Bu ayki yazımda, sürdürülebilir kalkınma için küresel amaçlardan, sürdürülebilirliği daha etkin bir çerçevede ele alabilmek için yapılabileceklerden bahsetmeyi düşünüyordum… “Düşünüyordum” diyorum çünkü işlerimin yoğunluğundan bir türlü yazmaya fırsat bulamıyordum. 21 Ocak 2025 tarihinde yazımı yazmak için bilgisayarımın başına geçtim ve şu anda 22 Ocak 2025, neredeyse akşam olmak üzere, yazamıyorum. 78 kişinin yaşamını yitirdiği, Bolu Kartalkaya’daki otel yangını felaketi kelimeleri kifayetsiz bıraktı maalesef. Her geçen dakika başka bir ölüm haberi, dağılan ya da yok olan bambaşka hayatlar. Tüm bu yaşananlar içerisinde çevreden, doğadan, atıklardan bahsetmek ne derece mümkün bilemiyorum. Ben politikacı ya da gazeteci değilim. Buradaki görevim de Kocaeli Life dergisi aracılığıyla, çevre konusunda bildiklerimi sizlere aktarmaktan ibaret. O zaman en iyi bildiğim işi yapayım… Bakalım sürdürülebilir kalkınma ne kadar mümkün? Asıl problem nedir?
SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK HEDEFLERİ
Sürdürülebilir kalkınma için bazı temel küresel amaçlar var. Kalkınmanın olmazsa olmazı, global 17 temel ilkeden bahsetmek isterim sizlere. Bu satırları okurken, sürdürülebilirlik hedeflerimize ne kadar yakınız, bir bakınız bence. Hedefler; yoksulluğa son, açlığa son, sağlıklı ve kaliteli yaşam, nitelikli eğitim, toplumsal cinsiyet eşitliği, temiz su ve sanitasyon, erişilebilir ve temiz enerji, insana yakışır iş ve ekonomik büyüme, sanayi, yenilikçilik ve altyapı, eşitsizliklerin azaltılması, sürdürülebilir şehirler ve topluluklar, sorumlu üretim ve tüketim, iklim eylemi, sudaki yaşam, karasal yaşam, barış, adalet ve güçlü kurumlar, amaçlar için ortaklıklar olmak üzere sınıflandırılmış durumda. Kağıt üzerinde çok güzel. Peki, yaklaşabiliyor muyuz bu amaçlara? Binlerce sayfalık sürdürülebilirlik raporları yayımlanıyor her yıl şirketler tarafından. Hep başarı ve kaliteden bahsediliyor. Nasıl oluyor, ben işin içinde olan biri olarak pek anlayamıyorum?
BARIŞ OLSUN ADALET OLSUN
Bu hedeflerde iyiyiz ve sürdürülebilir bir toplum olarak ilerliyoruz madem, o zaman ben yediğim kumpirden veya içtiğim içkiden zehirlenerek neden ölüyorum? Sürdürülebilir şehir ve topluluklardan söz ediyoruz. Çok güzel… Ama ben saatlerce trafikte bekliyor, yol yapımı çalışmalarının arasından evime ulaşmaya çalışıyor, bazen bir çukura düşüp ölüyorum ya da yağmur yağınca elektrik akımına kapılıyorum, güpegündüz kaskatı oluyor bedenim. Barış olsun, adalet olsun elbette sürdürülebilirliğin bir diğer küresel hedefi. Bir gece müşterisi tarafından ‘zevkine’ gasp edilen taksici için de olsun ama bu hedefler. Mesela, toplumsal cinsiyet eşitliği ilkesiyse sürdürülebilirliğin, evine giderken katledilmemeli Özgecan. Narin parklarda, kırlarda koşarak arkadaşlarıyla oynamalı, okumalı ve güzelce büyümeli. Surlardan yok olmuş bedeni atılmamalı İkbal’in. Çocuğuna nitelikli eğitim aldırmak isteyen bir baba, neredeyse milyonlara dayanan okul parasını çıkarmak için insana hiç de yakışır olmayan koşullarda çalışmamalı. Ama nitelikli eğitim ve insana yakışır iş değil miydi bizim sürdürülebilir kalkınma hedeflerimiz? Nasıl olacak böyle? Sahi tamamlayıcı sağlık sigortası diye bir kavram niye var? Sağlıklı ve kaliteli yaşam hedefimiz de onun için sordum.
***
Yazımın başında da belirttiğim gibi ben olaylara kendi uzmanlık alanımdan, çevre mühendisi olarak bakıyorum. Sorduğum soruların ya da kafama takılanların tamamı da global sürdürülebilirlik hedefleriyle ilgili. O zaman son sorumu sorayım: Sürdürülebilirlik kavramıyla ilgili asıl problem nedir?
AKEN ÇEVRE DANIŞMANLIK
Alikahya Fatih Mah. Horasan Cad. No: 35/A Kat: 1 Daire: 2 İzmit/Kocaeli
Telefon: (0262) 226 16 18
Web: www.akencevre.com
NASIL ARANDI: #utkan özdemir # çevre yüksek mühendisi # çevre # sürdürülebilirlik