Bir ağaç parçasına ses vermek, ondan bir enstrüman yaratmak kolay değil. Bilgi ister, eğitim ister, yetenek ister, sabır ister; el becerisi, emek, zaman, incelik ister… Ağaç parçasını, dünyanın en güzel tınılarını çıkaran bir müzik aleti haline getirmek, gerçek bir müzik aşkı ister. Ulaşlı’daki atölye-evinde, büyük bir özenle özel üretim gitarlar yapan müzisyen Burak Şekerli, işini işte bu aşkla yapan bir çalgı yapım ustası, global adıyla bir ‘luthier’.
İstanbul Teknik Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Çalgı Yapım Bölümü mezunu olan Burak Şekerli, meyve ağaçları arasındaki şirin atölyesinde, hem birbirinden özel gitarlar üretiyor hem de müzisyen dostlarını ağırlıyor.
Ülkemizin pek çok tanınmış müzisyenine gitar yapan Burak Şekerli, sipariş üzerine perdeli-perdesiz gitar, klasik gitar, flamenko gitar, elektro gitar ve bas gitar üretiyor. İsterseniz, gelin, Erzurum’un bir dağ köyünde doğan ve şu anda yaşamını Ulaşlı’daki atölye-evinde sürdüren başarılı luthier’i biraz daha yakından tanıyalım…
Burak Şekerli, öğretmen olan babasının görev yeri nedeniyle Erzurum’da doğmuş. Çocukluk yılları boyunca Anadolu’nun çeşitli illerinde yaşayan Şekerli, Kocaeli’ye lise yıllarında gelmiş; bir süre ilimizde okuduktan sonra Almanya’nın Köln kentine giderek, liseyi burada tamamlamış.
Şekerli’nin müziğe olan ilgisi ortaokul yıllarında başlamış. İşin üretim kısmında olma arzusuyla araştırmalar yaparken, eline geçen bir dilsiz çoban kavalı hayatının akışını değiştirmiş. Genç müzisyen, o günleri şöyle anlatıyor:
“Gerçekten de hayatım, bir dilsiz çoban kavalıyla değişti. Enstrüman çalmanın yanı sıra bu kez o enstrümanı yapmanın da sevdasına düştüm. İTÜ Devlet Konservatuvarı’nda ‘Çalgı Yapım Bölümü’ olduğunu da öğrenince bu işin eğitimini almaya karar verdim.”
Bu bölümü okumak için sınavlara sıkı bir şekilde hazırlanan ve hayalini gerçekleştiren Şekerli, eğitim hayatı boyunca gerek İstanbul gerekse yurt dışında bu alanda çeşitli atölyelerde çalışmış, dünyada bu işin nasıl yapıldığını öğrenmiş. Burak Bey, daha sonra Türkiye’ye dönüp İstanbul Beyoğlu’nda bir çalgı yapım atölyesi kurmuş; gitar ve türevi çalgılar üretmeye başlamış.
Uzun yıllar İstanbul’da bu işi yapan Şekerli, babasının Kocaeli’de devam eden öğretmenlik görevinden emekliye ayrılıp Ulaşlı’ya yerleşmek istemesiyle hayatına farklı bir rota çizmeye karar vermiş.
10 yıl önce, radikal bir kararla İstanbul’dan ayrılan ve Gölcük Ulaşlı’ya yerleşen Burak Bey, bir yanı deniz, bir yanı orman manzaralı evinin 2 katını atölyeye çevirmiş ve burada daha butik çalışmaya başlamış.
10 yıldır, butik atölyesinde sipariş üzerine özel gitarlar üreten, yine isteğe bağlı olarak Türk müziği sazları da yapan Şekerli, tek başına çalıştığı atölyesinde bir kütüğü muhteşem sesler çıkaran çalgılara dönüştürüyor. Türkiye’nin sayılı luthierlerinden biri olan, ülkemizin ve dünyanın en iyi müzisyenlerine en iyi gitarları veren Şekerli, dünya çapında bu işle ilgili teknolojiyi takip edip, çalgılara kendi özgün yorumuyla hayat veriyor.
Enstrüman yapımcılığının bir çok ince noktası olduğunu vurgulayan Burak Bey, “Bir enstrüman yapmak için pek çok konudan haberdar olmak lazım. İyi makine bıçağı bilemeniz, el aletlerini kullanabilmeniz, botanik bilgisine sahip olmanız, ağaçları tanımanız, matematik ve ses fiziğine hakim olmanız şart. Bunların yanında çok iyi bir marangoz olmak da gerekiyor. Ben bu anlamda kendimi geliştirdim, bir ağacı kütük vaziyetteyken alıp son haline gelene kadar tüm işlemleri bizzat yapıyorum. Enstrüman üretmek ciddi zaman, bilgi ve özveri istiyor. Her şeyden önce bu işi gerçek anlamda sevmek lazım çünkü saatlerce ayakta kalıyor, toz içinde çalışıyorsunuz” diyor.
En iyi gitarın en iyi ağaçtan yapıldığını da ifade eden Burak Şekerli, “Dünyanın dört bir yanından getirttiğim en iyi ağaçlardan, dünyanın en iyi seslerini çıkaran gitarları üretiyorum. Gitar, dünyanın çeşitli yerlerinden satın alınan çok kıymetli ağaçların birleşmesiyle oluşan bir enstrüman. Sapının, gövdesinin, kapağının ağacı farklı yerlerden geliyor; içindeki matematik ise bambaşka bir dünya… Anlayacağınız ciddi bilgi birikimi gerektiren bir iş bu” şeklinde konuşuyor.
Burak Şekerli, gitar tutkusunu da şöyle anlatıyor: “Avrupa’da ‘fakir piyanosu’ olarak bilinen gitarı çok seviyorum. Müzik hayatımın önemli bir parçası ve üretme anlamında inanılmaz geniş bir sahaya sahip. Ben aynı zamanda müzisyenim. Yıllarca çeşitli orkestralarda gitar çaldım, TRT’de sözleşmeli kavalist olarak çalıştım. Gitar her zaman hayatımda olmaya devam edecek.”
Bir gitarı özelliklerine göre minimun 2,5 ayda, maksimum 2 yılda tamamladığını söyleyen Şekerli, enstrüman yapmanın kendisinde yarattığı duyguyu da şöyle paylaşıyor: “Her enstrüman bittiğinde dünyaya bir eser, kendimden bir parça bıraktığımı düşünüyorum çünkü hali hazırda kütük vaziyetteki ağaçları alıp, onları bir şeye dönüştürüyor ve ses çıkarmasını sağlıyorum. Yaptığım işin hitap ettiği kesim ise özel müzisyenlerden oluşuyor. Onlar, ellerine aldıkları gitardan özel sesler bekliyorlar. O sesler çıkınca da mutlu oluyorum. Ben Türkiye’de bir çok özel müzisyenin kucağına gitar ve enstrüman vermiş bir insanım.”
Enstrüman yapımcılığıyla ilgili yetişmiş insan olmamasından ve yetiştirilmesinin çok zor olduğundan da bahseden Burak Şekerli, “Bu, öyle birini kolundan tutup öğretilecek bir iş değil. İnsanın içine bu anlamda bir aşk düşmeli çünkü işin içinde toz var, çok fazla ayakta durmak var, göz nuru var, bıçak ve makine kullanmak var, pek çok konudan anlamak var. Epeyce eforlu çalışıyorsunuz. Ciddi matematik, ses fiziği problemlerini çözebilmeniz gerekiyor” diyor.
Luthier Burak Şekerli, gelecek hedeflerini de şu cümlelerle özetliyor: “Elde ettiğim bir başarı ve bu başarıyı bambaşka yere taşımak gibi bir hedefim var. Hayatımı enstrüman üreterek, gitar yaparak geçirmek istiyorum. İyi müzisyenlerin benim enstrümanlarımla sahne almasını, iyi sesleri insanlara duyurmasını istiyorum.”
NASIL ARANDI: #burka şekerli # müzik # enstrüman # kocaeli # gölcük # sanatkar # sanatçı # sanat # kültür # müzisyen
