18-04-2024 04:34

Anne olabilmek için 9 kez tüp bebek denedi Betül Kurtuluş

   0 Kişi Yorum Yaptı   Eklenme Tarihi: 07/05/2022
Annelik duygusunu tadabilmek için 12 yıl boyunca 9 kez tüp bebek denemesi yapan, her seferinde hayal kırıklığı yaşasa da asla pes etmeyen Betül Kurtuluş’tan mesaj var: Vazgeçmeyin!
.stripslashes($urun->baslik).

RÖPORTAJ:  SERPİL ÇOLAK

FOTOĞRAFLAR: CAVİDAN DÜZEN / İSMAİL HAKKI TİMUÇİN

 

Fen bilgisi öğretmeni olan Betül Kurtuluş, Bahçeşehir Koleji Kocaeli kampüsünde görev yapıyor. Eşi, Ömer Kurtuluş ise diş hekimi. Lise yıllarından tanışan Kurtuluş çifti üniversite bitince evleniyor. Birbirlerini çok severek evlenen çift, ilk üç sene kariyer odaklı yaşadıktan sonra anne-baba olmaya karar veriyor. 

Ancak gittikleri doktorun ‘Normal yollarla bebek sahibi olmanız çok zor’ sözü yüzlerine bir tokat gibi patlıyor. Betül Hanım, ‘Ya çocuk sahibi olamazsam’ korkusuyla tüp bebek denemeye başlıyor. 12 yıl içinde 9 kez tüp bebek denemesi yapıyor, bu süreçte sayısız operasyon ve ameliyat geçiriyor, her seferinde büyük bir hayal kırıklığı yaşasa da yeniden ayağa kalkıp tekrar deniyor.

Ve 9’uncu denemede ellerinde kalan tek yumurtanın transferiyle mucizevi bir şekilde hamile kalıyor Betül Kurtuluş. Kaybetme korkusuyla geçen hamilelik sürecinin ardından lohusa depresyonuyla da baş etmesini bilen Betül Hanım, anne olmak isteyen tüm kadınlara ‘Asla pes etmeyin, vazgeçmeyin’ diyor.

Betül Hanım’a annelik duygusunu tattıran Mira şimdi 2.5 yaşında. Doktorların mucize bebeği, ailesinin kıymetlisi, prensesi. Anneler Günü’ne özel olarak Betül Hanım ile yaptığımız bu röportaj, tüm kadınlara örnek olsun, yol göstersin, isteyen tüm kadınlar annelik duygusunu tatsın inşallah.

Anne-baba olmaya ne zaman karar verdiniz?

Ömer’le lise yıllarında tanıştık, 8 yıl devam eden çok güzel bir arkadaşlığımız oldu. İkimiz de üniversiteyi bitirince evlenmeye karar verdik. Tabii öncesinde Ömer’in muayenehane açmasını, askerliğini yapmasını bekledik ve 2008’de evlendik. Açık söylemem gerekirse benim merkezimde hiçbir zaman ‘çocuk’ yoktu çünkü Ömer’e çok aşık olarak evlenmiştim. O dönem aynı zamanda özel bir dershanede öğretmenlik yapıyordum ve çalışmayı da çok seviyordum. Çocuk sahibi olursam işime ara vermek zorunda kalacaktım. Ömer de muayenehanesini oturtmak istedi. Bu yüzden çocuk konusunu 3 yıl gündemimize almadık. 3 yılın sonunda anne-baba olmaya karar verdik, 6 ay boyunca denedik ama olmadı. Normalde ‘bir yıl bekleyin’ denir fakat ben biraz da tez canlı olduğumdan hemen doktora gittik. Doktorumuz bize normal yolla çocuk sahibi olmamızın çok zor olduğunu söyledi, ‘tüp bebek yapmanız gerekiyor’ dedi. Aslında gündemimizde çocuk yoktu, böyle bir hevesim ve isteğim de yoktu ancak doktorun o açıklaması yüzümde bir tokat gibi patladı. Bir süre bu durumu kabullenemedik, birkaç ay kendimize gelemedik, sonrasında tüp bebek yapmaya karar verdik.

‘Gündemimizde yoktu’ diyorsunuz ama hemen tüp bebek yapmaya karar veriyorsunuz, neden?

Aslında 30’lu yaşlarımda bile değildim, bekleyebilirdim ancak doktorun söyledikleri beni endişelendirmişti, sanırım çocuk sahibi olamamaktan korkmuştum. O dönem yakın arkadaşlarım da hamile kaldılar, arka arkaya çocuk sahibi oldular; bundan da etkilenmiş olabilirim. Çıkış noktam Ömer de olabilir. Ömer’i çok seviyordum ve onun çok iyi bir baba olacağını düşünüyordum. Anneliğin nasıl bir duygu olduğunu bilmiyordum, tek düşüncem ‘Ömer baba olmalı’ şeklindeydi. Bu düşüncelerin etkisiyle tüp bebek yapmaya karar verdim. Başka bir doktora da gitmedik, aşılama gibi farklı bir yöntem de denemedik. İstanbul’da bir merkezde ilk tüp bebek denememizi yaptık. Aslında yumurtam çoktu ancak çok az döllendi, gelişmedi, elimizde sadece bir tane embriyo vardı. 5. günü bile beklemeden 3. günde transfer etmek zorunda kaldılar. O zaman ciddi umutsuzluğa kapıldım, ‘olmayacak’ dedim, olmadı da. Deneyimlerimden yola çıkarak söylüyorum, en zoru transferden sonraki bekleme süreci. Her seferinde sonuç için 10-12 gün bekliyorsunuz. Her günüm ağlayarak geçti diyebilirim.

KENDİMİ EKSİK HİSSETTİM

İlk denemeniz başarısızlıkla sonuçlanınca ne hissettiniz?

Bir defa eksik hissettim. Çocuk doğuramamanın eksikliği… Maalesef bu duygu benim 12 yıl boyunca hissettiğim en güçlü duyguydu. Etrafımda hamile görmek istemiyordum. Benim için iyi dileklerde bulunan büyüklerimin sözleri ya da aile dostlarımın ‘Senin için dua ediyoruz kızım’ demeleri bile bana batıyordu. Dua etmelerini de istemiyordum, iyi dilekte bulunmalarını da çocuklu bir kadın görmeyi de... Sadece kendimi eksik ve yetersiz hissediyordum. 

İkinci deneme için vakit kaybetmediniz sanırım.

İkinci denemeyi yaklaşık 6 ay sonra yaptık, o da başarısız oldu. Doktor ‘hemen bir histeroskopi yapalım’ dedi. Rahim ameliyatı gibi bir şey. Histeroskopiden hemen sonra üçüncü tüp bebeği yapmayı önerdi. Bu arada her tüp bebekte farklı bir işlem yapıldı. Çipinden tutun da gebelik aşısına kadar. 8 tüp bebeğimde de başka başka yöntemler kullandılar ama hiçbiri olmadı. Ve ben bir kere bile gebe kalamadım. Her deneme sonrası 12 gün bekliyordum, kan tahlili yaptırıyordum ve sonuç hep sıfırdı.

Her seferinde hayal kırıklığı yaşadınız, peki yeniden deneme motivasyonunu nereden buldunuz?

Açık söylemem gerekirse bence kaynağı Ömer ile aramızdaki o bağ, o enerji. Eğer birbirimizi bu kadar çok sevmeseydik, bu kadar çok deneyemezdik ve bu kadar sağlıklı kalamazdık. Çünkü çok yıpratıcı bir süreç.

Ömer Bey bu süreci nasıl geçirdi?

Ömer çok yoğun çalışan bir diş hekimi. Hayatı çalışmak üzerine kurulu diyebilirim. Çalışarak motive olduğunu düşünüyorum. Benim motivasyonum da Ömer ve ailemdi. Hem kendi annem hem kayınvalidem çok destek oldu. Yanımda ve yardımcı olmasalardı bu kadar denemeyi yapamayabilirdim. Dolayısıyla ailemin desteği, Ömer ile aramızdaki bu aşk beni motive etti. Bir de ikinci, üçüncü denemeden sonra ben de anne olmak istedim. Karnımda bir canlı taşımayı, emzirmeyi çok istedim. 

ASLA PES ETMEDİM

Bu kadar çok denemeye çevrenizdekilerin tepkisi nasıldı?

Beni seven insanlar beşinci denemeden sonra ‘Tamam artık, bir çocuk evlat edinirsin’ ya da ‘Bir kedi, köpek besleyebilirsin’ gibi telkinlerde bulunmaya başladı. Sporla ilgilenmemi, başka aktiviteler yapmamı tavsiye edenler de oldu. Benim biraz başıma buyruk bir yapım vardır, herkese ‘tamam’ dedim ama denemeye devam ettim. Etrafımdaki doktorlara da güvendim. ‘Olmazsa yeniden denerim’ dedim, asla pes etmedim.

9 tüp bebeği yaparken en zorlandığınız an neydi?

Aslında hepsinin ayrı bir hikayesi var. Hiçbiri birbirine benzemedi. Hepsinde yeni bir yöntem denendi, hepsinde ayrı bir umut ışığı belirdi. Sadece tüp bebek tedavisi değil, arada rahimle ilgili başka başka operasyonlar da geçirdim. Beşinci denemeden sonra rahim ameliyatı bile oldum. Ağrılı, acılı dönemlerim çok oldu. Doğum yapmak nasıl bir şey bilmiyordum ama doğum sancısına benzer sancılar çektim.

Hiç ‘yapamayacağım’ dediğiniz zamanlar oldu mu?

Demedim. Ömer’i çok seviyordum ve onun baba olmasını çok istiyordum. Daha önce de dediğim gibi ikinci ve üçüncü denemeden sonra anne olmayı ben de istedim. Karnımda bir bebek taşımak, hamilelik hissini yaşamak ve sonrasında emzirmek. Onun hayaliyle hiç pes etmedim. Sadece ben değil, ailem de elinden gelen her şeyi yaptı. Hocalara dahi gidildi, dualar okundu; hacca elmalar gitti, okundu geldi. Hurmalar dağıtıldı, Ramazan ayında okunan mukabelelerde hep ismim ön plandaydı. Hem en iyi doktorları bularak denemeye devam ettik hem de manevi olarak yapılması gereken her şeyi yaptık. Hamile kaldığım zaman ailem ve arkadaş grubum o kadar mutlu oldu ki ‘Kendim hamile kalmışım gibi sevindim’ diyen bile oldu.

HİÇ VAZGEÇMEYİN!

Başarılı sonuç aldığınız 9’uncu denemeniz nasıl geçti?

Beşinci denemeden sonra merkez değiştirdim, Şişli’deki özel bir hastanede denemelere devam ettim. Artık yumurtalarım çok az gelmeye başlamıştı. 9’uncu denemede 4 yumurta geldi, yarısı döllendi ve yine sadece bir yumurtam kaldı. Bütün umutlar o bir tane yumurtaya bağlandı. Bir taneyi transfer ettiler, çok kötü bir süreçti. Diğer transferlerimin de çok iyi geçtiğini söyleyemem. Ateşim çıkıyordu, ayaklarım yanıyordu, nefes alamıyordum, uyuyamıyordum. Transfer sonrasında 8 gün zor bekledim, gecenin bir yarısı kan tahlili yaptırmaya gittim. Kanımı alan kişiye ‘Benim 9’uncu tüp bebeğim, biraz hızlandırabilir misiniz? Bir de ilk önce bana söyler misiniz?’ dedim. Çok heyecanlıydım ve kendimi iyi hissetmiyordum. Tabii ki karşımdaki kişi öyle bir şey yapamayacağını söyledi, ‘Bunun bir süresi var’ dedi. Kapının önünde bekliyorum, laborantın odadan her çıkışında ayağa fırlıyorum. Son çıkışında bana ‘104’ dedi. Bu rakam benim için inanılmazdı. O duyguyu gerçekten tarif edemem. Ağlamaya başladım. Bir yandan da ‘Bu rakam oldu demek değil, sakin ol, katlanması lazım’ diyordum. Sonraki günlerde üçe katlandı, gebe kaldığımı anladım. 12’nci günde, sanırım Mira 6 haftalıktı doktor çağırdı, keseyi gördük. 8’inci hafta bir daha çağırdılar, kalp atışlarını dinledik. 

Hamile olduğunuzu öğrendiğiniz andaki hislerinizi bizimle paylaşır mısınız?

Tarif edilemez bir duygu, kelimelerle anlatmak çok zor. Düşünüyorum da anne sevgisine benzemiyor, Ömer’e olan aşkımla hiç alakası yok, ‘kalp sızısı’ diyorlar ya öyle bir şeymiş evlat. Dünyaları verseler herhalde o kadar mutlu olamazdım. Kimsenin sevgisine benzemiyor. Bence annelik çok kıymetli. Buradan anne olmak isteyen tüm kadınlara sesleniyorum, eğer gerçekten çok istiyorlarsa hiç vazgeçmesinler.

Peki, hamilelik nasıl geçti?

Hamilelik sürecim kaybetme korkusu yüzünden çok kaygılı geçti. 9 tüp bebek denediğim süreçten bile zordu. Doktoruma her gittiğimde ağlıyordum. Kendimce sorun olarak gördüğüm en küçük bir şeyde ağlayarak doktorumu arıyordum. Gecenin bir yarısı muayenehane açtırıp bebeğimi kontrol ettirdiğim bile oldu. Çok zorlu bir süreç geçirmiştim, psikolojik olarak yıpranmıştım, kaybetme korkusunu bir türlü yenemiyordum. 38’inci haftada doğum gerçekleşti. 

RÜYALARIMIZ GERÇEK OLDU

Mira doğduğunda ne hissettiniz?

Çok heyecanlıydım, çok mutluydum ancak mutluluğum yarım kaldı çünkü  Mira, doğumdan hemen sonra bir beslenme bozukluğu yaşadı. Doğumdan hemen sonra yoğun bakıma alındı ve uzun süre orada kaldı. Ben de sürekli yoğun bakımın önündeydim, geceleri uyuyamıyordum. Mira doğduktan sonraki bir yılı çok kötü geçirdim diyebilirim. Mira’yı bir odadan diğerine dahi geçiremiyordum. 

Neden?

Bence ciddi bir lohusa depresyonu yaşadım. Çünkü hep beklenti, olumsuzluk, beklenti, olumsuzluk… Bir anda çok istediğim bir şeye sahip oldum ama bebeğimden hemen ayrılmak zorunda kaldım. Bu durum bende çok ters tepti, ağlamalarım başladı. Mira bir yaşını doldurduğunda kendime geldim diyebilirim. 

Şimdi nasılsınız?

Şimdi çok iyiyim Allah’a şükür. Bir çocuk sahibi olmak bizim için gerçekten imkansız gibi bir şeydi, hiç umudum yoktu, sonunda rüyalarımız gerçek oldu. 

MUCİZE BEBEK

Mira hayatınıza katılınca evde neler değişti?

Bugün yaşadıklarımı hayal bile edemezdim. Koridorda Mira’nın koşması bana rüya gibi geliyor. Bakıyorum, ‘benim çocuğum’ diyorum, benden bir parça, ben doğurdum. ‘Evimizde çocuk odası, oyuncakları, çocuk sesi olacak mıydı’ diye geçiriyorum içimden. Sonra kendime geliyorum, bin kere şükrediyorum Allah’a. Bu anlamda manevi duygum çok yüksek çünkü benimki bir mucizeydi. Hatta Mira’nın hastane dosyalarının üzerinde ‘mucize bebek’ yazar. Çünkü bir tane embriyodan tüp bebek yaptık ve tuttu.

Bu kadar zorlu bir süreçten sonra sormak istiyorum, annelik nasıl bir duygu?

Hayatta zevk aldığımız çok şey vardır. Yemek yemek, tatile gitmek, dinlenmek, alışveriş yapmak gibi. Mesela alışveriş benim için bir nevi terapidir. Hayatımda zevk aldığım, keyif aldığım hiçbir şeye benzemiyor, hepsinin çok çok üstünde bir duygu. Mira’ya sarıldığım zaman hissettiğim şey çok bambaşka. Çok mutluyum ve onunla çok iyiyim. Bolca sarılıyorum, onu çok sevdiğimi söylüyorum. 

Son olarak kızınızla ilgili hayallerinizi merak ediyorum.

Her şeyden önce mutlu olmasını çok istiyorum. Öğretmen olduğum için çocuklarla iç içeyim, onların her anına şahit oluyorum. Çok zor büyüyorlar, eğitim süreçleri çok zor geçiyor. Dolayısıyla Mira’nın çok mutlu olmasını ve çok mutlu olacağı bir işi yapmasını gönülden istiyorum. Onun da babası gibi onu seven, iyi bir insanla birlikte olmasını çok istiyorum. Yaşadığımız onca zorluğa rağmen süreci çok güzel yönetti. Babası gibi bir insanla karşılaşsın, evlensin, mutlu olsun, tabii ben de anneanne olayım. İhtiyaç duyduğu her anında yanında yer alabilecek sağlıkta olmayı da istiyorum her anne gibi.

NASIL ARANDI: #annelergünü #röportaj #betülkurtulmuş #mirakurtulmuş #mucizebebek #9tüpbebekdenemesi #aile

YORUMLAR
Yaptığınız yorumlar editör onayından geçmektedir.