-Kendinizden ve kariyer yolculuğunuzdan kısaca bahseder misiniz?
1957, İzmir doğumluyum. Eski adıyla İstanbul Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu, yeni adıyla İletişim Fakültesi mezunuyum. Kariyer yolculuğum aslında liseyi bitirdikten sonra başladı. Bitirir bitirmez İngilizcemin iyi olması nedeniyle uluslararası telefon santralinde göreve başladım. Kısa süre sonra evlendim ve Antalya Kültür Müdürlüğü’ne memur olarak atandım. Kültür Bakanlığı’ndaki uzun yolculuğum orada başladı ama üç sene sonra MC iktidarı döneminde siyasi görüşümden dolayı önce Gümüşhane’ye sonra Afyon’a atandım. Üçüncü yolculuğum İzmit’e oldu. İstanbul’a taşınmak daha kolay olur düşüncesiyle İzmit’i tercih ettim ama gidemedim. İzmit’e geldikten bir yıl sonra şef olarak bir üst kademeye terfi ettim. Bu arada üniversite sınavlarına girdim, İstanbul Üniversitesi’ni kazandım. Hem çalıştım hem okudum kızım da doğmuştu hem de çocuk büyüttüm. 1991’de kültür ataşeliği sınavına girdim ve kazandım. Tam yurt dışına gidecekken iktidar değişti maalesef. Kısmet olmadı yani. 1992’de İl Kültür Müdürü olarak atandım. Göreve geldiğimde hedeflediğim projeler vardı; köy kütüphaneleri kurmak, güzel sanatlar galerileri açmak, kitap fuarları ve sinema günleri düzenlemek gibi. Hepsini gerçekleştirdim. Ama en büyük proje Kocaeli Valisi Kemal Nehrozoğlu önderliğinde gerçekleştirdiğimiz İZEYAP İzmit Evleri Yaşatma Projesi idi. Kapanca Sokak Restorasyon Projesi, Sırrı Paşa Konağı’nın kamulaştırılması, Değirmendere Yalı Mahallesi, Gayret Gemisi’nin sergi salonu haline getirilmesi bunlardan bazıları.
Sonra gelsin emeklilik ve de iki gözümün çiçeği ARKE…
Emekli olduktan sonra bir ay evde oturdum. 38 yaşındaydım ve kendi işimi kurmak gibi bir hayalim vardı. Tam hizmet ajansı olarak başladım. Birçok firmanın kurumsal kimliklerini, medya yönetimlerini yaptım. Derken bir arkadaşımın vasıtasıyla birdenbire kendimi düğün sektörünün içinde buldum. O zamanlar İzmit’te organizasyon firması hiç yoktu, İstanbul’da da iki-üç firma vardı sanırım. Bilmediğim bir işi araştırma yaparak, yurt dışı yayınları takip ederek geliştirdim. Bir çok kurumun açılışını yaptım, bir çok İzmitli ailenin düğün organizasyonlarını gerçekleştirdim. Daha çok İzmit ve İstanbul ağırlıklı çalıştım ama değişik illerde hizmet verdiğimiz de oldu. Aslına bakarsanız bu işe İstanbul’da başlamış olsaydım şu an daha da farklı bir konumda olabilirdim ama İzmit’ten ayrılmayı istemedim ben.
İşimi yaptıkça daha sevdim, sevdikçe daha güzel işler yaptım. Bugün İzmit’te ve İstanbul’da bu işin duayenlerinden biri olarak tanınmak, saygı görmek, birçok genç insana ilham kaynağı olmak gerçekten çok mutluluk verici.
-Bugün sahip olduğunuz başarıyı elde etmek için neyi farklı yaptınız? Bu yolda aldığınız en büyük risk neydi?
Çok çalıştım. Hep çalıştım. Hangi görevi alırsam alayım hep hayal kurdum ve hep en önde olmak istedim. Var olanla yetinmedim, sürekli araştırma yaptım. Güvenilir olmak, verdiği sözü tutabilmek çok önemliydi. Hem müşteriler hem de tedarikçiler açısından. Risk konusuna gelirsek; açıkçası o tarihte bu işe yatırım yapmak bir hayli riskliydi. Hatta 1999 depremi olduğunda ciddi bir sıkıntı yaşadım tıpkı pandemide olduğu gibi. Ama risk alarak işimden vazgeçmedim. Bırakmadım.
-Kariyerinizin bir ‘dönüm noktası’ var mı?
Üniversiteye girişim oldu çünkü bana bürokrat olma yolunu açtı. Organizasyon yapma yetisini sanırım İl Kültür Müdürü iken edindim.
-Sizce ‘güçlü kadın’ kimdir? Siz, gücünüzü nereden alıyorsunuz?
Güçlü kadın, üreten kadındır. Evinde ya da dışarıda. Ben de gücümü çalışmaktan, çok çalışmaktan alıyorum. 67 yaşındayım ve halen aktif olarak çalışıyorum. Yılmıyorum. Vazgeçmiyorum. Emekliyim aslında her an bırakabilirim ama işte o zaman gücümü kaybederim.
-İşinizle ilgili kendinizi en güçlü hissettiğiniz an hangisiydi?
Müşterilerimden teşekkür aldığım her an. Benim maddiyattan çok başarı hırsım vardır. Başarısız olmaya hiç tahammülüm yoktur. Bu aslında kötü bir şey ama beni de bugünlere getiren bu başarı hırsı.
-Kendinizi güçsüz hissettiğiniz zamanlar oldu mu? Bu duygunun üstesinden nasıl geldiniz?
İş yaşamında değil ama özel yaşamımda güçsüz olduğumu hissettiğim anlar olmuştur. İşime sarılırım. Kızıma da bu öğüdü veriyorum, kendini zayıf hissettiğin zaman işine odaklan atlatırsın. Mutlaka atlatırsın.
-Yeniden başlama şansınız olsa geri dönüp neyi değiştirmek isterdiniz?
Yeniden başlamak istemem doğrusu. Hayatıma kefilim yani. Her anıyla.
-Yarının güçlü ve başarılı kadınlarına nasıl bir mesaj vermek istersiniz?
Çok çalışın. Çok hayal kurun. Rakiplerinizi takip edin ama kıskanmayın. Çok para kazanmak çok başarılı olmak değildir. Gücünüzü paradan değil saygınlığınızdan alın.
NASIL ARANDI: #8 mart dünya kadınlar günü # kocaeli life # birgül yürüker # kocaeli # arke organizasyon