Kendi markanızı kurma fikri nasıl ortaya çıktı? Bu süreçte sizi en çok motive eden şey neydi?
Oyuncu ve eğitmen olarak sanatın dönüştürücü gücünü birebir deneyimlemiş ve yaşantıma da aktarmış biriyim. Açıkçası ‘kendi sanat anlayışımı, eğitim modelimi ve vizyonumu özgürce hayata geçirebileceğim bir alan yaratma fikri beni harekete geçirdi’ diyebilirim. Markamı kurma noktasında en heyecanlandığım an ise çocuk ve gençlerin yaratıcılığını geliştirerek, topluma yaratıcı bireyler kazandırma düşüncesi oldu. Her zaman için motivasyon kaynağım ise kendime olan inancım olmuştur.
Markanızı kurarken karşılaştığınız en büyük zorluk neydi ve bunu nasıl aştınız?
İlk heyecanla başlamak bir şey ancak uzun vadede sürdürülebilir bir sanat merkezi işletmek ayrı bir mücadele; merkezin gelişimini sağlayabilmek büyük sorumluluk. Bu sorumluluğun getirdiği en büyük zorluk ise sanat disiplinini en doğru şekilde verebileceğimiz bir eğitim modelini oluşturmaktı. Geldiğimiz noktadan ve eğitimimizin kalitesinden çok memnunum.
Çevrenizden nasıl tepkiler aldınız? En büyük destekçiniz kimdi?
Olumsuz hiçbir şeyle karşılaşmadım. En büyük destekçim, eşim ve arkadaşlarımdı. Tabii ki markamızı bu kadar süre başarıyla yaşatabildiğimiz için eğitmenlerimize, bize güvenen öğrencilerimize ve velilerimize de ayrıca teşekkür etmek isterim.
İlk adımı attığınızda en büyük hayaliniz neydi? Bugün o hayale ne kadar yaklaştığınızı düşünüyorsunuz?
En büyük hayalim sanatı her yaştan ve her kesimden insan için erişilebilir kılarak, toplumsal gelişime katkı sunmaktı. Çocuklarımızı sanat ile karşılaştırırken, yetişkinlere de eğitim veriyoruz. Merkezimizde beş yaştan yetmiş beş yaşına kadar kursiyerimiz var. Onlarca öğrenciyi burslu bir şekilde sanatla tanıştırdık, onlar şimdi konservatuvarlı. Birçoğu ile meslektaş olduk. Farklı meslek gruplarından da pek çok insan artık sanat üretiyor. Doktorlar, öğretmenler, memurlar, yöneticiler, öğrenciler… Sanat böylelikle tüm ülkeye yayılıyor. Bu misyonumuzu 2022 yılından itibaren şirketlere de yayarak, beyaz yakanın eğitimine odaklandık. Şirketler, çalışanlarının kişisel gelişimlerini bizlere emanet ederek hem çalışanları arasındaki iletişim problemlerin çözüyor hem de toplumun iyileşmesine katkı sunmuş oluyor.
Markanızı rakiplerinizden ayıran en önemli özellik nedir?
Eğitim modelimizin özgünlüğü diyebilirim. Yaratıcı drama, tiyatro ve sanat eğitimini klasik yöntemlerin dışına çıkarak benzersiz yaklaşımla sürdürüyor oluşumuz. Bu yaklaşımı yalnızca kurs merkezimizde değil şirketlerde de kullanıyor olmamızı fark yaratan bir değer olarak görüyorum. Şirketlerde yaratıcı drama ve sanat yoluyla liderlerin ve çalışanların oryantasyonlarını, gelişimlerini destekleyerek daha başarılı ekiplerin oluşmasını sağlıyoruz. Bu çalışmalar ekiplerin verimliliklerini arttırırken, çalışan bağlılığını da destekliyor. Çalışan deneyimi şirketler için çok önemli. Tam bu noktada sevgili dostum, Nill Sanat Merkezi’nin kuruluş aşamasından bu yana bana destek veren ve 3 senedir ortaklığımızı birlikte yürüttüğümüz Ufuk Gönüllü’nün bakış açısı, vizyonu ve sanat estetiğimiz diyebilirim.
Gelecekte kendinizi ve markanızı nerede görüyorsunuz?
Kendi eğitim modelini ve metodolojisini sürekli geliştiren bir marka olarak görüyorum. Kurumsal dünyada yenilikçi ve farklı bir eğitim modeliyle öne çıkacağımızı düşünüyorum. Hem bireysel hem de kurumsal eğitimlerde çağdaş bakış açısıyla yoluna devam eden, sanatın birleşme noktası olabilen, sanatın iç dünyamızda nasıl dönüştürücü bir etkiye sahip olduğunu herkese gösteren bir merkez olarak görüyorum.
Sizinle aynı yolda yürümek isteyen kadınlara en önemli tavsiyeniz ne olurdu?
Kendi vizyonuna güven!
Özgünlüğünü koru!
Sanat ve eğitim dünyasında insanı farklı kılacak olan şey kişisin kendi bakış açısı ve yöntemleridir! Başkalarının ne yaptığına çok fazla takılmadan kendi yöntemini ve tarzını oluşturmaya odaklan!
Cesur ol ve başlangıç için mükemmeli bekleme!
Kadın olmanın getirdiği gücü kucakla!
Kadın olarak girişimcilik bazen ekstra mücadele gerektirebilir ama ayrıca empati, yaratıcılık ve çok yönlülük gibi avantajlar da getirir. Bunu bir güç kaynağı olarak kullan!
Bunları paylaşmak isterim.
Eğer bugünkü bilginiz ve deneyiminizle en başa dönebilseydiniz, neyi farklı yapardınız?
Her şeyin geldiği gibi, olduğu haliyle güzel olduğuna inanıyorum. Yaşamda her şey kendi yolunda ilerliyor ve demleniyor. Deneyimin gücüne ve büyüsüne inanıyorum. Yine aynı yollardan yürümek, öğrenerek gelişmek isterdim herhalde.
8 Mart sizin için ne ifade ediyor?
8 Mart, sanat yöneticisi bir kadın olarak hem kişisel hem de mesleki anlamda güçlü bir sembol olabilir. 8 Mart; kadınların sanat dünyasında eşit temsil edildiği, yaratıcı özgürlüğün ve dayanışmanın ön planda olduğu bir geleceği hayal etmek ve bu geleceğe doğru çalışmak için bir fırsat sunar. Sanatın dönüştürücü gücüyle, kadınların seslerini duyurmaları ve toplumsal değişime katkıda bulunmaları için bir platform haline gelebilir. 8 Mart’ı kendi kimliğini, mesleki yolculuğunu ve kadın olmanın sanat yönetimi alanında ne ifade ettiğini düşünmek için bir fırsat olarak görüyorum. 8 Mart’ı kadın hakları, eşitlik ve adalet gibi konularda farkındalık yaratmak için sanatı bir aktivizm aracı olarak kullanma fırsatı olarak görüyorum.