa