25-04-2024 08:30

Anne ve babaları çileden çıkaran dönem; 2 yaş sendromu

2020-03-05    0 Kişi Yorum Yaptı   Eklenme Tarihi: 2020-03-05
.stripslashes($urun->baslik).

12-36 ay arası, bebeklik döneminin sona erdiği; çocuğun yürümeye başlamasıyla yatay düzlemden dikey düzleme geçtiği; ebeveyn bağımlılığından özgürleşmeye doğru adım attığı; zincirlerini kopardığı, dünyayı keşfederek algıladığı bir dönemdir. 2 yaş sendromu olarak  bilinen bu dönem,  sıklıkla hazırlıksız yakalanan ve aileleri çileden çıkaran, zorlu bir süreçtir.

Belki ‘bebeklikten çıktı, artık söz dinleme zamanı geldi’ diye düşünüyor olabilirsiniz. ‘Eğer gecikirsem, kural oturtamam. İpin ucu kaçar’ gibi kaygılar içinde de olabilirsiniz. İçinde bulunduğunuz dönemin özelliklerini bilmiyorsanız, çözümsüz bir kaosun içine sürüklenmeniz kaçınılmazdır.

Artık tek tük sözcüklerle kendini ifade etme, komut alma, olaylar arası bağlantı kurma, bireysel isteklerde bulunma dönemi başlamıştır. Bu döneme kadar annesinin giydirdiğini giyen, önüne konulanı yiyen çocuk; aniden kendi istediklerini giymek, istediği yemeği yemek, istediği zaman uyumak için inatlaşmaya başlayabilir. Normal gelişimin bir parçası olan özerklik döneminde olduğundan, kendisini dünyanın merkezinde görme eğilimindedir.

‘Egosantrik’ olarak tanımlanan bir düşünce yapısına sahiptir. Onun istekleri her şeyden önemlidir ve istekleri konusunda ısrarcıdır. İkna etmek, uzun konuşmalar yapmak asla işe yaramaz. İnatlaşma eğiliminde olması, öfke krizleri yaşaması, kafasını duvarlara vurması olağan ve sıkça karşılaşılan durumlardır. Esasen, bu gelişim döneminin anlaşılması, çözümü de içinde barındırmaktadır. Peki, bu dönemi en az sıkıntıyla atlatmak için neler yapılabilir?

 

Çocuğun hareket etmesine izin verin

Çocuklar bu çağda, duyusal öğrenme döneminden hareketsel öğrenme dönemine adım atarlar. Küçük kaşifler misali hareket edip içinde bulundukları ortamı karıştırarak dünyayı keşfetmeye çalışırlar. Hareket etmek, çocuğun en önemli öğrenme biçimidir ve hareketlerinin engellenmesi öğrenmesinin önünü kapatmaktır. Öncelikle ev ortamı mümkün olduğu kadar çocuğun rahat hareket edebileceği şekilde düzenlenmelidir.

 

 

Duygularını, özellikle de öfkesini ifade etmesine izin verin

Duyguları önemsizleştirmek, yok saymak çocukta anlaşılmadığı hissi yaratır. Aksine, duyguların isimlendirilmesi ve geçici olduğu ebeveynin tutumlarıyla çocuğa öğretilir. Örneğin, istediği olmayan bir çocuğun bağırarak ağlaması durumunda; ona “ağlama artık, yeter!” diye yaklaşmak yerine, “çok üzgünsün, anlıyorum seni, istediğin olmadı” ifadeleriyle konşmak, çocuğun duygusunun adlandırılması için uygun bir yaklaşım olabilir.

 

Çocuğun tepkilerinde, ebeveynin duygusal durumu belirleyicidir

Çocuk, ebeveynin ruhsal durumunun aynası gibidir. Anne-babanın mutsuzluğunu, gerginliğini ve sıkıntısını sünger gibi emer ve yansıtmaya başlar. Çocuğunuz inatçı, sürekli ağlıyor ya da öfkeli davranışlar gösteriyorsa ‘ben nasılım, kendimi iyi hissediyor muyum, çocuğuma nasıl davranıyorum?’ gibi sorularla kendi bireysel değerlendirmenizi de yapmalısınız.

 

Çocukla güç mücadelesine girip inatlaşmayın

Evin ‘patronu’, her zaman ebeveynlerdir. Elbette, kuralları ve sınırları çizen kişiler de ebeveynler olmalıdır ancak benmerkezci bir dönemde olan çocukla karşılıklı inatlaşma noktasında, kazanan her zaman çocuk olur. İnatlaşma iki taraflıdır. İstekler konusunda ısrarcı davranmamak, sizi işlerin kötüye gideceği gibi bir telaşa sürüklemesin. Çocukla karşılıklı inatlaşmaya gittiğinizi fark ettiğiniz anda yöntem değiştirmek en uygunudur. “Haydi yatma zamanı” demek yerine; “Oyuncak ayının uyku saati geldi, hadi onu uyutalım, sen uyutmak ister misin?” gibi bir ön hazırlık yapmak ya da uyku rutinleri oluşturup her durumda, her ortamda ve her zaman uygulama konusunda kararlı olmak işe yarayabilir.

 

Sınırlarınızı net belirleyin

Hep keşif peşinde olan çocuk için sınırlarını belirlemek çok zor olabilir. Çocuk her zaman -doğal olarak- sınırları esnetme ve genişletme eğilimindedir. Sınırları net olarak çizmek, ebeveynin görevidir. Eğer kuralınız yemek öncesi abur cubur yememek ise bu her durumda, her ortamda aynen geçerli olmalı, hiçbir zaman esnememelidir. Bazen geçerli olmayan kural, kuralsızlıktır.

 

‘Hayır’ sözcüğünü kullanırken seçici davranın

Sürekli “hayır” demek, sözcüğün etkisini yitirmesine neden olur. Bu kelimeyi, gerçekten gerektiği ve hayati bir tehdit durumunda kullanmaya özen gösterin. Uzaktan kumandayla ‘hayır’ komutu vermek yerine; ya sorun olan durumu ortadan kaldırın ya da çocuğun dikkatini dağıtın. Örneğin, koltukların tepesinde zıplayan bir çocuğa “hayır, zıplama” demek yerine, yanına gidip “Tatlım gel seninle şunu yapalım” demek ya da “Tatlım, bana yerdeki minderi verir misin?” gibi dikkat dağıtıcı bir komut vermek etkili olacaktır.

 

Kontrolün sizde olmasını sağlayın

Çocuğa seçme hakkı sunmak, inatlaşmayı azaltır. Çocuk, kontrolün kendisinde olduğunu düşündüğü için daha az sorun çıkarır. Örneğin, eğer menüde pilav ve köfte varsa, sadece pilav yemek konusunda inatlaşan çocuğa, en baştan “önce pilavı mı yoksa köfteyi mi yemek istersin?” diyerek seçim hakkı verilebilir.  Diğer sık karşılaşılan durum ise kıyafet giyme konusunda çocuğun inatçı davranmasıdır. Bu durumda da önceden seçilen iki kıyafet çocuğa gösterilip, “hangisini giymek istersin? diye sorulabilir.  Önemli olan inatlaşan bir çocukla o anda inatlaşmaya girmemek ve daha da önemli olan biraz sabırlı davranabilmektir. Unutmayın inatlaşmayı kazanma şansınız hiç yok.

 

Elektronik cihazlardan uzak tutun

Elektronik cihazlar çocuğun ruhsal dengesini bozar ve birçok sorun davranışa zemin hazırlar. Çocuğun bu tip cihazlarla geçirdiği zamanın mümkün olduğunca kısıtlanması uygun olur.

 

Oyun oynamak için fırsatlar yaratın

Biliyoruz ki sorun olan davranışların en önemli nedeni, çocuğun ailesinin dikkatini çekme çabasıdır. Çocukla geçirilecek özel zamanlar büyük oranda krizlerin azalmasına neden olur. Dikkatinizi sadece ona vereceğiniz zaman dilimleri yaratmak ve birlikte oyun oynamak, ikinize de iyi gelecektir.

 

Mükemmel ebeveynlik yoktur

En önemlisi ve en kıymetlisi de kendinize şefkat ve özen gösterin. Mükemmel ebeveynlik yoktur. Siz de insansızın ve hata yapabilirsiniz. Kendinizi ve çevrenizi suçlamak sadece sizi mutsuz edecektir. Kendi öz bakımınıza (duygusal bakım) özen gösterin. İyi hissedeceğiniz zaman dilimleri yaratın. Özverili bir ebeveyn olabilmek için saçınızı süpürge etmenize gerek yok. Sizler, kendinizi iyi hissetmelisiniz ki çocuğunuzla iyi vakit geçirebilesiniz.

 

İLETİŞİM

Adres: Dumlupınar Mah.

Ankara Cad. No:102 Köseköy/Kartepe

Telefon: 0262 331 03 21- 0530 607 16 39

Web: www.dunyacocuklarin.com

NASIL ARANDI: #2 yaş sendromu # Çocuk ve Ergen Psikiyatristi # uzm. Dr. Figen Karaceylan Çakmakcı # öneri # eğitim # çocuk # bebek # yaşam # ebeveyn # kocaeli

YORUMLAR
Yaptığınız yorumlar editör onayından geçmektedir.